Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / KIZIL GÖZYAŞLARI

29-“YANDIK GARDAŞLAR, ÖLDİK YURTDAŞLAR”


29-“YANDIK GARDAŞLAR, ÖLDİK YURTDAŞLAR”



 Paylaş
 14 Nisan 2020 22 : 42 

KIZIL GÖZYAŞLARI -29

 

“YANDIK GARDAŞLAR, ÖLDİK YURTDAŞLAR”

Akmescit Havaalanında, kucaklaştığım sarmaş dolaş olduğum ve gözlerinden pul pul gözyaşı akıtan Kırım’ın Milli şairlerinden  Server Qaqura’nın dudaklarından mısralar sanki ırmak olmuş akıyordu:

“Dolandım Qırımnın dağı, taşını,

Qayğı, asret sargan ğarip başını,

Men söyleyim, sen sil kozün yaşını,

Biz ökünmey kim okünsin?-yandıq qardaşlar,

Biz ağlamay kim ağlasın?-öldik yurtdaşlar

 

Er yerden silingen tatarnın adı.

Cennet Qırımnın söngen çırağı,

Halqım, dep inley taşı, toprağı,

Biz ökünmey kim okünsin?-yandıq qardaşlar,

Biz ağlamay kim ağlasın?-öldik yurtdaşlar.

 

Çatırdavğa çıqtım, “oğlun qayda?”- dey,

Salğırdan suv içtim, “yavrun qayda?”-dey,

Hansarayğa kirdim, “halqın qayda?”-dey,

Biz ökünmey kim okünsin?-yandıq qardaşlar,

Biz ağlamay kim ağlasın?-öldik yurtdaşlar.”,


Der demez  ben başladım cılamaga (ağlamaya). Arkamdan Qaqura'nın da gözlerinden yaşlar aktığını gördüm. Bir an durdu. Eliyle göz yaşlarını silmek istedi. Belli ki cebinde mendil veya bir peçete yoktu. Tekrar derin  bir nefes daha aldı. Bunu ben fırsat bilerek “Qakura , mında kaytgan son, babayının kartbabayının yaşadığı üylerge kirebildiniz mi? (Kakura, buraya Kırım’a döndüğünüzde, babanın ve dedenin yaşadığı evlere girebildiniz mi?)” dedim. Bana yine türkü ile cevap verdi:

“Er bir tatar evine yavurlar kirgen,

Babalar qabrine saban sürülgen,

Bu qadar hainlik qayda korülgen?-

Biz ökünmey kim okünsin?-yandıq qardaşlar,

Biz ağlamay kim ağlasın?-öldik yurtdaşlar.”

 Camilerimiz , mekteplerimiz de mi yok etilgen (edilmiş)?” dedim. O yanık sesiyle devam etti:

 “Uçansuv kuruğan, gül bağlar solğan,

Mektepler, camiler at ahır olğan,

Bülbül yuvasına qarğalar qonğan,

Biz ökünmey kim okünsin?-yandıq qardaşlar,

Biz ağlamay kim ağlasın?-öldik yurtdaşlar.”

 

Qakuranın bağrı deşilmişti. Bir pınar olmuştu, hiç durmadan akıyordu çeşmesinden suyu. Ama bu su, yalçın kayaları delip gelen bir çokrak su idi. Söylediği her kelime benim yüreğimi dağlıyordu. Ne soru sorsam bana  anında türkü ile karşılık veriyordu. Son olarak “Bizlerden bir isteğin var mı?” dedim.


“Aytın, dostlar, bu zulumğa yürek çıdar mı?

Yavurlar çızması bizni ezip turar mı?

Vatan içün can berecek yiğitler bar mı?

Bar olsanız, yurt eşqına keliniz, dostlar!

Analarnın köz yaşını siliniz, dostlar” dedi ve ellerini yüzünü kapadı. Herhalde ağladığını görmemizi istemiyordu. 

“Tasalanma Qaqura, artık bizler bu Cennet Vatana sık sık geleceğiz. Vatan içinde can berecek (verecek)  nice ciğitler (yiğit) bar(var). Anaların gözyaşlarını sileceğiz. Sizlerin yarasına elimizden geldiğince saracağız. Kötü günler geride kaldı. Bizler ve sizler artık ileriye ileriye bakalım. Bu gözü yaşlı anayları ve balaları nasıl kuvandırırız (sevindiririz)  diye gece gündüz kafa patlatalım. Bu da ancak birlik ve beraberlikle olur. Gaspıralı’nın işaret ettiği gibi  “Dilde birlik, işte birlik, fikirde birlik “ ülküsüne sım sıkı sarılalım,  şahsi menfaatlerimizi geri plana  atalım, sadece ve sadece Allah'ın rızasını kazanmak için Kırım'a hizmet edelim” diyerek teselli etmeye çalıştım Qaqurayı.

Server Qaqura'nın gözünün yaşı dinmiş, gönlü de ferahlamıştı bu sözlerimle. Ağlayan yüzü artık gülüyordu.

“Akif kayda (nerede) kaldı? Niye bu kadar gecikti” diye bir daha sordu Qakura.

“Akif bir kaç koli kitap getirmişti. Herhalde bu kolileri açtırdılar. İçinde ne var ne yok diye belki de kontrol edecekler. Bu yüzden gecikmiş olabilir “dedim.

“Sizler aruv (iyi) musunuz?Yolculuk nasıl geçti? Cennet Vatana gelmekten memnun musunuz ?”dedi. “Uçağımızın rötar yaptığını, gümrük kapılarında bayağı zorlandığımızı, fakat Cennet Vatana geldiğimizden dolayı bu eziyetin bizi üzmeyeceğini ve özellikle sizi karşımızda gördüğümüzden dolayı da çok mutlu olduğumu” söyledim....

Qaqura Beyle konuşurken, bizden biraz uzaklaşmış iki Tatar güzeli tekrar yanımıza geldiler ve hafif sarışın olanı  “Akif niye geç kaldı” dedi. Qaqura'ya söylediklerimi bu iki Tatar güzeline de anlattım. Biraz sonra yanımıza giyim ve kuşamı çok düzgün, koltuğunun altında siyah bir çanta taşıyan ve betinden Kırım Tatarı olduğu anlaşılan, yakışıklı bir genç geldi. Qaqura ile tokalaştı. Bana da “koş geldiniz” dedi. Qaqura'ya bu kim diye sorduğumda “ bu genç arkadaşımız Kırım'ın meşhur şairlerinden Şu..... bey” dedi. Qakura o anda ismini söylemişti ama notlarıma bu şahsın ismini yazmadığımdan adını hatırlayamadım. 


Devamı haftaya.

 

 

Not:Yazıda geçen şiirler (Server Qakura,  “Vatan Kırım-Türküler ve Nağmeler”,   Ankara, 1998 ) kitabından alınmıştır.

 
Haber :
Bu Haber 2650 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :kızıl gözyaşları, Kırım, vatan. Server Kakura,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5755
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5731
Semer
İzlenme : 3152
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2538
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr