Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / KIZIL GÖZYAŞLARI

27-“VATANIM-KIRIM, MİLLETİM-KIRIM”


27-“VATANIM-KIRIM, MİLLETİM-KIRIM”



 Paylaş
 29 Mart 2020 19 : 18 

Servet Kabaklı, 24 Eylül 2003 tarihli “Halka ve Olaylara Tercüman Gazetesi”nin “Gün Işığı Köşesi'nde “Gönülleri birleşenler!...” yazısında:

 “Bizim gönlümüzde, “gönüldaşlık merdiveni”nin ulaştığı yüce yolun adı “Ülkü Yolu” dur. Bu yolda, yalpa yapmadan, dosdoğru yürüyenler de “Ülküdaş” olurlar. Eğer ülkü birliği yapan insanların gayeleri, ülküleri temiz ve “Hak”tan yana ise, Cenab-ı Hakk da onlara nice güzellikleri ,  yoldaş ve ülküdaş eder.

“Ülkü Yolu”nun yolcuları, öncelikle külfete taliptirler. Karşılarına çile dağları, zulum uçurumları da çıksa, “Ülküdaşlar”, gönüllerini geçit, sabırlarını köprü yaparlar, o dağları, uçurumları aşar geçerler. Kolay da olsa yanlış ve kötü yolları değil, engebeli, karlı-boranlı da olsa, doğru iyi ve hak bildikleri yolları seçerler.

“Ülküdaşlar” elbette ihlâs sahibi olmakla, bir olmakla, diri olmakla ve iri olmakla kuvvet kazanırlar. Eğer “Ülküdaşlar” milletimiz için, “dilde, fikirde, işte birlik” için, “çile yolu”na çıkmayı göze alabilmişlerse önce bizzat kendi, nefislerinde tatbik etme mecburiyetleri vardır birliği ve dirliği. Ülküdaşlık, gönüllerin birlik seferine çıkması hâli ise, birlik fikri, öncelikle tek gönüllere yazılmalı ve aşk mührü ile tasdik edilmelidir.” diyor.

İşte “Kırım Ülkü Yolu” nun iki eri; Qaqura ile ben,   birlik fikrini , öncelikle gönüllerimize yazmak ve aşk mührü ile tasdik etmek için, Akmescit Hava Alanında “Al Bayrakla Gök Bayrağı”nın   kucaklaştığı gibi “gönüllerimizi birleştirmiş” idik.

Görme engelli ama bir çok gören insandan dünyayı daha iyi görebilen; sazıyla sözüyle gönül tellerimizi titreten ve kalbimizde  taht kuran; ama sağlığında gerçek dostlarını yazdığı dizelerde bulamadığı anlaşılan  Merhum Halk Ozanı Aşık Veysel:

“Dost dost nicesine sarıldım,

 Benim sadık yarim kara topraktır.” demiş.

Bense bu halk ozanımızdan biraz  şanslıydım; yaptığı bestelerle ve söylediği yırlarla Kırım Tatar Türkleri'nin çilelerini ve neşelerini Aşık Veysel gibi dile getiren bir dostu, bir gönüldaşı,  bana sadık yar olacak Cennet Vatan Topraklarında tapmıştım (bulmuştum).

Birbirimize ne kadar sarılı durduk şimdi hatırlamıyorum. Çünkü bu kucaklaşma yıllardır birbirinden ayrı kalmış; biri Anavatan Türkiye'de doğmuş, biri de 18 Mayıs 1944 yılında babasının sürgüne gönderildiği Özbekistan topraklarında dünyaya gelmiş, hemen hemen yaşları aynı iki kardeşin yıllar sonra kartbabaylarının vatanlarında kavuşması, kucaklaşması, hasretlik gidermesi idi.

Uçakla Kırım'a gelirken İstanbul semalarında iki boğazı birleştiren köprüyü gök yüzünün çok yükseklerinde seyrederken, böyle bir köprünün benzerinin Anavatan ile Kırım arasında kurulup kurulmayacağını hayal etmiştim.  Bir adım geri çekildim. Ellerimi Qaqura'nın iki omuzu üzerine koydum. Qaqura da iki elini benim omzuma koydu. İnanın aynı bir boğaz köprüsü olmuştuk. Bir birimize bakışıp durduk. Bir anda ikimiz arasında bir dostluk köprüsü kurulmuştu. Karadeniz üzerinden geçen bu dostluk köprüsünün bir ayağı  Anavatan Türkiye'de, diğer ayağı da Cennet Vatan Kırım'da idi.

Sanki birbirimizi yıllar önce tanıyorduk; yıllar önce dost olmuştuk, gönüldaş olmuştuk. Her ikimizinde yüzleri gülüyordu. Server Qakura'ya,  duyamayacağı bir şekilde içimden ”Vatanın neresi? Milletin kim?” dediğim de; sanki “VATANIM-QIRIM, MİLLETİM-QIRIM” dediğini ve şu dizeleri içinden geçirdiğini hissettim:

 

“Güzelsin, güzel, dağların yüce,

Yürekten barsın-tiz çöker ecel.

Sendedir, bilmem, ömrümnin sırrı,

Yalınız sensin yüregim yırı

 

Dünyada barsın, ey, ana-Qırım!

Sen menim bitmez, tükenmez yırım

Vatanım-Qırım, milletim-Qırım

Ölüm de-Qırım, tirim de Qırım

 

Talamaq içün yaptılar ırım

Ezdiler meni, ölsin dep, yırım,

Taqtılar lağap-oldım men tatar,

İstegen meni sağ-solğa satar

 

İcretten qaytam ep tamçı, tamçı,

Zabitler ura ep qamçı, qamçı,

Tişlerim sıqıp, yol aldım Orğa,

Çal atım menim yelayaq corğa”[1]

Şiirin son mısralarındaki “İcretten qaytam ep tamçı, tamçı,/ Zabitler ura ep qamçı, qamçı, “ sözleri ile irkildim; birileri benim de sırtıma kamçı ile vurur gibi oldu. Bugüne kadar bu kamçıları yiyen mağdur milletimin duyduğu aynı acıyı sırtım da ben de hissettim. Zaten bu mısraları duyupta, sırtında bu kamçıların acısını hissetmeyen bir Kırım Tatar Türkü'nü düşünmek bile istemiyorum.

 

Devamı haftaya…..

 



[1] Eşref Şemi-Zade, (Server Qakura,  “Vatan Kırım-Türküler ve Nağmeler”,   Ankara, 1998) 

 
Haber :
Bu Haber 1856 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :kızıl gözyaşları, Kırım, vatan. Server Kakura,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5753
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5729
Semer
İzlenme : 3152
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2537
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr