AL BAYRAKLA GÖK BAYRAĞIN KUCAKLAŞMASI
Ben aslında Kalecikkaya
köyünde değil, ilçemiz Alaca'da doğmuştum. Sadece müzik kültürü hakkında bildiğim bir
şey vardı; Anayımın gençlik yıllarında köyümüzde cığınlar (toplantılar)
yapılırmış, bu cığınlarda genç kızlar
ile genç delikanlılar karşılıklı
şınlamalar (maniler) söyler, eğlenirlermiş. Ayrıca bu cığınlarda tel tel çeker,
mısır calasında (kabuğundan) hasırlar dokur, bulgurlar çekerlermiş. İşte size köyümde o
yıllarda söylenen bir kaç şınlama:
ERKEK:
“Eki başlı üyüm bar,
Ortası tandır,
Kel anama kelin bol
Ot tutandır”
KIZ:
“Çarşılarda satılır,
Kuluplu kazan,
Canın kız isterse,
Kel para kazan”
ERKEK:
“Kara şekmen üstünde
Bit bolayım,
A kız seni almazsam
İt bolayım.”
KIZ:
“Boynun armut şöpünday
Arkan tavday,
Sırtındaki kölegin,
Kirli testimalday”
ERKEK:
“Kapıskanın koşanı
Kelecek bosan tez kel
Almanın aşı
Şikarlanma tez kel
KIZ:
“Şın değenin ne şikar
Geciktirsen,
Şından şekmen tokurman,
Eriştirsen”
Toylarda (düğünlerde) da
apakaylar (kadınlar) dare ile çeşitli
oyunlar oynarlarmış, akaylarda (erkekler) dışarıda davul ve zurna ile halaylar çekerlermiş. Ama
uzun bir süre köyümüzde toylarda davul zurna çalınmaz olmuş, cığınlar yapılmaz
olmuş, şınlamalar unutulmaya başlamış.
Çok şükür Kurucusu
olduğum Köy Derneğimizin 5 Mayıs 2002 yılında düzenlediği “1. Hıdrellez
Kültür Şenliği”nde ( *), köyümüzün yemyeşil çayırları üzerinde çifte davul çifte
zurna çaldırarak yaşlısı ve genci ile birlikte halay çekerek, Tatarca şarkılar
ve türküler söyleyerek geçmişteki kültürümüzü yeniden canlandırdık. Kartanaylarımıza
(ebelerimize) ve kartbabaylarımıza (dedelerimize) gençliklerini
yaşattık ve bizlerde duygulu anlar yaşadık.
Ve köyümün şimdi toylarında davul
ve zurnalar çalıyor. Genç kızlarımız ve genç delikanlılarımız eskisi gibi halay
çekiyor...Şınlamalar öğreniyor...
Unutulan kültürü yeniden yaşamanın
hazzını ve zevkini tadıyor ; Kalecikkaya'da yaşayan Kırım Tatar Türkleri.....
İşte bugün (1.7.2003'de) Kırım'da “Sürgün yıllarında kendi diliyle öğretim
yapan okullardan, yayınlardan mahrum kalan, yasaklanan Kırım Tatar halkının
milli benliğinin muhafazasında müziğin yerinin fevkalade önem arz etmiş “olduğunu
kavrayan, gerek Kırım'da gerekse Kırım dışında, “halk kahramanlarının öykülerini, zulümü, baskıyı, sürgün gibi
yıllarca halkının maruz kaldığı haksızlıklardan, vatan Kırım'a duyulan sevgi ve
hasrete kadar bütün olayları, halkın duygularını, isteklerini, özlemlerini
türkülerde, yırlarda dile getiren”
Server Qaqura ile kucaklaştığımda bir ay önce TRT'nin Arı Stüdyosunda
verdiği muhteşem konseri hatırladım.
Bu konser tek kelime ile muhteşemdi.
Özellikle ayakta saatlerce alkışlanan kapanış sahnesini hiç unutmamıştım; hiç
de unutmayı düşünmüyorum.
O kapanış sahnesinde okunan ve şu
anda hatırlayamadığım, güzel bir bayrak şiirinin arkasından bir sanatçı
göğsünden “Ay-yıldızlı Al Bayrağı”mızı çıkarmıştı, üç kere öpüp,
sahnenin sol tarafına asmıştı, arkasından aynı şiir bu sefer bazı satırları
uyarlanarak Kırım Tatar lehçesi ile okunmuş, bir başka sanatçı da Kırım'ın “Tarak Tamgalı Gök Bayrağı”nı bağrından çıkarmış, üç kere
öpmüş, Ay-yıldızlı Al Bayrağımızın yanına asmıştı.
İki bayrak; “Al Bayrakla Gök Bayrak “ yan yana nazlı
nazlı sallanmış, bizler de sandalyelerimizden ayağa kalkarak, her iki
bayrağımızı ayakta saatlerce alkışlamıştık.
Şimdi benim göğsümde ve valizimde “Al
Bayrak” vardı. Qaqura'nın yüreğinde
ve gönlünde ise” Gök Bayrak” vardı. İşte bir ay önce (Haziran 2003'de)
Anavatan Türkiye'mizin Arı Stüdyosu'nda kucaklaşan “Gök Bayrak”la, “Al
Bayrak” bu sefer bedenen Cennet Vatan Kırım'ın Akmescit Hava Alanı'nda
kucaklaşıyordu...
Beni candan kucaklayan bu
Server Qakura kimdi?
( *) Not: Youtube'dan "Kalecikkaya Hıdırellez" yazarak izleyebilirsiniz.
Devamı haftaya...