KIZIL GÖZYAŞLARI-23
“KIRIM BİR SEVDADIR YÜREKLERDE!......”
“Kırım Türkü kendileri için bayrak kadar
kutsal üç kelimenin etrafında bütünleşmiş:
VATAN-MİLLET-MECLİS
Kırım, bir
sevdadır yüreklerde...
Kırım, bir
ülküdür gönüllerde..
Kırım, acıyla,
gözyaşıyla, kanla karılan bir vatan parçasıdır.
Kırım, 18
Mayıs 1944’de Türklüğü “kırıma” uğratanlara, top yekûn sürgüne gönderilenlere
karşı, mücadelenin, azmin ve gelecekteki zaferin ayak sesleridir...
Kırım, yeşil
adayı yeniden “Türklüğün Kırım”ı yapan isimsiz kahramanların adıdır.
Kırım, vatan
yolunda, millet yolunda, istiklâl ve hürriyet yolunda kendilerini meşâle yapan
insanların bağrında yattığı mukaddes ve mübarek bir ana kucağıdır.
Kırım,
acılarını yüreklerinde saklayan, göz yaşlarıyla vatan topraklarını yeniden
sulayan bir milletin, dirilişin, ayağa kalkışının, silkinişin resmidir.
Bu hazin öykünün kahramanı top yekûn bir millettir.
Kırım yarım asırlık uykusundan gerçek sahiplerinin ayak
sesleriyle uyanıyor.
“Vatan,
millet, meclis” diye bağıran on binler, Kırım Türkü için bayrak kadar
kutsal, bayrak kadar aziz bu üç kelimenin etrafında bütünleşmiş.
Sürgünün acısı, insanların iliklerine kadar işlemiş.
Türkülerle dillenmiş, şiirlerle, hikâyelerle, ninnilerle nesilden nesile
aktarılmış.
İşte Kırım Türkünü ayakta tutan, yaşama azmini veren
zaferin şavkını gösteren yine bu üç kelime:
VATAN-MİLLET-MECLİS.
Sürgünde geçen 55 yıl.
Vatansız geçen 55 yıl.
”Vatansızlığın
acısını vatansız kalmayan bilemez” diyor Kırımlı kardeşimiz.
55 yıldır süren bu insanlık dramı hâlâ bitmedi.
Hâlâ sürgünde
yüz binler var. İmkânsızlıklar yüzünden vatanına dönemeyen, sürgünleri bitmeyen
yüz binler var.” diyor, Sevgili Kemal Çapraz Bey, 5 Temmuz 1999 Pazartesi
Türkiye Gazetesi’nde yazdığı “Türklüğün
'Kırım'ı“ yazı dizisinde.
Kendisinin bir
Kırım Tatar Türkü olmadığını söyleyen, ama gönlünün ve kalbinin Kırımlılar için
çarptığını , “Kırım, bir sevdadır
yüreklerde... Kırım, bir ülküdür gönüllerde.” diyen Kemal Çapraz Bey ne kadar güzel tanımlamış; Cennet Vatan Kırım’ı, Cennet Vatanda yaşayan çilekeş Kırım Tatar
Türklerini.
Size şimdi
soruyorum?
Bu kadar
duygulu ve anlamlı satırları yazan Kemal
Çapraz Beyin yazısının arkasına ben ne ekleyeyim?
Kırım’a
sevdalı yazarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır sanırım. İnanın söyleyecek
kelime bulamıyorum; sadece kalemine ve yüreğine sağlık diyorum Kırım'a sevdalı Kemal Ağabeye...
“Bir gün yüz
yüze tanışmak fırsatım olursa işte o zaman, bu güzel satırları yazan kıymetli
ellerini öpeceğim. “demiştim.
Maalesef elini öpemediğim Kemal Çapraz, 16 Eylül 2008 tarihinde, “44 yaşında hayata
gözlerini yumdu. Türk dünyası üzerine haberleri ve çalışmalarıyla tanınan
gazeteci Kemal Çapraz, Kartal’da geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti.
Akşam iftar
yemeğine katıldıktan sonra Ümraniye’deki evine dönmek isteyen Çapraz, arkadaşları
tarafından bir araçla E-5 Karayolu Cevizli mevkisine getirildi.
Burada araçtan
inip bariyerlerden yan yola geçerek üst geçide çıkmak isteyen Çapraz’a, bu sırada
bir otomobil çarptı.
Ağır yaralanan
Çapraz, ambulansla Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne
kaldırıldı. Beyin kanaması geçirdiği öğrenilen Çapraz, tıbbi müdahalelere rağmen
sabaha karşı hayatını kaybetti. Çapraz'ın cenazesi, 17 Eylül Çarşamba günü
Tuzla Yayla Mahallesi Merkez Camii'nde öğlen namazına müteakip kaldırıldı.“ (Kaynak: http://www.haberturk.com/medya/haber/97897-gazeteci-kemal-capraz-hayatini-kaybetti)
Allah rahmet
etsin, Mekanı Cennet olsun…..
Valizimi elime
alıp, sağdaki Akmescit Gümrük çıkış kapısından çıkacağım zaman, Kemal Çapraz beyin 1999
yılında Kırım ile ilgili yazdığı yukarıdaki yazı dizisini hatırladım.
Kendi kendime
dedim ki “Bak Şükrü artık şu kapıdan
adım attığın zaman, bu kapının öbür tarafında, acılarını yüreklerinde saklayan,
gözyaşlarıyla vatan topraklarını yeniden sulayan bir milletin, dirilişini,
ayağa kalkışını, silkinişini mi göreceksin yoksa bir milletin yok oluşunu mu?
“
Bunu kısa da
olsa yapacağım yedi günlük gezide gözlerimle görecektim. Ayrıca ben de Kemal
Çapraz Bey gibi bu vatan toprağına sevdalanacak mıydım bunu bilemiyordum.
Eğer gerçekten bu topraklar benim kartbabaylarımın
kartanaylarımın toprağı ise şu kapıdan adım atar atmaz, beni, benim milletimin
insanları karşılamalı, bana ilk önce onlar benim dilimle “Hoş keldin Güzel Kırım'a balam “demeli.
Bu hayal şu
anda mümkün müydü? Mümkün değildi elbette. Çünkü Kırım'a ilk defa geliyordum.
Kimseyi tanımıyordum. Bu Cennet Vatan topraklarında bir tane bile tanıdığım da
çıkmaz diyordum.
Sağ olsun!
Kartbabaylarımız kartanaylarımız doksan üç harbinde buralardan sürülürken
“Nereden çıktıklarını?” bir yere yazmamışlar. Yeşil Adayı kaybetmenin ezikliği
altında yıllarca bağırlarına taş basmışlar. Belki de hayata küsmüşlerdi:”böyle güzel bir vatanı nasıl kaybettik?”
diye...
Devamı haftaya….