Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / KIZIL GÖZYAŞLARI

18-Kara Hacı'nın köprüsünün hikayesinin devamı...


18-Kara Hacı'nın köprüsünün hikayesinin devamı...



 Paylaş
 24 Ocak 2017 16 : 58 
KÖPRÜ-2
 
 
Babayımla halam besmele çekerek işe başlamışlar. Babayım Sımayıl Usta hemen Alaca Kaymakamlığı'ndan "Kalecikkaya Köyü yoluna köprü yapacağını,  devletin çimento ve tahta yardımı yapmasını" talep etmiş. 

Kaymakamlık "Bu yol üzerinde bulunan köy muhtarlarından imza al. Ona göre karar verelim." demiş. 

Köy muhtarlarından imzalar alınmış. Alaca Kaymakamlığı'na dilekçeyi vermiş, Kaymakamlık da dilekçeyi Çorum'a havale etmiş.

Çorum Valiliği yapılacak köprü için Mühendis Ahmet'i görevlendirmiş. Babayım Çorum'da bu mühendisle bir gün buluşmuş. Mühendis Ahmet "Köprünün keşfini yaptım. Şu anda oradan geliyorum. Raporumu hazırlayıp encümene sunacağım. Oradan karar nasıl çıkar bilemem. Sen onu takip et" deyip, yanından ayrılmış.

Babayım Sımayıl Usta sevinerek köye dönmüş. Dönmeden önce mühendisin oturduğu evi tespit etmiş. Bir ay sonra bir teneke tereyağ, bir teneke peynir, bir teneke bal ve büyükçe bir tatar çöreği ile Çorum'a gelmiş. 

Mühendis Ahmet'in sabahleyin evden ayrılmasını beklemiş. Mühendis evden ayrılınca kapının tokmağına vurmuş. Bir bayan çıkmış:

-Buyrun kimi aradınız? demiş.

-Burası Mühendis Ahmet Beyin evi mi? demiş babayım. "Evet" cevabını alınca: "Alaca'nın Kalecikkaya Köyünden geldiğini, Ablasının bir köprü yaptırdığından " bahsederek hikâyeyi anlatmış, elindeki hediyeleri de ablasının gönderdiğini söylemiş. 

Mühendisin hanımı:"Aslında biz hediye ne almıyoruz. Madem ki çok uzaklardan ablan göndermiş. Geri köye götürüp de yorulma, onları alayım. Ben Ahmet'e söylerim." deyip, hediyeleri kabul etmiş.
 
 
Babayım Sımayıl Usta öğleden sonra vilayetin önünde Mühendisi beklemiş. Mühendis karşıdan gelince hemen onu tanımış.

"İsmail Usta sizin köprünün kararı encümenden çıktı. Gel seni zabıt katibine götüreyim." demiş. Zabit katibinin makamına gitmişler. Zabıt kâtibi olayı daha önce mühendisten öğrenmiş. Ayakta bekleyen babayımı yanına çağırarak:

-Yetmiş beş torba çimento ve ağaç yardımı tarafımızdan karşılanacak, demiş. Babayım:

-Yetmiş beş torba çimento çok az. O zaman ben bu köprüyü yapamam. Biraz daha çimento veremez misiniz? demiş. Zabit kâtibi babayıma bir sandalye uzatıp, yanına otutturmuş ve elini omuzuna koyarak:

-Bak evladım. Köyünüzde veya diğer köylerde daha zengin insanlar varken siz rızkınızı veren bir tarlayı satarak bu köprüyü yapmaya çalışıyorsunuz. Bırakın zenginler bu işleri yapsınlar. Ama seni ve ablanı böyle bir işe karar verdiğinizden dolayı tebrik ederim. Elimden geldiği kadar size yardımcı olacağım. Hemen bir mafa arabası çağırayım. Çimentoları bu vasıta ile götür. Daha sonra ağaçları bir usta ile göndereceğim, demiş.
 

Babayım Sımayıl Usta çimentoları köprünün yanına getirip, işe başlamış. Taş ocaklarında çalışmış, kayaları parçalamada ustalaşmış Öbere Payık Usta, köyümüzün tavlarında (dağlarında) bulunan büyük kayaları dinamitlerle parçalamış. Babayım da kağnılarla köyden köprüye bu taşları getirtmiş.

Beş altı yaşlarında iken birkaç gün ben de babayımın yanında kalarak köprünün yapılışını seyrettim. Hâlâ o kağnıların ağlayan bir çocuk gibi çıkardığı inilti kulaklarımda çınlıyor. Hatta bazı kağnı sahipleri daha güzel ses çıksın diye tekerleklerini kuyruk yağıyla yağlarlarmış. Her kağnının kendine göre bir sesi varmış. Köye daha kağnılar gelmeden uzaklardan acılı sesleri işitilir, kağnısının sesini duyan ev kadınları kocaların geldiğini anlayarak, yemek hazırlıklarına başlarlarmış.
 

Günün birinde çayın üzerine uzatılmış bir ağacın üzerinden geçerken ayağım kaydı ve suya düştüm. Orada çalışan işçiler beni sudan çıkardılar. Cımcılık ıslanmıştım. Korkmuştum. Ağlamaya başlamıştım. Babam bana kızarak "Niye doğru geçmiyorsun?" diye azarlamıştı. 

Herhalde üşütmüştüm. O gece şimdi harap olmuş Kıcıllı köyünün köy odasında yattığımızı ve altıma kaçırdığımı bugünkü gibi hatırlıyorum. Sabah kalktığımda yatak ıslaktı. Babayıma söyleyemedim. Yatağı toplayan köylüler herhalde bana kızmışlardır. Ne de olsa çocuktum. O günden sonra babam beni Alaca'ya gönderdi. 
 

Dadayımın (babayım halama daday derdi bizde daday derdik halama) ve babayımın gayretleri ile o yıllarda ilk temeli atılan bu köprü, daha sonraki yıllarda keresteleri kaldırılarak betondan devlet tarafından yeniden yapıldı. 

Köyüme her gittiğimde bu köprüden geçerken suya düştüğüm yere bakıp, çocukluk günlerimi hatırlıyor, Kara Hacı Enişteme, Pirdevs Halama ve Rahmetli Babayım Işılak Sımayıl Ustanın ruhlarına birer Fatiha okuyorum. Bu duayı sadece ben okumuyorum; köprüden geçen her kul bu köprüde emeği geçen herkese fatihalar gönderiyorlar. "Bu köprüyü yaptıranlardan Allah razı olsun" diyorlar.

Ben de bu köprüde emeği geçenlere "Allah hayırlarını kabul etsin " diyorum ve ölenlere bir Fatiha gönderiyorum. Kalanlara da sağlık ve sıhatler diliyorum...

Atalarımız ne güzel aytğan (söylemiş) :

"Eşek ölür kalır semeri

İnsan ölür kalır eseri"

Bizler de bu dünyadan göçmeden kartbabaylarımızın (dedelerimizin) , kartanaylarımızın (ebelerimizin) yaşadıkları köylere ve onların zorla sürüldükleri Cennet Vatan Kırım'a bir eser bırakmadan gitmeyelim...

Devamı haftaya...

 
Haber :
Bu Haber 4040 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :kalecikkaya, kırım, kara hacı, Mustafa Kartbabay, tatar, çanakkale,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5731
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5678
Semer
İzlenme : 3136
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2518
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr