Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / KIZIL GÖZYAŞLARI

13-Yemen Çöllerinde Kırımlı Kara Hacı-1


13-Yemen Çöllerinde Kırımlı Kara Hacı-1



 Paylaş
 27 Kasim 2016 22 : 36 
13-KIZIL GÖZYAŞLARI
 

Akmesçit gümrük kapısından tam gireceğim zaman beni sorguya çeken Kartbabaya:

“Siz küm sünüz? Meni ne hakla sorguga şekesiniz?” dediğimde Kartbabay buna çok hiddetlenmiş; yüzünün her tarafı gerilmişti. Omuzumdaki elini geri çekerek, işaret parmağı ile gövdesini göstererek,

“Bız bu yalancı cennetnin GERÇEK SAHİPLERİYİZ. Bizlerge KIRIM TATAR TÜRKLERİ derler. 1783 yılından 1944 yılına kadar bızlerni vatanımızdan sürdüler ama bızlernin ruhu bu yalancı Cennetni terk etmedi. İşte bu yüzden bu yalancı Cennetni ziyaret etmege kelgenler ilk önce gümrük kapısından keşmeden bızden vize almalılar. Şimdi bizim küm olduğumuzu iyi anladın mı?” diye cevap vermişti.

Hayalimde canlandırdığım bu kartbabay, Rüstem dedemin babası Mustafa Kartbabaydı.

Bu cennet vatanın gerçek sahipleri olan ve bu vatandan sürülen bütün Karbabayların aziz ruhlarının rahat etmesi için Rahmetli olan Rüstem Dedemin babası Mustafa Kartbabayımdan, Babamın babası Yetim Yusuf’tan, Babam Işık Sımayıl’dan, Firdevs Halam ve kocası Kara Hacı’dan bahsetmeden gümrük kapısından içeri girmek istemiyorum.

İşte size halamın kocası Kara Hacı'nın gerçek hayat hikayesi....


KARA HACI


Kara lakabı esmer tenli olmasından dolayı takılmıştı Hacı'ya. Kalecikkaya Köyündeki Tatarlar genellikle sarı ve çekik gözlü olurdu. Hacı ise siyah benizli ve iri yapılıydı. Bu yapısıyla Araplara benziyordu.

Bu benzerlik uzun yıllar esir kaldığı; ot bile bitmeyen, ucu bucağı görünmeyen, susuz Yemen Çölleri'nde güneşin altında kalmasından kaynaklanıyordu.

Tamı tamına on yıl çile çekmişti bu topraklarda Kara Hacı. Yüzünün esmerliği belki de bundandı.
Kara Hacı , köyün dağlarında yaşayan Benli Ömer ve Süleyman'ın ağabeyiydi.

Bu iki kardeş" Bir evden bir şehit yeter. Bizler askere katılmayalım. Ağabeyimiz gibi biz de ölürsek, apakaylarımıza, balalarımıza kim karaycak" diye, Kalecikkaya'nın dağlarında yaşıyorlardı.
Kara Hacı'nın gençlik yıllarında genç sevgililerin ve bağrı yanık anaların dillerinden düşürmedikleri bir türkü vardı:

"Adı Yemendir
Gülü çemendir,
Giden gelmiyor,
Acep nedendir."

Kara Hacı'da kutsal toprakları kurtarmak için gönüllü giden ve Yemen çöllerinde uzun bir süre görev yapan vatansever Kırım Tatar Türk askerleri'nden biriydi.
Babasının yaşadığı ve kendisinin ise hiç göremediği öz vatanı Kırım'ı Ruslar işgal etmişlerdi.

Babası sürgünden sonra fazla yaşamamıştı. Anadolu'nun tam ortasında Çorum iline bağlı Kalecikkaya Köyünde hayatını devam ettirmeye çalışıyordu.

İşgaller yavaş yavaş ak topraklara doğru geliyordu. Osmanlı büyük bir bozguna uğramış; vatan toprakları birer birer elden gidiyordu. Hatta Yüce Peygamberimizin hayat sürdüğü Kutsal Topraklar dahi işgal edilmişti.

Kalbinde ve gönlünde Peygamber sevgisi olan her Türk Genci gibi Kara Hacı'da Peygamberimizin yaşadığı bu toprakları düşman çizmelerinden temizlemek için sırtına vurduğu bir çakar almaz ile yıllarca İngiliz , Fransız, İtalyan ve adlarını dahi bilemediği birçok yamyam olan sözde medeni denen canavarlarla gece demeden gündüz demeden savaşmıştı.

Her Mehmetçik gibi o da ya şehit olmak istiyordu ya da gazi.

Kurtuluş Savaşı Resmi

Düşman kuvvetliydi. Osmanlı Ordusu yıllardır savaştığından yorgun düşmüştü. Cepheler birer birer kaybediliyordu.

Yemen Çöllerinde ise Ingilizler tarafından kandırılmış bazı Arap kabilelerinin arkadan vurmasıyla Osmanlı Ordusu yenilmiş, bir çok Mehmetçik esir olmuş, bir çoğuda o kızgın çöllerde aç ve susuz kalarak şehit düşmüştü.

Kara Hacı de esir olanların içindeydi.
Yedi yıl İngilizlerin esir kamplarında çile doldurmuştu Kara Hacı. Birçok arkadaşını İngilizler ilaçlı suda yıkamışlar, ilaçlı su ile esir Türk askerlerinin çoğunun gözlerini kör etmişti.

Kara Hacı şans eseri son anda kurtulmuştu kör olmaktan. Onu çok seven bir ingiliz asker, "Hacı kardeş, bu ilaçlı suda yıkanma "diye uyarmış, o da suda yıkanmamış ve gözlerini kaybetmemişti.

Arkadaşlarının çoğunun kör olması Kara Hacı'yı yıkmıştı. Kendisine yıkanma diyen ingiliz askeri ilaçlı su gözlerinizi kör edecek deseydi, bütün Türk askerlerine söyleyebilir ve arkadaşlarını kurtabilirdi.

İngiliz asker gerçeği söylemediği için Kara Hacı kendisinin kurtulmasına sevinememişti.
Osmanlı Ordusu ile İngilizlerin karşılıklı esir değişimi sonucu serbest kalmıştı.

Kutsal topraklardan Anadolu'ya nasıl gidecekti ? Yolu bilmiyordu. Bu yolculuk günlerce aylarca belki de yıllarca sürecekti.

Savaşta ölmemişti ama belki bu yolculukta ölebilirim diye bir ara düşündü kendi kendine. Birkaç arkadaşıyla besmele çekip çıktılar uzun bir yolculuğa.
Sora sora Bağdat bulunur derlermiş. Kara Hacı ve arkadaşları da sonunda Halep'e geldiler.

Kara Hacı esirlikten kurtuldukları gün ellerine sıkıştırdıkları birkaç mecidiyeyi yolculuk anında belki lazım olur diye kuşağına saklamıştı.

Halep'te pazarda gezerken Osmanlı Tuğraları ile bezenmiş bir "Gümüş Kemer" ilişti gözüne. Bunu satın almak istedi. Sıkı bir pazarlıktan sonra Gümüş Kemeri satın aldı, beline kuşakla iyice dolayıp sakladı.

Yemen Çölü



Bir gün adını bilmediği bir vahada dinlenirken uzaklardan develer üzerinde gelen bedevileri gördü. Kuşağında sakladığı "Gümüş Kemer"i çölün kumlarına gömdü.

Kara Hacının üzerini arayan bedeviler hiç bir şey bulamadıklarından, onu yerden yere vurup, kızgın çöllerin içinde sürükleyip öldü diye bir kenara attılar.

Öldürmeyen Allah öldürmüyordu. Kara Hacı da ölmemişti; ama ölmeden beter etmişlerdi bedeviler.

Kara Hacı yediği sopaya rağmen "Gümüş Kemeri" bedevi Araplara kaptırmadığına çok sevinmişti.




Kara Hacı, Yemen Çöllerinde İngilizlerin esir Kamplarında Yurduna dönmeyi beklediği yıllarda, Anadolu Topraklarında " Çanakkale Savaşı" ardından "Kurtuluş Savaşı" başlamış, İç Anadolu'da bir kaç vilayet hariç ülkenin her yanı işgal edilmişti.


Tarihin hiç bir devrinde tarih sahnesinden silinmemiş Kahraman Türk Milleti'nin yok edilmesi için düğmeye basılmıştı.

Medeni geçinen ;Tek dişi kalmış canavarlar" leş kargaları gibi Osmanlı Topraklarına üşüşmüşler, altı yüzyıldır ayakta duran o koca çınarı devirmeye and içmişler, sözleşmişlerdi.

Namusları kadar sevdikleri vatan topraklarının düşman çizmeleri altında çiğnendiğini gören vatan evlatları ellerine silahını, kazmasını, bıçağını alıp cepheden cepheye koşuyorlardı.

Kara Hacı Yemen Çöllerinden Kalecikkaya Köyüne tam üç yıl sonra gelebildi. Köye geldiğinde kendisini tanıyamadılar.

Aradan tam on yıl geçmişti. Kara Hacı'nın emsalleri veya ondan sonra gelen genç nesilde savaşa gitmiş, köyde birkaç eli ayağı tutmayan yaşlılar vardı.

Kara Hacı bu çileli yolculukta iyice zayıflamış bir deri bir kemik kalmış ve teni de iyice simsiyah olmuştu. Kendisinin Hacı olduğunu kardeşlerine bile zor inandırabildi.

Gençliğinden tamı tamına on yılı gitmiş, bu on yıl onu kocatmıştı. Fakat O ömrünün bundan sonraki günlerini iyi geçirmek için hayata yeniden başlamak istiyordu. Köyüne ve akrabalarına kavuştuğu için mutlu olmuştu.

Yemen çöllerinde yedi yıllık ve yolculukta ki üç yıllık hayatını köye geldiğinde unutmaya çalıştı.

Zaman zaman kızgın çöllerde yaptığı savaşlar rüyalarında onu rahatsız ediyordu.

Uzun bir süre bu kabustan kurtulamadı....

Devamı Haftaya....
 
Haber :
Bu Haber 3974 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :kalecikkaya, kırım, kara hacı, Mustafa Kartbabay, tatar, çanakkale,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5753
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5729
Semer
İzlenme : 3152
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2537
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr