Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / KIZIL GÖZYAŞLARI

12-Mustafa Kartbabay(2)


12-Mustafa Kartbabay(2)

KIZIL GOZYASLARI KIRIM GEZIM

 Paylaş
 06 Temmuz 2016 16 : 27 
KIZIL GÖZYAŞLARI-12

"MUSTAFA KARTBABAY-2"


Mustafa Kartbabayın babası Kırım'da misafirperver, yardımsever bir insanmış. Misafirlerini ağırlamak için geniş güzel bir köy odası yapmış ve bu köy odasında köye gelen misafirleri ağırlamış.

Özellikle her Cuma günü odada köye gelen misafirlere "Cuma Sofrası" kurulurmuş. Atadan gelen bu misafirperverliklerini sürdürmek için Mustafa Kartbabay’da köye yerleşir yerleşmez ilk iş olarak bir köy odası yapmış. Babası gibi köy odasında köye gelen misafirler ağırlanmış, karınları doyurulmuş, hayvanları ahırda bakılmış.

Köylülerimiz kış geceleri Mustafa Kartbbayın odasında sobayı yakar, çayları demler sabahlara kadar sohbet ederlermiş. Kartbabaylar başlarından geçen olayları ballandıra ballandıra anlatır, kişkene (küçük) ballar da sessizce kenarda bu anlatılanları can kulağıyla dinlermiş.
Mustafa Kartbabay, ölümüne yakın olan günlerde oğulları Rüstem'i, Osman'ı, Mürseli odaya çağırmış. Derin bir nefes aldıktan sonra:

"Oğullarım beni çok iyi dinleyin.Yaşım yüzü geçti. Bana sorarsanız yüz yıl nasıl geçti? Vereceğim cevap bir saniye. Bizler Kırım'da çok acılar ve zulümler çektik. 'Hicrette rahmet vardır' diye yola çıktık, dağlardan, denizlerden geçtik, en sonunda Ak Topraklara (Türkiyeye) geldik, yerleştik. Bu güzel toprakları vatan edindik. Şurada yaşayacağım günler sayılı. Sizlere geçiminizi sağlayacak kadar toprak , bakacağınız kadar hayvan bırakıyorum. Gözüm arkada değil. Babanız olarak size bir vasiyetim olacak. O vasiyetimin ben öldükten sonra da sizlerin yerine getirmesini istiyorum. “ demiş ve Mürsel oğluna dönerek:

“Mürsel oğlum sen hocasın. Medrese tahsili yaptın. Belki hocalık yapmak için bu köyden başka diyarlara gidebilirsin. Osman ve Rüstem oğullarım ikiniz sanırım köyümüzde kalırsınız. Üçünüze de vasiyetim şu: Misafirleri ağırladığımız şu anda oturduğumuz odayı sakın yıkmayın.Yıkarsanız odayı, evinizin bet bereketi biter. Bizim mal ve melalimizin fazla olması bu odada misafirlere yedirdiğimiz aşların hürmetine. Köyümüze gelen misafirleri odamızda misafir edin. Her Cuma günü köyümüze Cuma namazını kılmaya gelen misafirlerimize 'Cuma Sofrası'nı açın." Demiş ve oğullarından sözü almış.



Mustafa Kartbabayın oğlu Rüstem’ de babası gibi yoldan geçen yabancıları zorla çevirek, babasının yaptığı bu odada yemek yedirirmiş. Dedem Rüstem’de oğlu Dayım Zeki’ye “Oğlum bu odamızı sakın kapatmayın.” demiş ve dayımın evinin yanında bu tarihi oda hâlâ köyümüze gelen misafirlere hizmet vermektedir.

Seçer Sülalesi (Yanlışlıkla bazı ailelerin soyadları nüfus kütüğüne Seçir yazılmış) her bayram namazından sonra kartbabayların yaptığı bu odada bir araya gelerek, bayram yemeğini birlikte yerler. Bu vesile ile yeni nesil bu güzel buluşma sayesinde akrabalarını tanımakta ve birbirlerini hiç unutmamaktadırlar.

Bir bayramda bana da akrabalarla birlikte bu oda da bayram yemeği nasip oldu.

Mustafa Kartbabayın Tevide ile evliliğinden üç tane erkek evlat, iki tane de kızları olur. Erkek evlatlarının adı Mürsel, Rüstem , Osman ve kızlarının adı da Urkiye (Revide) ve Ayşe’dir.

Kartbabayın oğullarından Mürsel ve Rüstem iki, Osman Çavuşta üç evlilik yaparlar. Oğullarından Rüstem-Zehra evliliğinden İhsan, Lütfi, Pemiye; Şefika Hanımla ile evliğinden Lütfiye, Kaniye, Cemile, Meliha, Tevide, Zeki, Perihan;Osman Çavuşun Şerife ile evliliğinden Naciye, Bahriye; Şakire Hanımla evliliğinden İsmet, Fiknet, Hikmet; Mürsel Hocanın Hatice Hanım ile evliliğinden Şahin, Adile, Naile; Melek anay ile evliğinden de Şakir, Sado, İsmail, ve Kazım dünyaya gelir.
Mustafa Kartbabayın kızlarından Urkiye Halanın Topuz ile evliliğinden İkbal ve Ahmet, Ayşe Halanın evliliğinden de Hediye doğar.

Mürsel Kartbabay Sungurlu ilçesindeki medresede okuduğundan ölene kadar köyümüzde ve başka köylerde hocalık yapar; Rüstem ve Osman kardeşler de Alaca ve Sungurlu’da Kurtuluş Şavaşı sırasında halaları Urkiye’nin kocası subay olması nedeniyle, askeri çavuşluk yaparlar.

O yıllarda Alaca ve Sungurlu’nun askeri ve asayişi Rüstem ve Osman Çavuş’tan soruluyormuş. Her iki kardeşi de tanımayan yokmuş bu muhitlerde.

Mustafa Kartbabay ve eşi Tevhide çok sabırlı insanlarmış. Kalecikkaya’da bir gece çok şiddetli bir yağmur yağmış. Koyunların bulunduğu ağıl yağmurun şidtetinden çökmüş. Seksenin üzerindeki koyunlardan sadece ikisi sağ kalmış, diğer koyunların hepsi toprak altında telef olmuşlar. Mustafa Kartbabay, sağ kalan iki koyunu görünce karısı Tevide’ye dönerek:

“Apakay(hanım), köremisin (görüyor musun?) seksen küsür koyundan sadece zekatlık olarak ayırdığımız iki koyun sağ kalmış. Diğerleri hep ölmüş. Hadi sen bir kahve yapta içelim. Sonra da Rabbimize iki rekat Şükür namazı kılarak dua edelim” demiş.

Mustafa Kartbabay, uzun bir ömür sürmüş; köyümüzde yüz küsür yaşında öldüğü söylenir. Mustafa Kartbabay ömrünün sonlarında yaşlılığın verdiği hastalıklar kendisini iyice rahatsız etmiş; hatta gözleri hemen hemen hiç görmemeye başlamış. Köyün çocukları, evinin çevresinde başında Kırım kalpağı, elinde bastonla yerlere tık tık vura vura gezinen Mustafa Kartbabayı görünce, türlü türlü müziplikler yaparak :

-Mustafa Akay, Kartbabay, Colda cılan bar babay (Yolda yılan var baba), diye dalga geçer, kızdırırlarmış. O da elindeki bastonu çocuklara sallayarak cılız sesiyle:

-Cinabetnin balları (pisliğin çocukları), kaşın yanımdan, diye onları etrafından uzaklaştırmaya çalışırmış.

Mustafa Kartbabay, köyün bu yaramaz veletleri yüzünden tuvalete gitmeye çekinirmiş. Tuvaleti geldiğinde Hanımı Tevide elinden tutar, evlerinin biraz aşağısında şırıl şırıl akan özün ( çay) kenarına bırakır, eve dönermiş.

Köyün veletleri özün içinden sessizce gelerek, Mustafa Kartbabay’ın hayalarına uzun bir çöple dokunurlarmış.

Hayalarında çöpün dokunduğunu hisseden Kartbabay elindeki bastonu sağa sola sallayarak, çocuklara ağzına gelen küfürleri hiç çekinmeden sıralarmış. Çocuklar bundan çok zevk alırlarmış. Kartbabayın tuvalete çıkmasını saatlerce özün kenarında beklemekten usanmazlarmış. Çubuğu Kartbabayın hayalarına her dokundurdukça katıla katıla güler, bazende özün içine farkına varmadan düşer ıslanırlarmış.

Hanımı Tevide sındırmadan (köylerde balkon) veletlerin Kartbabayla oynadıklarını görür görmez eline geçirdiği meşe odunu ile çocukların peşine koşarak:

-Gavurnun balları, oynayacak şey tabamadınızda (bulamadınız da) menim (benim) akayımnan mı oynaysınız. Üyünüzge (evinize) ketinizde (gidinizde) babaylarınızla oynayın” der çocukları kovalarmış.

Bir gün güneş onun için artık doğmamış. Doğduğu anavatanı Kırım'da değilde hayatının bir kısmını binbir çile ile geçirdiği Kalecikaya Köyü'nde gözlerini yummuş; bu fani dünyadan ayrılmış. Geriye birkaç evlat, bu evlatlarını fazlasıyla geçindirecek kadar mal mülk bırakmış.

Allah Rahmet eylesin…..

Mekani Cennet olsun…..

Resimdeki bayanlar(annem ve teyzelerim) ve bay (Zeki Dayım) ve köyümüzün doğu cephesinden görünen manzaraları

Devamı haftaya
 
Haber :
Bu Haber 2650 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :kalecikkaya, kırım, Mustafa Kartbabay, tatar, çanakkale, şehit,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5758
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5741
Semer
İzlenme : 3159
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2539
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr