Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / KIZIL GÖZYAŞLARI

9-“Balam balaga Kırım’nın suvundan ketir.”


9-“Balam balaga Kırım’nın suvundan ketir.”



 Paylaş
 03 Haziran 2016 09 : 43 

KIZIL GÖZYAŞLARI

(Kırım Gezim)

                                                          

9-“Balam balaga Kırım’nın suvundan ketir.”

 

Halamın kartanasının söylediği  “Balam bizlerni yalancı Cennetten kuvdular” sözünü duyar duymaz, cennet hakkında kitapları karıştırmıştım. Ve şu bilgilere ulaşmıştım:

“Kıyamet koptuktan bir süre sonra Yüce Allah’ın emriyle sûra ikinci üfürüş olacaktır. Bunun üzerine bütün insanlar dirilerek yerlerinden kalkacaktır ve mahşer (toplantı) meydanında bir araya gelmiş olacaklardır.

Mahşerde her mükellef (yükümlü) insan sorguya çekilecektir. Dünyada yaptığı işleri gösteren amel defteri kendisine verilecek, dünyadaki amelleri tartıya konacaktır.

Müminlerin bir kısmı peygamberlerin ve diğer büyük kimselerin şefaatına kavuşacaktır.

Her insan “Sırat” denilen köprüden geçmek zorunda kalacaktır.

İnsanların bir kısmı Sırat’ı geçerek Cennet’e girecek, bir kısmı da buradan geçemeyip Cehenneme düşecektir.

......Ahiret gününde sorguya çekilme, yükümlü olan bütün yaratıkların Allah tarafından hesaba çekilmesidir. Mahşer’de büyük bir adalet mahkemesi kurulacak ve herkesten dünyada yaptıkları sorulacak, ona göre hakkında karar verilecektir.

 .....Daha öncede insan öldüğü zaman kabrinde “ Münker ve Nekir” denilen iki melek tarafından sorguya çekilecektir. Ölüye soracaklardır:  Rabbin kimdir? Peygamberin kimdir? Dinin Nedir? Kıblen neresidir? Buna kabir sorusu denir.

.......Cennet, hatır ve hayale gelmeyen maddî ve manevî nimetleri içinde toplayan, hiç bir zaman yok olmayan ve bugün mevcut olan sekiz bölümlü bir mükafat âlemidir. Bulunduğu yeri ancak Allah bilir,”[1]

Cennet kelimesi  D.Mehmet Doğan’ın “Türkçe  Sözlüğü”nde de, “Allah’ın insanlara müjdelediği, ölümden sonraki âlemde bulunan, Allah’a inanan günâh işlememiş veya günahlarından temizlenmiş olanların gireceği, fevkalâde  güzel yer; firdevs.” olarak  tarif edilmiştir.

Kitabımız Kur’an-ı Kerimin  bir çok sürelerinde cennet kelimesi geçmektedir. Bunlardan “EL-BAKARE” süresinin 25. ayetinde Cennet ile ilgili şu   bilgiler veriliyor :

“Îman edip güzel güzel amellerde bulunanlara müjde var. Şüphe yok ki onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. Her ne vakit o cennetlerden bir meyva ile rızıklanınca diyeceklerdir ki: Bu meyva bizim evvelce de rızıklandığımız bir meyvadır. Onlara birbirine benzeyen -böyle nimetler- verilmiş olacaktır. Ve onlar için cennetlerde tertemiz eşler de vardır ve onlar o cennetlerde ebedî olarak kalacaklardır.”

Gerçekten de, Cennet,  Kitabımız Kur'an-ı Kerim’de belirtildi ğibi bu kadar  güzelse “Yalancı Cennet Güzel Kırım” da her halde Cennet gibi güzeldir düşüncesiyle gümrük kapısına doğru yürüdüm....

Kapının hemen sağında,  siyah renkli Kırım kalpaklı, uzun boylu, geniş omuzlu, kısa paltosunun üzerine meşin palaskasını takmış, paltosunun hemen altında cepleri şişkince olan ve aşağıya doğru daralan bir askeri bir pantalon giymiş, bu pantalonun üzerine de dizlerine kadar karşıdan ışıl ışıl parlayan siyah çizmelerini çekmiş, sağ elindeki ucu oval olan bir kamçıyı da devamlı olarak sol avucunun içine vurarak dolaşan; siyah sakallı,  sakallarının arasında hafif kırlar görünen çekik gözlü bir kartbabay duruyordu.

Adımımı tam kapıdan içeri atacağım zaman kartbabay gözlerimi kamaştıran çizmeli sağ ayağını kapının önüne uzattı. Elindeki kamçıyı da tam göğüs hizamda düz tutarak, gögsüme hafifce birkaç kere vurdu:

“Dur yolcu! dedi. Selamsız sabahsız kaydan kele (nerden geliyorsun), kayda ketesin (nereye gidiyorsun?) dedi.

Ben bu hareket karşısında birden ürperdim ve bir adım geri çekildim. Oda tamamen kapıya sırtını dönerek iri gövdesiyle önüme geçti.

“Anavatan Türkiye’den kelemen (geliyorum), Yalancı Cennetke ketemen (gidiyorum)” dedim.

“Yalancı Cetnetke o kadar kolay mı ketmek. Sen bilmiy misin Cennetke ketkenlerden hesap kitap soraylar. Herkesni Cennetke almaylar. Ancak o yerge layık bolganlar ve  imtiannı kazanganlar kete” dediğinde içime bir korku düşmüştü.

Bu kalpaklı akay (adam) kimdi?

Beni hangi hakla sorguya çekecekti, hangi sıfatla imtihan edecekti. Kara kara düşünmeye başladım.

Kartbabayın gözünün içine baktım; yüzü hiç gülmüyordu. Çok ciddi biri olduğu anlaşılıyordu. Biz konuşurken yanına üç kişi daha geldi. Bunlardan en yaşlısı,  beyaz sarıklı, uzun yeşil bir cübbe giymiş olanı bir adım daha yanaşarak ellerini önden bağladı, söz istedi.

“Babay  kim bu akay. Kaydan kelip kaydan kete. Sordun mu?” dedi. Kartbabay solunda duran bu şahsa dönerek:

“Mürsel balam. Daha hesapga kitapga şekmedim. Kaydan kele kayda kete tam anlayamadım. Anavatan Türkiye’den kelemen, yalancı Cennetge ketemeden, diy. Bakalım. Gerçekten de yalancı Cennetke ketecek birevi mi toğul mu sorgudan son anlacakmız,” dedi.

Ben içimden “Aha imamda geldi, beni öbür dünyaya yolcu edecekler. “dedim.

Korkmaya başlamıştım. Gerçekten de ben şimdi Akmescit Gümrük kapısında mıyım,  kabir de miyim  yoksa Sırat köprüsünde miyim, bilmiyordum.

Eğer kabir de isem bana sorulacak kabir sorularını çok iyi biliyordum. Buna hazırlıklı idim.

“Rabbin kim derse” tereddütsüz “Bizi yaratan Allah”  diyecektim.

“Peygamberin kimdir?” derse hiç düşünmeden “Hazreti Muhammed Mustafa (S.A.S) “diyecektim.

“Dinin Nedir? “Derse “İslâm” diyecektim.

“Kıblen neresidir?” Derse “Kabe” diyecektim.   

Ama bana bunları sormadı Kartbabay. Bir elini omuzuma koydu, gözlerimin içine baktı, korktuğumu herhalde anlamış ki hafifce gülümsedi,

“Korkma balam. Bizler insan yemeyiz. Sakinleş biraz. Ne oldu sana? Hemen ayakların titremeye başladı, yüzünde  sarardı. Yoksa sorulara cevap veremeyeceğim, yalancı Cennetge ketemecem diy mi üzülesin?” Dedi.

Ben ne cevap vereceğimi şaşırdım. İlk anda konuşamadım. Biraz cesaretimi toplayarak,

“Doğru aytasın  kartbabay , korkmadım desem yalan bolacak; hem de çok korktum. Çünkü halamın kartanasının “Balam bizlerni yalancı cennetten kuvdular” dediği yalancı cennet Kırım'ı köremeden şu kapıdan geri kaytarsam (dönersem) çok üzülürüm.

Yüz yirmi yıldır katbabaylarımın , kartanaylarımın yaşadığı bu yalancı Cennetni körmek (görmek) içün koskoca Karadeniz gibi bir denizni aşıp, mında (buraya) keldim (geldim).

Siz de şimdi meni sorguga şekeceksiniz. Ya sorularınızga cevap beremezsem (veremezsem), menim halim  nice bolur. Men (ben) korkmayayım da küm korksun. Maga (bana) aytar mısın? (Bana söyler misiniz?)” dedim.

“Kokma balam öyle zor soru sormacakmız. Hele bir sakinleş.” Diye tekrarladı Kartbabay  ve  imamın yanında duran akaya :

 ”Rüstem balam balaga bır bardak Kırım’ın suvundan (suyundan) ketir. Bala sakinleşsin. Yoksa ödü carılacak, mında ölüp-mölüp kalmasın.” dedi.

 

Devamı haftaya....

 

Şükrü BİLGİLİ

 

 


 

 

[1]Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s.33

 
Haber :
Bu Haber 3483 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :kalecikkaya, kırım, tatar, çanakkale, şehit, gazi,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5769
Kırım haritası
İzlenme : 5767
Semer
İzlenme : 3176
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2552
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr