Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / KIZIL GÖZYAŞLARI

8- “Beni hayal alemimden niye uyandırdı?”


8- “Beni hayal alemimden niye uyandırdı?”



 Paylaş
 24 Mayis 2016 09 : 10 

KIZIL GÖZYAŞLARI

8- “Beni hayal alemimden niye uyandırdı?” 

Menfûr bir cinayete kurban giden  Rahmetli Necip Haplemitoğlu dedesinin Kırımlı olduğunu belirtiği “Kırımda Türk Soykırımı” kitabının 66 ve 67 . sayfalarında, Kırım’daki soykırımını şöyle anlatıyor:

“18 Mayısı 19'a bağlayan  gece, şehir ve kasabalarda yaşayan Türkler'in tamamı kendi evlerinde, silâhlı askerlerin baskınına uğruyor. Kendilerine çevrilen Tompsonların namluları karşısında, elleri kaldırtılarak ve duvar dibine dizilerek şu emri veriyorlar: 

“Elde götürebilecek eşyanızı alın ve 15 dakikada hazır olun.”... 

Sankiza İbrahim imzalı ve Sovyetler Hükümetine yazılan mektupta şöyle deniliyor: 

“Saat 3'te çocuklar uyurken, askerler geldi. Hazırlık yapmak için bize 5 dakika verildi. Ne eşya ve ne de yiyecek almamıza müsaade edildi. Zannettik ki, kurşunlanmaya götürülüyoruz.” 

Kırım Türkleri'nin sürülmesinde vazifeli bulunan  ve 1953 yılın Haziran ayında hürriyeti seçerek Batıya sığınan sabık NKVD Yarbayı Grigoriy Stepanoviç Burlitski diyor ki: 

“Sürülenler, hayvan nakiline mahsus, hiçbir ipdidaî tertibatı olmayan vagonlara doldurulmuşlardı.” “Vagonlar balık istifi dolduruluyor, kilitleniyor, mühürleniyor ve askeri kıt'alar tarafından muhafazaya alınıyordu.” “Sürgün mahalli bildirilmemişti.” Burlitski'nin tahminine göre, sürgün edilenlerin “büyük kısmı” daha yolda iken “ telef olmuştur” 

Sankiza İbrahim'in protesto mektubu devam ediyordu: 

“.......Fakat çabuk ölüm değildi bu. Hayvan nakline mahsus vagonlarda tıka basa dolu bir şekilde 3-4 hafta sürecek yolculuğa çıkarıldık. Yolumuz Kazakistan'ın kızgın çölünden geçiyordu............götürülenlerin içinde..........hastalar ve ihtiyarlar da mevcuttu ...... 

...Eşleri ve çocukları ise, zorla götürülenlerin ekserisini teşkil ediyordu.........Ölüm nisbeti; küçükler, ihtiyarlar ve hastalar arasında bilhassa yüksekti. 

Ölüm sebebi; susuzluk, havasızlık ve pislikti. Yolda can verenlerin cesetleri dışarı çıkarılamadığından, yaşayanlar arasında çürür, su ve gıda almak için yapılan kısa durmalar esnasında, demir yolu hattı kenarında bırakılırdı. Gömülmelerine izin yoktu. 


Gördüğünüz gibi bu cennet vatandan sürülürken bile kartbabaylarımıza 5-15 dakikadan fazla süre ve hatta  gömülmelerini bile izin vermemişler. Bu da şunu gösteriyor ki Kartbabaylarımız, Kartanaylarımız bu Cennet Vatandan hiç bir şey götürememişler; sadece elbiselerini ve bir de canlarını... 

O canda yolda telef olmadı ise... 

Bu yüzden Kırım'ın taşı, toprağı, havası, suyu;bahçelerindeki kızıl rekli vişneleri, al al kirazları, yeşil cevizleri, kırmızı erikleri, bağlarındaki mor salkım üzümleri bize helaldir diyordum kendi kendime.

Birisi arkamdan : 

“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?

Şuhedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!

Cânı, cânânı, bütün varımı alsında Hüda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.” diyordu. Ben de ona : 

“Amin” diye karşılık verdim. Başımı çevirip: 

“Ama Kırım Tatar Türkleri'nin cânı, cânânı, bütün varlıkları ellerinden alındı. Bu dünyada vatansız kaldılar; dile kolay tam kırk yedi yıl. 1783-1944 yıllarını saymıyorum;bu yıllarda esaret altında yaşadılar ama hiç olmazsa bir kısmı kendi vatan topraklarında idiler. Rabbime şükürler olsun ki o kara günler geride kaldı şimdi;Güneş artık bizim için Kırım'da yeniden doğdu; üç yüz bine yakın insan  Cennet Vatan'a kavuştu. Şu andan itibarende beni de sayarsan Cennet Vatan Topraklarında üç yüz bin bir Kırım Tatar Türkü  şehitlerimizin kanları ile sulandığı toprağa ayak bastı , dedim. Hemen arkasından da; 

“Zamanla bu sayının çoğalacağını; Kırım'ın verimli ovalarında sarı tenli  buğday başaklarının yeniden filizleneceğini, ateislik merkezi yapılan camilerin kapısının yeniden ibadete açılacağını, yıkılan minarelerin yeniden imar edilerek göklere yükseleceğini, susturulan ezanların Kırım semalarında yeniden dalga dalga yankılanacağını, Giray Hanların torunlarının yağız atlara yeniden binip birbirleriyle kavga yerine hizmet yolunda  yarış yapacağını, ufukta gördüğümü” söyledim.

Sonra da gözlerimi kapadım: 

“Ne butlu bana....Yarabbim!...Ölmeden önce bana bu toprakları gösterdin. Sana  ne kadar teşekkür etsem azdır” diye dua ettim, içimden sezsizce. Duamı yeterli görmedim. Kollarımı   semaya kaldırdım: 

“Yarabbim, bizim günahlarımızı affet, hatalarımız bağışla. 1783 yılından 1944 yılına kadar vatanlarından sürülen bu mazlum milletimin yüzünü artık güldür. N'olur Rabbim yardım et bize. Karanlık gece dönsün gündüze. Tut elimizden tutki çıkalım düze.“ dedim. 

Duamın arkasındanda şu mısraları ilave ettim.

 

“Ruhumun senden, ilâhi, şudur ancak emeli:

Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli.

Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,

Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

 

O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,

Her cerîhamdan, ilâhi,boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na'şım;

O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

 

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:

Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet

Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!. “

 

Halil İbrahim Akay, omuzuma eliyle dokundu; herhalde ben uyumuştum. 

Gözlerimi açtığımda  “Şükrü gümrük kapısına geldik. Haydi otobüsten inelim” dedi. 

Halil İbrahime içimden kızmıştım;”Beni hayal alemimden niye uyandırdı? ” diye.. 

 

Devamı haftaya….

 

Hoşça kalınız….

 

Şükrü BİLGİLİ

 
Haber :
Bu Haber 2672 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :kalecikkaya, kırım, tatar, çanakkale, şehit, gazi,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5769
Kırım haritası
İzlenme : 5767
Semer
İzlenme : 3176
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2552
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr