1)“ŞÖFÖR DELİ YAŞAR” veya “YAŞAR BABA”
İlçem Alaca’da benim gibi altmış beşine merdiven dayamış veya bu merdivenin üzerinde hayatını hala devam ettiren birçok Alacalı tarafından çok iyi tanınan, sevilen, gür sesiyle, konuşmasıyla, çam yarması gibi iri gövdesiyle, Necdet Tosun’a benzeyen simasıyla, kıvırcık saçları, düz bıyıkları, siyah güneş gözlükleriyle, konuştuğu insanlara yaptığı tatlı esprileriyle iz bırakmış; ilçemizde yetişmiş en iyi ve ilk şöförlerden biridir merhum Deli Yaşar Abi.
Herkes onu “ Deli Yaşar” olarak bilirdi ama O’nun gerçek adı, nüfus kütüğünde Hüseyin Ünal’dı.
İlçemizin renkli simalarından nüfus cüzdanında Hüseyin Ünal yazan “ Şöför Deli Yaşar ” veya “ Yaşar Baba” ismini nereden almıştı? Kim tarafından verilmişti? Niçin verilmişti bu ad?
Bilen var mı?
Ben de dahil olmak üzere bir çok hemşerimiz “ Deli Yaşar Abi”nin adının esas isminin “Hüseyin Ünal “ olduğunu bilmiyordu. Ben de ilk duyduğumda çok şaşırmıştım.
İşte sadece ailesi, çocukları ve yakınlarının “Hüseyin Ünal “ olarak bildiği, Alaca’mızda hiç unutulmayacak, “Şöför Deli Yaşar Baba”nın ilginç hayat hikayesi...
1984 yılının 23 Temmuz’undan itiraben doğup büyüdüğüm ve altı yılda Kızıllı köyünde öğretmenlik yaptığım ilçem Alaca’dan ayrılıp Ankara’da ülkemin güzide kurumlarından T.C Merkez Bankası Ankara Şubesi’ne yatay geçiş yaparak memur olarak göreve başladım. Rahmetli babam Işılak İsmail’in vefat ettiği 2002 yılına kadar iki haftada bir (bu tarihten sonra ise daha uzun aralıklarla) Ankara’dan Alaca’ya gelip gittim.
İlk Voswagen tosbağa arabamı alana kadar yolculuğumun çoğunu otobüs ile yaptım. O yıllarda “ Koparan” , “ Hattusas”, “Özçorum” otobüs firmaları vardı ilçem Alaca’da. Daha sonra tek bir “ Lider “ otobüs şirketi adı altında firmalar birleşti. Böylece de rekabet bitti. Tek firmaya mahkum olduk. Şu anda da Alaca Ankara hattında “ Metro” firması ilçem halkına hizmet etmektedir.
Ankara’da yaşamaya başladığım 1984 yılından itibaren Koparan, Hattusas, Lider firmalarında yapmış olduğum Alaca-Ankara, Ankara-Alaca otobüs yolculuklarımda tanımıştım ben de Şöför Deli Yaşar Abi’yi. Yaşar Abi’nin gerek yolcular ile gerekse diğer şöför arkadaşlarıyla , muavinlerle yaptığı esprili konuşmalarına, şakalarına şahit oldum ve özellikle konuşurken gırtlağından çıkan tiz, gür,mikrofonik sesi hala kulaklarımda işitir gibiyim...
“Şöför Deli Yaşar Baba” lakaplı Hüseyin Abi, beş yaşında iken “ Ekzama” hastalığına yakalanıyor.
Bir cilt hastalık olan “ekzama”nın oluşumunda genetik faktörler rol oynadığı gibi, alerjiler ve kullanılan kimyasal içerikli ürünler de önemli nedenlerin başında gelmektedir.
Deli Yaşar Abi’nin çocukluğunda yakalandığı genetik ekzama hastalığı, oğlundan olma beş yaşındaki torunu Hüseyin’de de görülmüş. Çok şükür adını taşıyan torunu Hüseyin’de, Yaşar Abi gibi çok şiddetli geçirmemiş; hafif atlatmış; kendisinin yüzünde bıraktı gibi torununda izler oluşmamış.
Şöför Deli Yaşar Baba, çocukluğunda yakalandığı ekzama hastalığını çok kötü atlatmış. Hayatı boyunca yüzündeki çopurlukların çocukluğunda yakalandığı ekzama hastalığından kaldığını söylermiş. Yüzü tanınmaz vaziyetteymiş. Her tarafı yara bere imiş. “Bu çocuk yaşamaz ölür!” diye bir kuyuya atmışlar. Belki de ekzama hastalığından kurtulması için uygulanan bir yöntemdi bu...
Öldürmeyen Allah öldürmez. Bir hafta sonra Hüseyin yaşıyor mu yaşamıyor mu kuyuya bakmışlar. Aç susuz bir hafta kuyuda kalan Hüseyin ölmediği gibi yaşıyormuş. Yaraları da biraz iyileşmiş.
Hüseyin’i kuyudan çıkarıp eve götürmüşler. Bir hafta kuyunun içinde ekzama hastalığı ile mücadelede eden , ölmeyen, hayata tutunan Hüseyin yaşasın diye adı “Yaşar “ olsun demiş anası, babası... Hüseyin, bu olaydan sonra ömrünün sonuna kadar hep “ Yaşar” ismiyle çağrılmış.
İlçemiz halkı da O’nu hiçbir zaman Hüseyin Ünal olarak bilmez; “Şöför Yaşar” , “ Deli Yaşar” , “Yaşar Baba” olarak tanırlar...
Devam edecek..
Not: Şöför Deli Yaşar’ın hayat hikayesi oğlu Emre tarafından anlatıldı ve şahsım da hikayeleştirdi...
Merhum Yaşar Abiye Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun.