Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / HİKAYELERİM

18-ALACA’MIZDA İZ BIRAKANLAR: İRFAN ŞİMŞEK’ İN HAYAT HİKAYESİ: DENİZ GEZMİŞ ALACA’MIZDAN GEÇMİŞ


18-ALACA’MIZDA İZ BIRAKANLAR: İRFAN ŞİMŞEK’ İN HAYAT HİKAYESİ: DENİZ GEZMİŞ ALACA’MIZDAN GEÇMİŞ



 Paylaş
 17 Eylül 2020 18 : 07 

“ İrfan Abi, ben araştırdım; rahmetli Recep Yazıcıoğlu Alaca ilçemizde 23.03.1980-13.03.1983 yılları arasında Kaymakamlık yapmış. Alaca’dan sonra Akçakoca Kaymakamlığına tayin edilmiş.1984 yılında 36 yaşında en genç vali olarak Tokat Valiliği'ne atanan Recep Yazıcıoğlu,14 Ağustos 1989'da Aydın Valisi olarak göreve başlamış. 19 Ağustos 1991 tarihinde Erzincan Valiliği'ne, 26 Eylül 1999'da Merkez Valiliği'ne, 30 Ocak 2003'te de Denizli Valiliğine getirilmiş.(1)


2 Eylül 2003'te Eskişehir-Ankara Yolu üzerindeki Temelli Belediyesi yakınlarında geçirdiği trafik kazası sonucunda olaydan 2 gün sonra bitkisel hayata girerek 8 Eylül 2003 tarihinde hayatını kaybetmiş. Cenazesi Aydın'ın Söke ilçesinde 10 Eylül 2003'te toprağa verilmiş. Allah rahmet etsin.


12 Eylül 1980 ihtilal sonrası Durdu Yeşilbaş, Kaymakam Recep Yazıcıoğlu, normal yapılan seçimler sonrası kazanan Anavatan Partisinden Ali İhsan Yurdişen ilçemizde Belediye Başkanlığı yapmışlar. İhtilalden önce Belediye Başkanımız kimdi? Bunu hatırlayabiliyor musun?” dedim.


İrfan Abi hiç düşünmeden:


“ Hatırlamaz olur muyum? Dünkü gibi hafızamda. İhtilalden önce Belediye Başkanı Adnan Adıvar Ünal’dı. İhtilal olunca Adnan’ı ben kaçırdım. Adnan, benim dayımın oğlu. Adnan’ın babası benim anamın kardaşının oğlu.” deyince şaşırdım. Şaşkınlığı mı şu cümle ile ifade ettim: 


“ Öyle miiii? Şu anda Adnan Abi Ankara’da Alaca Dernek Başkanı. Arasıra  dernek binasına gittiğimde görüşürüz.”


“ Bak!.. Bak!.. Adnan’ın babası, anamın kardaşının oğlu, Halim. ‘Aman Adnan kaç !’ dedim. Aman. Eğer yakalasaydılar,   O’nu mahvederdiler.”


“ İhtilaldan sonra değil mi?”


“Tabi öyleydi. Türkeşçileri içeri alıyorlardı hep. Nasıl Muhsin Yazıcıoğlu’nu bitirdiler, aynı öyle Adnan’ı da ederdiler. Allah yüzüne baktı da kaçtı, kurtuldu. “


“ Ankara’da Adnan Abi ile görüşeceğim.”


“ Selamımı söyle.” 


“İrfan Abi, bir ara konuşmamızda ‘Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan, Sivas’a giderken benim lokantada yemek yediler. Deniz Gezmiş’i çok yakından gördüm’ demiştin.  Bu hikayeyi anlatır mısın?” dedim.


İrfan Abi’nin gözleri faltaşı gibi açıldı; Deniz Gezmiş adını duyunca. 


Çünkü bu şahıs sıradan biri değildi. Deniz Gezmiş ( 28 Şubat 1947- 6 Mayıs 1972) , Türk Marksist-Leninist, öğrenci lideri ve siyasi aktivisti idi. Türkiye Halk Kurtuluş Ordusunun ( THKO) kurucu üyesiydi. 1971 ‘de 12 Mart Muhtırasının ardından  Sivas’ta motorsikletlerinin  arızalanması nedeniyle yakalanarak yargılandı ve idama mahkum edildi.  Cezası ertesi yıl, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’la aynı gün idam edildi. (2)


Yusuf Aslan da (1947-1972) , Deniz Geçmiş gibi Türk Halk Kurtuluş Ordusu kurucularından, ilçemize yakın Aydıncık/Yozgat ilçesine bağlı Kuşsaray Köyünde doğmuş, Çerkez asıllı Türk Sosyalist ve politik aktivist biriydi.(3)


Bu iki terörist yakalanmadan önce, (Kuşsaray köylü Yusuf Aslan’nın Alaca ve Yozgat çevresini iyi bilmesi nedeniyle) Sivas’a büyük bir ihtimalle Alaca üzerinden geçmişlerdir. İrfan Abi’nin anlattıkları ile bu gerçeği daha iyi öğreceğiz.


İrfan Abi’ye göz attığımda hala düşünüyordu. “İrfan Abi, sen zihnini yoklarken, benim de Deniz Gezmiş’in yakalandığı yıllarda başımdan geçenleri anlatmak istiyorum. Benden sonra da sen Deniz Gezmiş ile Yusuf Aslan’ı Alaca’da nasıl gördün, onu anlatırsın.“ dedim, ben başladım anlatmaya:


“İrfan Abi, ben ilk defa ‘Devrimci !’ kelimesini ortaokul birinci sınıfta duymuştum. Bu kelimenin anlamını da on bir yaşındaki bir çocuk olarak tam bilmiyordum. 


1969 yılında Alaca Nedim Tuğaltay Ortaokulu birinci sınıfta yıkılan tarihi eski binanın yola bakan ikinci katındaki  1/ E sınıfında okurken; Türkçe öğretmeni Sedat Hoca, ( Hocam dediğimiz zaman çok kızar hoca camide diye bizleri azarlardı) her derse geldiğinde, kapıda bekleyen Sınıf Başkanımız Abbas, sınıfa ‘dikkat! ‘ çeker ; sınıfta bulunan kırk veya elli kişi bir asker bölüğü gibi aya kalkar, put gibi dururduk. Solcu Sedat Hoca, sınıfın kara tahtasının tam ortasına gelir, gözlerini bizlerden dolaştırdıktan sonra, avurtları şişerek , ağzından köpükler saçarak en yüksek sesle : “ Biz kimleriz!” diye bağırır, bizler de arkasından aynı tempolu gür sesimizle : “Devrimci gençleriyiz!” diye karşılık verirdik. 


Bizim bağırtımız , aşağıda yeni yapılan binada ders yapan öğrenciler bile duyardı.   Solcu Sedat Hoca, ‘Devrimci gençleriz!’ demeyen öğrencileri tespit ederse, kara tahtanın üzerine koyduğu kağıt honi içindeki acı toz biberi diline sürerdi...


İşte Deniz Geçmiş’in liderlik yaptığı sosyalist, kominist, solcu düşünceler önce sloganlarla,  daha sonra da derste anlattığı ; sosyalist fikirlerle, Türk Milletinin din yüzünden, camideki hocalar yüzünden geri kaldığını; batılıların Ay’a Uzay aracı gönderdiğini, astronatın Ay’da yürüdüğünü, Türk Milletinin ilerleme konusunda yolda yaya kaldığını ve bizlerin hala kağnı arabası kullandığımızı anlatarak körpe beyinlerimizi yıkıyordu Sedat Hoca . Hatta sınıfımızda çıkarttığı Duvar Gazetesi’ne Ay’a çıkmış bir Uzay aracının altında kağnı aracının olduğu bir resmi astırmıştı. 


Çok şükür o yıllarda Ülkü Ocaklarına gidiyordum; ülkücülüğü, milliyetçiliği, vatan, bayrak, millet, din sevgisini o güzel ocakta öğrendikte solcu olmadık. Yoksa Solcu Sedat Hoca’nın anlattığı zehirli fikirlerle bizler de bir ‘Deniz Gezmiş’ gibi bir anarşist olur çıkardık. 


Sedat Hoca gibi bazı solcu hocalarda vardı okulumuzda; Alacalı Fransızca Hocamız , ağabeyim Tatar Satılmış’ın futbol arkadaşı, Yusuf Aslan gibi Çerkez asıllı Yılmaz Kut’ta bunlardan biri idi. 


Yılmaz Kut Hocam, beni çok sever ve bana ‘ Cin!’ derdi. Derste iken arasıra yanıma gelir burnumu sıkardı. Çok iyi bir öğretmendi. Ders anlatırken dikkatimizin dağıldığını gördüğü anda cebinde çıkardığı jileti,  baş ve işaret parmağı arasında esneterek , sınıfımızın tahta tavanına yapıştırırdı. Jilet tavana keskin tarafı ile yapışır yapışmaz ‘şırak’ diye bir ses çıkarır, tüm öğrenciler bu sesin geldiği tavana bakardı. Sınıfımızın tavanı  Yılmaz Hocamızın jiletleri ile süslenmişti. Ayrıca Yılmaz Hoca, uyuyan öğrenciyi gördüğünde elindeki tebeşiri nişan alarak fırlatır, uyuyan arkadaşın yüzüne tam isabet ettirirdi. İyi de bir nişancıydı. Attığı her tebeşir hedefine ulaşırdı. Alnında tebeşiri hisseden  arkadaş bir daha uyumazdı. 


Okulumuzda Sağcı ve Milliyetçi Hocalarımız da vardı; Rahmetli Ahmet Bayrav, Kıymet Bayrav ile Halil İbrahim Kırca. Başka hocalarımızda vardı ama isimlerini hatırlayamadım. Beni affetsin milliyetçi hocalarımız.


Solcu Sedat Hoca ve bir kaç bekar hocalar,  okulumuzun yanında yapılmış talebelerin kaldığı pansiyonda kalıyordu. Bir gece öğrencilerden birkaç kişi pansiyonu basıyor , Sedat Hoca ile birlikte solcu hocalara dayak atıyorlar. Sedat Hocamız bu olaydan sonra bizlere “ Biz kimleriz!” demedi ve bizler de “ Devimci gençleriz!” sloğanını atmadık. Zaten Sedat Hoca’da Alaca’da durmadı. Bir kaç ay sonra başka bir yere tayini çıktı.


İrfan Abi, Deniz Gezmiş’in yakalandığı 1971 yılında ben ortaokul 3/A sınıfında idim. Sınıfımız yeni yapılan okulun hemen sağdan girişinde idi. Okul müdürümüz kel kafalı Fransızca dersimize giren Nurettin Sevi idi. Elinde kızılcık sopası ile gezen uzun boylu hafif sarışın , yakışıklı matematik öğretmenimiz Kıymet Bayrav hocamızla evli rahmetli Ahmet Bayrav’dı. Her üç hocamda aynı Yılmaz Kut Hocam gibi beni çok severlerdi. Çünkü bu hocalarımdan hep on üzerinden on alırdım. 3/A sınıfında en çalışkan öğrencilerden biri idim.


Sınıfımızda solcu arkadaşlar vardı. Aşır Görgülü bu arkadaşlardan biri idi. Aşır, ağabeyi Hüseyin ile bizim kiralık evimizin bir odasında kalıyorlardı. Karşı odada da Kamil Şahin ve bir arkadaşı kiralamıştı. Kamil arkadaşım da solcu idi. Kiralık evimizin ortasında  bir salon vardı. Bu salonu Aşır ve Kamil arkadaşlar mutfak olarak ortak kullanıyorlardı. Genelde köyde yaşayan öğrenciler ya okulumuzun pansiyonunda ya da kiralık evlerde kalıp, okuyorlardı.


Aşır ile aynı sınıfta olduğumuzdan dolayı bir dersi sormak için bir akşam vakti evlerine kapıyı vurmadan girdim. İçerisi kalabalıktı. Dışarıdan tanımadığım birkaç öğrenci de gelmiş hararetli hararetli tartışıyorlardı. Ben içeri daldığım halde konuşmalarını kesmediler. Biri diyordu ki “ Deniz Gezmiş, şuraya gitmiş. Öbürü onun sözünü kesiyor: “ Yok, Deniz Gezmiş şurada imiş.”


Ben ağzımı açtım saf saf dinledim onları. Bizim evde henüz radyo yoktu, televizyon da yoktu...Rahmetli babam okur yazar olmadığından evimize gazete de girmezdi. Bu yüzden Türkiye’deki ve Dünya’daki olaylardan bi habersizdim. Deniz Gezmiş ismini de ilk defa bu arkadaşların ağzından duyuyordum. Sonun da dayanamadım; “ Yahu Aşır, adam hangi denizi gezmiş. Bana bunu anlatır mısın?” dediğimde, orada bulunan öğrencilerin hepsi kahkaha atarak bana gülmüşlerdi. 


Benim   “ Deniz Gezmiş” hakkında hiçbir fikrimin olmadığını anlamışlar ve benimle dalga geçmişlerdi: “Yahu Şükrü , sen çok çalışkan bir öğrencisin ama Türkiye’den hiç haberin yok. Yine de seni aydınlatalım. Adamın biri Türkiye turuna çıkmış. Önce Denizleri Gezmiş; yani Akdeniz’i, Marmara’yı ve Karadeniz’i  dolaşmış. Biz bunu anlatıyorduk “ dediler.


İrfan Abi, işte benim o yılda anlamadığım Terörist Deniz Gezmiş,  12 Mart 1971 Muhtırasından sonra yakalanmamak için Yusuf Aslan ile birlikte bindikleri bir motorsiklet ile birçok şehirleri dolaştıktan sonra Alaca’mız üzerinden Sivas’a gitmişler. Bizim evdeki kiracı solcu arkadaşlarda demek ki ‘ Deniz Gezmiş’in Alaca’dan geçtiğini biliyorlardı. Belki de ben odalarına girdiğimde bunu konuşuyorlardı. Şimdi sen anlat bakayım şu Deniz Gezmiş’i ve Yusuf Aslan’ı. Nerede ve nasıl gördün bu terörist ikiliyi .” dedim.


İrfan Abi, ben anlatırken biraz dinlenmiş görünüyordu. Sol elini öne uzatarak:


“ Öğlenleyin parkalı iki kişi geldi. Ulan bu Deniz Gezmiş’e benziyor! dedim, içimden...” dedi, İrfan Abi.


Ben hemen İrfan Abinin sözünü keserek  :” Lokantaya mı girdiler!” dedim.


“ Lokantaya girdiler. Arkaya getti oturdular. Gettim yemek saydım.  Biri çoban kavurma yedi. Öbürü de bilmem ne yediyse hatırlayamadım. Önlerinde de bir kitap vardı ‘Devrimciler Ölmez’ diye. Onu da okudum yani. Yediler, içtiler; parayı verdiler, motora bindi gettiler.  O arada polisler geldi, Onlar gidince. Polislere ‘ Vallaha dedim ki gazeteden benzettiğim Deniz Gezmiş ile biri biraz önce lokantaya geldiler, yediler, içtiler; gettiler.’ dedim. Polisler: ‘Karıştırma, İrfan Abi orayı!..’ dediler, Vallaha bak!, Ben bizzat gördüm.!” dedi İrfan Abi, önce teslim olmuş biri gibi iki elinin iç kısımlarını bana göstererek, sonra da  sağ elini ‘tak!’ diye bir ses çıkararak sehpaya hızlıca vurdu.


“ İrfan Abi, Deniz Gezmiş’in arandığını gazetelerden takip ediyordun ve okuduğun gazetelerden Deniz Gezmiş’i tanıyordun.” değil mi? , diye sorduğumda;


“ Evet öyle tanıdım. Babayiğit adamdı Deniz Gezmiş; bir seksen bir doksan boyunda, uzun biriydi. Parke giymişti. Şu böğründe de silah vardı. Parkenin arasından silah görünüyordu. “


“ O zaman. Deniz Gezmiş ve yanındaki Yusuf Aslan , Alaca’mızda senin lokantada karınlarını doyurduktan sonra Sivas’a mı gittiler?” dedim. 


İrfan Abi de:


“ Sivas’ta yakalandılar motorlarıyla. Demek ki lokantama gelen onlarmış. Ben  Onların olduğunu ilk lokantaya girdiklerinde bilemedim. Onlara benzettim ilk önce. ‘Lan nasılda benziyo Deniz Gezmiş’e’ dedim içimden. Bu yüzden ben servis yaptım ki yakından eyice bakayım, bu adam Deniz Gezmiş mi , değil mi ‘diye.  ‘Devrimciler Ölmez.’ diye bir kitap vardı önlerinde. Çok iyi hatırlıyorum.” dedi. 


“ İrfan Abi, bu anlattığın olay çok ilginç. Bunu ilk defa senden duyuyorum. Deniz Gezmiş demek ki Alaca’mızdan geçmiş.” dediğimde,  İrfan Abi gülerek:


“Ya!...ya!...” diye cevap verdi....


Devam edecek...


Kaynak: 


(1) https://m.haberturk.com/recep-yazicioglu-kimdir-recep-yazicioglu-nun-olum-nedeni-nedir-2520445-amp


(2) https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Deniz_Gezmi%C5%9F


(3) https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Yusuf_Aslan

 
Haber :
Bu Haber 2743 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :İrfan şimşek, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Alaca,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5755
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5731
Semer
İzlenme : 3152
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2538
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr