Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / HİKAYELERİM

5-ALACA’MIZDA İZ BIRAKANLAR: “BİSİKLETÇİ MEHMET USTA VE CİN ARABASI “ HİKAYESİ


5-ALACA’MIZDA İZ BIRAKANLAR: “BİSİKLETÇİ MEHMET USTA VE CİN ARABASI “ HİKAYESİ



 Paylaş
 23 Haziran 2020 21 : 28 
BİSİKLETÇİ MEHMET USTA VE “CİN ARABASI”




Ömer Paşa Camisi’nin içindeki hocalarımızın okuduğu mevlidi abdest alınan çeşmelerin üstündeki camdan bir müddet dinledim. Sağıma baktığımda abdest almak için biri oturdu. Kollarını sıvadı. Çoraplarını çıkardı. Abdest almaya başladı. Kafamı hafifçe yan tarafa çevirdiğimde minarenin dibinde bir cin arabası duruyordu. Bu cin arabası biraz önce yanıma abdest almak için oturan Bisikletçi Mehmet Usta’nındı.

Bizim ve bizden önceki kuşağın çok iyi tanıdığı Bisikletçi Mehmet Amcayı anlatmadan önce “Cin ve Cin arabası nedir?” onu sizlere biraz açayım. Belki bu kavramları bilmeyen vardır...

Sonra da çocukluk yıllarımıza şöyle bir gidelim...

Bakalım bu yazımda sizler de benim gibi geçmişinizi hatırlayacak mısınız?.

Sözlükte, “gizli ve örtülü varlık, görülmeyen şey” anlamına gelen cin, terim olarak "duyu organlarıyla algılanmayan, çeşitli şekillere girebilen; ateşten yaratılmış, manevî , ruhanî ve gizli varlıklara verilen addır."....

Kur’an’a göre insan topraktan, cinler ise ateşten yaratılmıştır:”cinleri öz ateşten yarattı”(er-Rahmân 55/26-27), “Andolsun biz insanı, kuru kara çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce , zehirli ateşten yarattık (el-Hicr 15/26-27).” Diyor, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yayımlanan İlmihal (1.cilt.sayfa 96) kitabında.




78 kuşağından olan bizlerin babaları da, çocukluğumuzda bisiklete “cin arabası” diyorlardı, bizlere harçlık verdiklerinde de sık sık ”Sakın oğlum cin arabasına binme” diye öğüt veriyorlardı.

Televizyonun olmadığı o yıllarda babalarımız gece yarılarına kadar yaptıkları sohbetlerde cinden, periden bahsederlerdi. Değirmenden dönerken veya geceleyin bir yere giderken bizzat gördükleri oğlak ve keçi kılığına girmiş cinleri, perileri anlata anlata bitiremezlerdi.

Sözün sonunda da “Eskiden bizlerin gözüne görünen cinler, periler şimdi ortalıkta yok. Çünkü yeni nesil tamamen cin, peri olmuş. Bu yüzden eski cinler, periler artık görünmüyor” deyip, birbirlerine baka baka gülerlerdi.

Cinin ateşten yaratılmış bir varlık olduğunu bilmeyen bizler ise cin arabasına binmek için o yıllarda can atardık.



Hiçbir arkadaşımızın bir cin arabası yoktu. Yirmi beş kuruş harçlıkları alır almaz doğru soluğu Çorum yolu üzerindeki caminin arkasındaki Bisikletçi Mehmet Usta’da alırdık.

Elli-altmış yaşlarında gösteren Bisikletçi Mehmet Usta, kollarını sıvayarak bir yandan bozulan bisikletlerini tamir eder, bir yandan da bisikletleri kiraya vererek geçimini sağlardı.

Mehmet Ustanın geriye taranmış seyrek kır saçlarını, burnunun önüne indirdiği gözlüklerinin üstünden derin derin bizlere bakışlarını, tombul iri göbeğini ve göbeğinin üzerinden pantolonunu tutan lastik askısını hala bugünkü gibi hatırlıyorum.

Çocukluğumuzda cin arabasına binmeyi, cin arabasını sürmeyi Mehmet Ustanın küçük bisikletlerinde öğrenmiştik.




Bisiklet sürmesini bilen arkadaşlar, acemileri bisiklete bindirir, iki eline direksiyonu tutturur, “Devamlı karşıya bakacaksın, pedallara bakmayacaksın” uyarılarını yapar, kendisi de bisikletin arkasından tutar, yolun aşağısına doğru bisikleti itelerdi.

Çoğu kere yerlere yıkılarak ya da duvarlara toslayarak elimizi, ayağımızı, yüzümüzü yaralardık.

İşte o zamanda akşam babalarımızdan “ Yine cin arabasına bindin değil mi? Gördün mü cin arabası seni çarpmış. Elin ayağın kafan yaralanmış, sen akıllanmayacaksın yaramaz! ” diye fırça yerdik.

Ama sonunda azarları işitsek de, duvarlara toslasak da ;yıkılarak, yaralanarak cin arabasını sürmeyi öğrenirdik.

Bisiklet sürmeyi iyice öğrendikten sonra da Mehmet Ustanın dükkanının önündeki inişli çıkışlı taşlarla kaplanmış kötü yoldan ayrılarak sokak aralarına kaçardık.

Elimizde saat olmadığından zamanın dolup dolmadığını kestiremezdik. Bazen zaman çok geçtiğinden dolayı bisikleti Mehmet Ustanın dükkanına yakın ara sokakların birine bırakır sıvışırdık.

Mehmet Usta bizi hatırlayana kadar bir daha semtine uğramazdık.

Bisikletçi Mehmet Usta rahmetli olduktan sonra sanırım bir müddet kızı devam ettirdi bisikletciliği.

Daha sonra da pala pıyıklı, kelliğini kapatmayan ince saçlarını geriye tarakla tarayan bir hemşerimiz sürdürdü ilçemizde bu sanatı...

Merhum Bisikletçi Mehmet Usta amcaya, Allah’tan rahmetler diliyorum.
Mekanı cennet olsun.

Devam edecek...
 
Haber :
Bu Haber 2338 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :Bisikletçi Mehmet Usta, Alaca, Cin Arabası,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 1 )

Sayfa : [1]
5-ELLİ YIL ÖNCE ALACAMIZDA YAŞAYANLAR VE “BİSİKLETÇİ MEHMET USTA VE CİN ARABASI “ HİKAYESİ
anlatılanları aynen yaşadım
Gön : yakup TUNÇ  25 Haziran 2020 : 22:09:35  İstanbul - Anadolu

Sayfa : [1]
İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5753
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5729
Semer
İzlenme : 3152
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2537
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr