Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / GENEL

PLEVNE


PLEVNE



 Paylaş
 11 Nisan 2020 18 : 55 

PLEVNE 


“Tuna nehri akmam diyor

Etrafımı yıkmam diyor

Şanı büyük Osman Pasa

Plevne'den çıkmam diyor

....  

Kılıcımı vurdum taşa

Taş yarıldı baştan başa

Askerinle binler yaşa.

Nâmı büyük Osman Paşa”


Koronavirüs sayesinde daha çok kitap okuma imkanına sahip oldum. Şu iki haftalık karantina da beş yüz yetmiş dokuz sayfalık Prof. Seyyid Kutup, Fîzılâl-Îl- Kurân'ın sekizinci cildini, Ötüken Yayınlarından Ömer Seyfettin’in iki adet  hikaye kitaplarını, Mehmet Niyazi’nin “ Plevne” romanını okudum. 


Mehmet Niyazi’nin daha önce “ Çanakkale “ romanını okumuş, çok beğenmiştim. Oğlum İsmail ile gittiğimiz kitap fuarında, Ömer Seyfettin’in hikaye kitaplarını ve Plevne’yi seçmiş ve sesimi çıkarmamıştım. O da Plevne romanını okumaya başladı. Şu anda kitabın yarısında. 


Plevne kitabını okumayan dostlarıma tavsiye ediyorum. En kısa zamanda  temin edin ve okuyun. Rusların hem asker sayısı hemi de silah ve teçhizat yönünden kat be kat fazla olmasına rağmen Gazi Osman Paşanın komutasında şanlı askerlerimizin kahramanlıklarını yüz kırk üç günde açlığa, soğuğa rağmen Plevne’yi nasıl savunduklarını gözyaşlarınızla okuyacaksınız...


Kitabın arka sayfasında yazılı şu satırlar benim çok ilgimi çekti ve kitabı bir solukta bitirdim....


“ Hiç şüphe yok ki 19. yüzyılda hiçbir yerinde Plevne’deki gibi bir savaş olmadı. Ruslar , Avrupa’nın “hasta adamı”  Osmanlı Devleti’nin tek bir hamleyle yere serip tarumar edeceğini düşünürken; Türkler, Gazi Osman Paşa komutasında tarihte emsali görülmemiş bir savunma savaşı verdiler. Ne imkansızlığın  ne de zorluğun  Türk’ün adında bayraklaşan şeref ve namusunu kirletmesine asla müsaade etmeyen Plevne aslanları , aylarca süren bir direnişle, kanlarının son damlasına kadar Rusları oldukları yere adeta çivilemiş ve onların Balkanları kolayca ele geçirmelerine engel olmuşlardır. Dünya kamuoyunun gün be gün takip ettiği , Gazi Osman Paşa’nın şahsında Türk askerlerinin destansı mücadelesinin Avrupa’nın en ücra köşelerinden bile takdir edildiği Plevne savunması; bir savaşta asker sayısı ve imkanlar kadar yürek ve zekanın da ne kadar önemli olduğunu göstermiştir “ 


Ruslar, Plevne’yi ele geçirmek için büyük çaplı  üç  saldırı düzenliyorlar. Tarihin altın sayfalarına  "Plevne Savaşları" olarak geçen bu üç kanlı ve vahşi muhaberede; Türklerin Ruslara göre az kayıplarına rağmen,  Ruslar büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalıyor. Şehre giremeyen Ruslar,  Plevne’nin çevresini çelik bir çember gibi kuşatmaya karar veriyorlar...


Evet, her Türk Gencinin Plevne savunmasını bilmesi için bu kitabı okumaları şart  diyorum. Savaşın nihayetinde  açlık ve soğuktan yok olmakla karşı karşıya kalan Gazi Osman Paşa "ya teslim olacaktı ya da kuşatmayı yarması  gerekiyordu...


Gazi Osman Paşa, subaylarına bu konuda  fikirlerini soruyor. 


Plevne Savaşında büyük kahramanlık gösteren  Miralay Yunus Komutan söz alıyor ve şunları söylüyor:


“Aziz Kumandanım Gazi Müşir Hazretleri;değerli kumandanlarım ve arkadaşlarım . Bu tavrımla benden önce konuşması gereken kumandanlarımın önüne geçmiş gibi görünebilirim; fakat düşüncelerimin tabanın sesi olarak onların görüşlerine malzeme teşkil edeceğine inandığım için söz aldım.


Gazi Müşir Hazretleri, burada kumandan sizsiniz; biz askeriz; kumandan ne emrederse , elimizden geldiği kadar biz onu yaparız. Bizi buraya çağırmadan emir verirdiniz; biz de uyardık. Ama siz belki düşündüğümden daha iyisini bulabilirsiniz ümidiyle görüşümüzü almak ihtiyacını duydunuz.Acizane fikrimi müsaadenizle söylüyorum; bütün ordular, aynı şartlarda, aynı kararı veremezler. Yaşanılan olaylar, bilhassa zaferler orduların hareket kabiliyetini kısıtlar. 


Ordumuz kahramanlığıyla ün salmıştır; dünyanın dört bir yanından gelen mektup ve telgraflardan, yabancı gazete haberlerinden bunu açıkça biliyoruz; bundan sonrada aynı teveccühe layık olmaya mecburuz; dolayısıyla yarma hareketine başvurmalıyız. Diğer ihtimal teslim olmaktır. 


Önce şunu söyleyeyim ki, herkesin yapabileceğini yapmak marifet değildir. Teslim okursak ne olacağını düşünelim. Belki biraz daha az kan akacaktır; ama asker olarak merhamet dilenmek durumunda kalacağız. Düşmana aslanlar gibi göğsünü gerip şehit olmuş arkadaşlarımızın yüzüne mahşerde nasıl bakacağız! Hiç kimseye “ Plevne’nin askerleri bunlar mıydı? “ dedirtmeye, teslim olmaya hakkımız yok. Bizim için tek seçenek var; o da yarma hareketidir. Birliğimdeki bütün subayların da aynı görüşte olduklarını ifade etmeyi görev bilir, hürmetleri sunarım”(S:313-314)


O toplantı da diğer subaylarda Yunus komutanla aynı fikirde olduklarını beyan ediyorlar ve Gazi Osman Paşa’da yaveri Kaymakam ( Yarbay) Talat’a dönüyor:


“ Karar tutanağına yarma harekatına ittifakla karar verildiğini yaz, altına da bütün komutanların rütbelerini ve adlarını belirterek imza yeri aç. Hepsi imzalasınlar; ben de mühürleyip imzalayım “ diyor...


Yarma Harekatı başlıyor. Plevne’de oturan Yahudi asıllı bir Polanyalı, gizliden Rusların bulunduğu tarafa geçiyor, gece üç buçukta savaş ressamı İrving Montagu ile santranç oynayan Rus Generali Skobbelev’e, Türk ordusunun sabahleyin girişeceği yarma harekatının nereden yapılacağına dair bilgiler veriyor. “ Montagu, yıllar sonra aynı Yahudiyi Londra’da kartpostal satarken rastlamış.” (S:329)


Bu Yahudi'nin verdiği bilgiler Yarma Harekatının kaderini değiştiriyor. Ruslar önlemlerini alıyorlar . Savaş başlıyor. Her iki taraftan binlerce asker ölüyor. Gazi Osman Paşa ayağından yaralanıyor. Yunus Komutan şehit oluyor. Bulgarlar, söz verdikleri halde Plevne’de bırakılan yaralı askerleri ve tüm Müslüman halkı korkunç bir şekilde katlediyorlar. Gazi Osman Paşa , binlerce askerin şehit olduğu bu savaşta, yarma harekatının başarılı olamayacağını anlayınca, daha fazla asker ölmesin diye, teslim olmak zorunda kalıyor...


“Yarma harekatında Türklerin 35 bin askeri vardı. Rus ordusu 204 tabur, 154 süvari bölüğü, yani 190 bin kişi idi. Buna Orhaniye-Sofya yolunu kesen, yarma harekatında  General Ganetsky’nin emrine kaydırılan , başında General Gurko’nun bulunduğu 132 piyade taburu, 66 süvari bölüğünden oluşan 130 bin kişilik kuvvet dahil değildi. Rusların Plevne çevresinde toplam 320 bin askeri, 1176 topları vardı. Bu topların 473’si Gurko’nun emrindeydi. “ s:331 dipnot.


Bu kutlu savunmada şehit olan Türk askerlerimizi rahmetle anıyorum. Mekanları cennet olsun...


Yazar romanın 359 .sayfasına şu notu dipnot olarak düşmüş:


“Pek çok tarihçi Osmanlı Devletinin omurgasının dağıldığı bu savaşın, aynı zamanda Çarlığın sonunun başlangıcı olduğunu da iddia etmektedir...” 


Buradan şu sonuç çıkıyor ; Plevne Savaşı, hem Osmanlı İmparatorluğunun omurgasını dağıtıyor, hemi de Çar İmparatorluğunun sonunun başlangıcına sebep oluyor....


-Çar 1917 devrimi ile yıkılıyor. 


-Osmanlı İmparatorluğu da İkinci Dünya Savaşı sonrası 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Antlaşması  ile sona eriyor...


Ama, Gazi Osman Paşanın, kahramanlığını anlatan Plevne Marşındaki şu mısraları bizlerin dilinden hiç düşmüyor:


“Tuna nehri akmam diyor

Etrafımı yıkmam diyor

Şanı büyük Osman Pasa

Plevne'den çıkmam diyor


Olur mu böyle olur mu

Evlât babayı vurur mu

Sizi millet hainleri

Bu dünya size kalır mı


Düşman Tuna'yı atladı

Karakolları yokladı

Osman Paşa'nın kolunda

Beşbin top birden patladı


Kılıcımı vurdum taşa

Taş yarıldı baştan başa

Askerinle binler yaşa.

Nâmı büyük Osman Paşa”


Not: Plevne müdafaasının dizisi veya filmi çekilmeli...


 
Haber :
Bu Haber 1437 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :Plevne, Mehmet Niyazi,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5759
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5749
Semer
İzlenme : 3162
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2542
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr