AŞAGU DOĞRU GEL
Trabzonlu Mıstık bir gün önce akşam vakti Çorumlu Şükrüş’ü arayarak “Oğlunun yanına geldiğini, bir hafta burada kalacağını,” söyledi. Şükrüş’te “Başkent’e hoş geldin. Sefalar getirdin Mıstık. Yarın Kızılay’da saat 14.00’de edebiyat ile ile ilgili bir toplantım olacak. Toplantım sonrası bir araya gelelim,” dedi. O da “Ben de o saatte biriyle Kızılay’da buluşacağım. Senin işin bitince beni ara,” deyip telefonu kapattı.
Şükrüş, ertesi gün toplantısı biter bitmez telefonuna sarıldı:
“Alo Mıstık , nerdesin?”
“Bayındır sokağın yakınlarundayum.”
“Hangi sokağın yakınında olduğunu sormadım.”
“Ha! Anladım. Göksü lokantanun karşısundayum.”
“Göksu lokantası nerede? Tam adres ver? Ya da telefondan konum at.”
“Konum atmayu bilmeyum. Sahi sen nerdesin, Şükrüş?
“Niye sordun?”
“Sana tam yerimi taruf edeceğim de!..”
“Anladım Mıstık. Kızılay AVM’nin arkasındaki İzmir caddesindeyim.”
“Oradan gel. Mado’yu geç. Aşaguda Filiz Kitap Kafe’deyim.”
“Filiz Kitap Kafe nerede Mıstık?”
“Bayındır sokak yakunlarında Çankaya Nüfus Dairesi ile Göksu lokantasu karşısunda.”
“Adresi taksit taksit niye söyledin de böyle toptan söylemedin? Tamam tamam anladım,” dedi Çorumlu Şükrüş. Telefonu kapatıp İzmir caddesinden aşağıya doğru yürüdü. Üst köprüden geçip Çankaya Belediyesinin arkasından Kurtuluş parkına giden caddeye çıktı. Sol tarafta Mado pastanesini görünce durdu. Trabzonlu Mıstık’ı tekrar aradı:
“Alo Mıstık! Mado’nun yanındayım.”
“Aşagu doğru gel.”
“Hangi aşagu?
“Kaç tane aşagu var? Çevrene baksana?”
Şükrüş, başını oyana çevirdi buyana çevirdi. Baktı ki nereye dönüp yürüse yollar aşağıya doğru gidiyor. O sırada Alman filozofu Göte’nin ‘ne tarafa dönersen dön…Popon arkadadır,’ sözünü hatırladı. Tebessüm etti:
“Mıstık, şu anda durduğum yerde; bir arkamdaki yolun aşağısı, iki önümdeki yolun aşağısı, üç solumdaki sokağın aşağısı var… Hangisi?”
“Aşagu dedik ya! Allah Allah . Ankaralıya, Trabzonlu Ankara’da adres tarif edeyu. Niye anlayamaysun Şükrüş. Aşagu dedik ya!”
Her ikisinin kulağındaki telefonda, “aşagu!” sözleri pinpon topu gibi gidip gelirken Trabzonlu Mıstık ile Çorumlu Şükrüş, Ankara ‘nın göbeğindeki kafede buluşabildiler mi acaba?
9.11.2024
Bu yazıya Trabzonlu Mıstık’ın cevabı:
ÇORUMLUNUN YEMEK VAADİ
Trabzonlu Mustafa her yıl Ankara'ya gelir ve arkadaşlarını arar. Mutlaka buluşur ve öğretmen okulu günlerini yâd ederler. Çorumlu Şükrü bu toplantılara katılmaz. Çünkü; süper ikiliye tâbidir ve onlardan izin almadan bir yere gidemez, muhaliflerle görüşemez.
Bu durumu bilen Mustafa, Şükrü ile ikili buluşmayı tercih eder. Bu sefer de öyle oldu. Şükrü; buluşalım, Tatar derneğinde yemek yeriz dedi.
O gün düzenlenen şiir dinletisine Mustafa'yı da davet eder. Şükrü'nün " Kırım Kırım kırdınız bizi" şiirinden başka bildiği bir şiir de yoktur. Dinletiden sonra buluşmaya karar verirler.
Mustafa; ilk defa gittiği yerin adresini verir. Yıllardır Ankara'da oturan Şükrü, adresi bir türlü bulamaz. Bulur da bulamaz. Çünkü; işin içinde söz verilen yemek vardır.
Şükrü'nün görüşmeleri izlendiği için; Mustafa ile buluşacağı haber alınır ve kendisine; " söz verdinse buluş ama bir şey ısmarlama" talimatı verilir. Talimatı alan Şükrü; geç buluşmak için; adresi bulamadım bahanesinin arkasına sığınır.
Mustafa farkındadır ama Şükrü'ye fark ettirmez. Ne de olsa 52 yıllık arkadaşlığın ve aynı karavanadan yenilen kapuskanın hatırı vardır.
Şükrü Bilgili ile Mustafa Üçüncü