Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / MAKALELER-ANILARIM

15-ARTVİN BİR SEVDADIR GÖRPE YÜREKLERDE : BEN ARTVİN’E OKUMAK İÇİN GELDİM


15-ARTVİN BİR SEVDADIR GÖRPE YÜREKLERDE : BEN ARTVİN’E OKUMAK İÇİN GELDİM



 Paylaş
 24 Ocak 2021 17 : 02 

15-ARTVİN BİR SEVDADIR GÖRPE YÜREKLERDE

ONBEŞİNCİ BÖLÜM: Ben Artvin’e okumak için, öğretmek için, öğretmen olmak için gelmiştim!..”


Öğrenme ve öğretme kabiliyetine sahip olmak, “Alîm” olan Cenâb-ı Hakkın insanoğluna sunduğu nadide bir nimettir. İnsan için uğrunda yorulmaya değer en yüce uğraş, helâl rızık peşinde koşarak karnını doyurduğu gibi, doğru bilginin peşine düşerek de ruhunu doyurmaktır. İlim tahsil etmekten daha değerli bir çaba, âlim olmaktan daha şerefli bir makam düşünülebilir mi? Bilginin aydınlığına sırtını dönen insan, huzur bulabilir mi? 


Bu yüzden Resûl-i Ekrem (s.a.s) bizleri şöyle uyarır: “Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, ya da ilmi destekleyen ol. Beşincisi olma, helâk olursun! “ (1)


İşte ben memleketim Çorum Alaca’dan sekiz yüz kilometre uzaklıktaki  yerden kalkıp, anamdan, babamdan ve tüm sevdiklerimden ayrı kalmayı küçük yaşımda her şeyi göze alıp  “Artvin Parasız Yatılı Erkek  Öğretmen Okuluna;  insanlığın önderi, bizi yaratan Rabbimizin çok sevdiği kulu ve resulu Peygamberimiz (s.a.v.) Muhammed Mustafa Efendimizin hadisinde belirttiği “öğrenen olmak” sonra da  “öğreten olmak  yani öğretmen “ olmak için, okumak, adam olmak, topluma faydalı bir insan olmak için gelmiştim... 


Yatakhaneye giderken okulun kapısı önünde yere kapaklandığımda elimden düşen mandolinimin kırılmış kırılmamış olması hiç umurumda değildi aslında... O bir araçtı; okumak, öğrenen olmak, öğretmen olmak benim için bir amaçtı... Amaç her zaman aracın önünde olmalıydı...


Devletimizin Kurucusu Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Ataratürk'te “Mualimler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözü ile “Geleceğin Aydınlık Türkiye”sinin mimarlarının öğretmenler olacağını işaret etmişti. Ben de O’nun işaret ettiği yolda bir öğretmen olacaktım bu okulda ; hedefim, amacım buydu...


Artvin Erkek Öğretmen Okulu’nun kapısı önünde düştükten sonra ayağa kalktığımda, bir elimde bavul diğer elimde mandolinle tam yürümeye başladığım anda, sağ kolumun üstündeki bahçede bulunan Atatürk anıtın üzerinde: “ Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözlerini ilk defa okuduğumda da bir öğretmen adayı olarak çok gururlanmıştım. 


Böyle ulvî bir mesleği seçtiğimden dolayı da çok sevinçliydim, mutluydum....


“Bana bir harf öğretenin kulu ve kölesi olurum” sözü ile Hazreti Ali Efendimiz de, öğretmenliğin kutsallığını, değerini  ne güzel ifade etmişti...


Bizlerin gözünde o yıllarda solcu olarak bilinen Ali Rıza Binboğa, bakın söylediği  şarkısında ne güzel ifade etmiş “ilk öğretmenliği”...


“Öğretmen kutsaldır ana gibi 

Öğretmen kutsaldır baba gibi 

Öpülesi elleri var 

Şirin tatlı dilleri var 

Öğretmen öğretir A, B, C 

Öğretmen öğretir K, L, M 


İlk öğretmenin kim senin 

Kim öğretti alfabeyi 

Bir hak için kırk yıl 

Köle olunuyorsa 

Yirmi dokuz kere kırk yıl 

Kölesiyiz öğretmenin”


Evet öğretmenlerimizin kırk yıl kölesi olmalıyız; onlara karşı saygıda kusurda hata etmemeliyiz; bayramlarda, kandillerde, öğretmenler gününde telefon açıp  hatırlarını sormalıyız , helallik dilemeliyiz... Bunu yapan kaç kişi var; inanın çok merak ediyorum!..


Özellikle ilkokul öğretmenlerinin omuzlarında büyük bir yük var... Bir hamura şekil verme onun mucizevi ellerinde başlıyor. Eğer o hamur biçimsiz olursa, çarpık çurpuk  olursa ileri ki zaman diliminde düzeltilmesi çok zor oluyor... Bu yükün idrakindeler mi acaba? Bu yük ağır, her insan bu yükü kaldıramaz; bir insanı eğitmek, ona bilgisini kültürünü aşılamak; onu topluma faydalı bir birey olarak yetiştirmek o kadar da kolay bir iş değildir... Çok sabır isteyen, genç kızların el emeği, göz nuru kanaviçe işleri gibi, dante dante oya örer gibi kendisine teslim edilen yavrulara;  ilkokul öğretmenleri bildiklerini sindire sindire öğretir; bu yol meşâkkatli uzun ve ince bir yoldur öğretmenlik... 


Selam olsun bu kutsal yolda sabırla yürüyen, vatanını, milletini seven, bayrağını, dilini, dinini seven “ fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller yetiştiren ufku açık öğretmenlere...


Ben bu yolda sonuna kadar gidecek miydim yoksa yarı yolda havlu mu atacaktım!..


Bunu yaşadıkça görecektim...


Maalesef ben bu yolun yedinci yılında öğretmenlikten ayrılmıştım, bankacı olmuştum. Bazı geceleri rüyalarımda tekrar öğretmen olduğumu görüyordum; ilk anda seviniyordum, daha sonra işin maddî boyutunu düşününce pişmanlık duyuyordum; “Niçin tekrar öğretmen oldum? “ diye kendi kendime kızıyordum; gözlerimi açtığımda ise bunun bir rüya olduğunun farkına varınca da seviniyordum... 


Emekli olduğum halde aynı benzeri rüyalar hala benim peşimi bırakmış değil... Herhalde gözlerimi bu dünyadan kapatacağım ana kadar rüyalarımda “ öğretmenliğimi” düşlerimde doya soya yaşayacağım...


Ama şunu itiraf etmeliyim ki ilçem Kızıllı köyünde yedi yılın ilk dört yılını saymazsam, son üç yılında öğretmenlik mesleğinden çok zevk aldım... İnsan tecrübe sahibi oldukça mesleğini daha iyi icra ediyor ve emeğinin karşılığını gördükçe de çok mutlu oluyordu...


Beni en çok mutlu eden hiç okuma-yazma bilmeyen çocuklara okuma-yazma öğrettiğim yıl idi. Çocuklar sene sonuna doğru mısır patlağı gibi birer birer okumaya-yazmaya başlayınca çok mutlu olmuştum. Bu mutluluğa benzer bir hazzı bugüne kadar hala tatmış değilim.


“Yaratan, Rabbinin adıyla oku.” ayeti, din alimlerince Sevgili Peygamberimize inen ilk ayet olduğu belirtiliyor. Bu ayetle Peygamberimizin şahsında Yüce Yaradan bizlere ilâhî bir mesaj gönderiyor ve ”Rabbinin adıyla oku.” diyor.


Bizler bu mesajı almış bir toplum muyuz?


Önce kendimizi sorgulayalım, sonra da çevremizi. Günde bir veya bir kaç tane gazete okuyabiliyor muyuz? Haftada ya da ayda bir kitabı büyük bir zevkle bitirebiliyor muyuz? Ayda bir veya birkaç tane gerek ilmî, gerek tarihi, gerek dinî, gerek meslekî gerekse edebî bir derginin sayfaları ile haşır neşir olabiliyor muyuz?


Ne gezer!..


Okumak bizim için sanki büyük bir zül, bir eziyet. Aydınımız da okumuyor cahilimiz de... “Yeni nesil Z nesil “ise hiç kitap yüzü açmıyor... İşte bu yüzden dünyada geri kalmış ülkelerin safında yerimizi alıyoruz. Bizler ise o güzel zamanlarımızı kahve köşelerinde( gerçi şu anda pandemiden dolayı kapalı kahveler)  pis sigara dumanları altında laklakla luklakla veya okey taşlarının şakırtıları arasında heba ediyorduk...


“Covid-19 “ denen şu illet bize tebelleş olmadan önceki dönemlerde bulunduğunuz mekanlardaki kahveleri gözününüzün önüne bir getirin. Bu ortamlardaki “dumanlı, pis manzarayı “ çok iyi anımsayacaksınız. Kütüphanelerimizde tek tük insan var iken  kahvelerde ise birçok insan kafa kafaya vermişler boş laflarla memleket kurtarıyorlardı, memleket batırıyorlardı, ömürlerini kahve köşesinde tüketiyorlardı. Çok şükür korona yüzünden evlere kapandılar da bu manzaradan el eteklerini çektiler. Ama korona belası kalkar kalkmaz aynı manzarayı tekrar yaşayacağımızı; adım gibi biliyorum.. 


Gelişmiş ülkelerin filmlerini izlediğinizde insanlarına bir bakın; nerede olurlarsa olsunlar, otobüste, dolmuşta, plajda, park da fırsat bulduklarında yanlarında taşıdıkları kitaplarını, dergilerini veya gazetelerini açıp, okuyorlar.


“OKU” İLAHİ MESAJI HERHALDE BİZE DEĞİLDE ONLARA GELDİ....


Sevgili Peygamberimize inen “Yaratan Rabbinin adıyla oku.” ilk ayetinden sonra gelen şu dört ayeti de dikkatlice okuyalım: 


“O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rab'bin, nihayetsiz kerem sahibidir. Ki O, kalemle (yazı yazmayı) öğretendir. İnsana bilmediğini O öğretti.” (2)


Bu ayetleri okuduktan sonra hâlâ “okumamakta “ ısrarlı olacak mıyız?


Eğer ısrarlı olacaksak bu ayetlerin arkasından gelen “(Okumamaktan) sakın! Çünkü insan muhakkak azar” ayetini de okuyup, beynimizin en güzel köşesine yazalım. Yazalım da zaman zaman beynimiz bizi uyarsın... “Ey insan oğlu azmamak için okumalısın!....” diye.


Bu kadar uyarı herhalde bize yeter sanırım.


Azmamak için okumak ve okutmak mecburiyetindeyiz...Geri kalmış toplumların arasından kurtulmak istiyorsak yukarıdaki ilâhî mesajı iyi algılayalım; “oku” emrinin gereğini yerine getirelim...


Kısacası hem kendimiz çok okumalıyız, hem de çocuklarımızı okutmalıyız.

Bunu başarabilirsek işte o zaman muasır medeniyetler seviyesine ulaşabiliriz.

Yoksa yerimizde sayar dururuz....


“Emreden değil emir alan, borç veren değil borç alan bir ülke durumundan kurtulmak” istiyorsak reçetemiz “okumak” olmalı...


Lütfen her gün bir gazete okuyalım. Onu da okuyamazsak ayda bir kitap veya bir dergi okuyalım.... Çünkü Yaradanımız bizlere Yüce Kitabı Kur'an-ı Keriminde “ Oku, Rabbin, nihayetsiz kerem sahibidir. “ diyor...


Bu yüzden lütfen elimize ne geçerse yeter ki okuyalım...


İşte ben bu duygularla Artvin Erkek Öğretmen Okulu’na ağlasam da, sızlasam da, gurbette anamdan, babamdan, abilerimden, ablamdan, kardeşlerimden ve tüm sevdiklerimden uzak diyarlarda olsam da, “CAHİL kalmamak için “, “OKUMAK” ve “ÖĞRETMEN “ olmak için “ gelmiştim...


Çocukken okuduğumuz Red Kit’eki Daltonlar gibi sıra halinde altı  talebe en arkada ben olmak üzere yatakhaneye gidiyorduk. Orada açıp bakacaktım mandolinimin hali pür mealine...


Devam edecek...


Not: Hikayede anlatılan Atatürk Büstü bir yıl sonra yapıldı. Öğretmenliğin kutsallığından bahsedilirken ve Atatürk ‘ün öğretmenlerle ilgili “ Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır “ veciz sözünü hatırlatırken kuru kuru anlatılamazdı. Ben bu hikayeyi yazarken sanki burada iki yıl sonra yapılacak  olan Atatürk Büstü varmış gibi hayal ettim ve yazdım. Bu böyle biline.


(1)https://dinhizmetleri.diyanet.gov.tr/Documents/M%C3%BCsl%C3%BCmanlar%20%C4%B0lim%20ve%20Medeniyetin%20%C3%96nc%C3%BCleridir.pdf


2)https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Alak-suresi/6107/1-5-ayet-tefsiri

 
Haber :
Bu Haber 835 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :Artvin, okumak,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5788
Kırım haritası
İzlenme : 5781
Semer
İzlenme : 3184
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2559
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr