Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / MAKALELER-ANILARIM

EŞEK ARILARIN YIVASINI VIZZIKLAMAYACAKSIN!


EŞEK ARILARIN YIVASINI VIZZIKLAMAYACAKSIN!



 Paylaş
 28 Eylül 2020 17 : 34 
EŞEK ARILARININ YUVASINI VIZZIKLAMAYACAKSIN!...

Rabbim “Bal Arısını”  yaratmış; Bal Arısı hakkında ve Bal Arısının imal ettiği “ balın insanlara şifa olduğunu “ Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Nahl Süresinin 68. ve 69. ayetlerinde açıklamış. 

Şimdi bu ayetleri okuyalım:

(68) . ayette : “ Ve rabbin bal arısına şöyle ilham etti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine yuvalar edin.  “

(69).  ayette de : “ Sonra  her türlü besleyici ürünlerden ye; rabbinin koyduğu kanunlar boyun eğerek çizdiği yollardan git!" Onların karınlarından, farklı renk ve çeşitlerde şerbet (kıvamından bir sıvı) çıkar ki onda insanlara şifa vardır. İşte bunda da düşünen bir topluluk için açık delil bulunmaktadır. “ (1)

Bal Arısı, insanlara şifa üreten bir hayvan olmasına rağmen bir de farklı “ Eşek Arısı” yaratmış Rabbim. 

Eşek Arısı ne işe yarar;  faydalı mı, zararlı mı, bal arısı gibi şifalı bal üretiyor mu bilmiyorum.... Bu konuda da bir araştırma yapmadım. Yalnız “ Eşek Arısını” çocukluğumdan itibaren çok iyi biliyorum. Çünkü “ Eşek Arısı” ile çok maceralarımız oldu o yıllarda...

Eşek Arıları ile çocukluğumdaki anıyı ve dün aynı hayvanlar ile yaşadığımız macerayı anlatmadan önce; bu mahlukatlar ile bir araştırma yapayım dedim ve aşağıdaki bilgilere eriştim. 

Okulayalım! 

Neymiş “Eşek Arıları” ?:

“Gövdesi kızılımsı sarı ve siyah çizgili olan eşek arıları oldukça iri yapılıdır; uzunlukları arıbeyinde 30 mm'yi, işçi arılarda 23 mm'yi bulur. 

Yeryüzünde geniş bir bir dağılım gösteren bu yaban arıları, bazen kova büyüklüğünde olan yuvalarını ağaç kovuklarında, duvar oyuklarında ender olarak da toprak üstünde kurarlar. Yuvaların içi, çiğnenmiş bitkisel maddelerin tükürükle karışmasından oluşmuş, kağıda benzer peteklerle döşelidir. 

Eşek arıları ağızlarındaki dişleriyle ısırır. Ancak zorda kaldığı vakit iğnesini batırır. Bu iğne zehirlidir. Sokması çok ağrı veren eşek arısının zehiri, insanda ağır alerji tepkilerine yol açabilir. 

Eşek arıları bal yapmazlar. Polinasyonda görevli değildirler. Etçil canlılardır. Tarım zararlılarının ortadan kaldırılmasında önemli rol üstlenir çünkü yavrularını bu küçük böceklerle beslerler. Sadece yumurtalarını bırakmak için az sayıda petek göz örer. Ayrıca Kraliçe yuvayı tek başına yapar.” (2)

Demek ki Rabbimizin bu dünyada canlı veya cansız yarattığı her şeyde büyük bir hikmet var; herbiri bir amaç için yaratılmış, bize göre zararlı olan hayvanlar, faydalı imiş. 

Sebepsiz bir yaprak bile kımıldamaz;  Rabbimin izni olmadığı müddetçe. Bu yüzden her yaratılan canlı ve cansız varlıkların Rabbimin kodladığı program doğrultusunda hareket ediyor....Bal Arısı bal yapar, Eşek arısı da tarıma zararlı böcekleri yer.

Şahsen ben yukarıdaki araştırmayı yapana kadar “ Eşek Arılarının” , tarım zararlılarının ortadan kaldırılmasında önemli rol üstlendiğini ve yavrularını bu küçük böceklerle beslediğini bilmiyordum. 

Bildiğim tek bir şey vardı; o da eşek arıları, çocukluğumuzda bizleri sokup dağlıyordu...

Çocukluğumuzda yaramazlık yapmaktan zevk alırdık. Özellikle havanın çok sıcak olduğu yaz günlerinde “ Eşek Arıları”, kerpiç duvarlarının deliklerine veya ağaç kovuklarına yuva yaparlardı. 

Çocukluk Arkadaşım Ehya Bulut ile elimize bir çöp alır, yanımıza bir kaç arkadaşı da çağırır, eşek arıların yuvalarına çöpü sokup vızzıklardık. Yani yuvalarına çöpü sokup iyice karıştırırdık. 

Yuvalarında bir çöpün kendilerini rahatsız ettiğini gören eşek arıları, topluca dışarı çıkar; o anda eşek arıların yuvalarını gülerek, zevk alarak vızzıklayan bizlere saldırırlardı. 

Bizler hemen sağa sola çil yavrusu gibi kaçmaya çalışırdık. Çoğumuz kaçamaz, eşek arıların iğnelerinin acılarını kafamızda, gözümüzde, yüzümüzde ve vücudumuzun yumuşak yerlerinden hisseder  “ vay anam, vay anam!..” diye diye bağıra bağıra , soluğu evlerimizde alırdık. 

Analarımız “ Ne oldu oğlum?” diye sorduğunda da “ Ana, eşek arıları soktu. Eşek arıları soktu. Yandım anam. Kurtar bizi.” derdik. 

Anacığım, hemen içeriden yoğurt getirir, eşek arıların soktuğu,  kızarttığı yerlere sürerdi. Yoğurt vücudumuzun acısını biraz giderirdi. Anacığımız evde yoksa iş başa düşerdi; elimize geçirdiğimiz bir demiri şişen,  acıyan yerlere sürerdik. 

Bu tedavilere rağmen eşek arılarının soktuğu yerler davul gibi olurdu. Birçok arkadaşın ve şahsımın eşek arısı gözümüzü soktu ise bir iki hafta tek gözlü canavar gibi sokakta gezerdik ve arkadaşlarımızın eğlencesi olurduk...

Eşek arılarılarının iğnesi zehirli ve İnsanda ağır alerjiye sebep oluyormuş. Çok şükür o yıllarda hiç bir arkadaşım eşek arısının sokmasından bir alerji olmadı. Sadece Komşumuz Çampaşalı Mustafa amcanın bizlerden çok küçük olan oğlu Salim, arı sokmasından dolayı vefat etti. Allah rahmet etsin...

Çocukluğumuzda yuvasını vızzıkladığımızda, bizleri sokan eşek arıları; dün altmışına dayamış Selahattin Cihan arkadaşımızı kolundan beş altı tanesi soktu. Kolu davul gibi oldu. Biz eşek arılarının yuvasını vızzıklamadık ama onlar geldi arkadaşımızı zevkle soktular... 

Bu olay nasıl oldu diyeceksiniz? Anlatayım. 

Selahattin Cihan arkadaşımın , ağaç kesme aleti varmış. Arkadaşa , “Şu bizim bahçedeki söğütleri budayalım.” dedim. Sağolsun biçme makinasını, baltasını, testeresini, ipini aldı, bahçemize geldi. 

Selahattin Arkadaşımız, üç ağacı güzelce budadıktan  sonra dördüncüyü ağacın kütüğüne eğilip, elindeki makinayı çalıştırdı. Kütüğün içindeki eşek arıları, çalışan makinenin sesini duyar duymaz Selahattin’ine ve bana saldırdı. Ben biraz uzaktaydım. Bu yüzden eşek arıları beni yakalayamadılar. Selahattin tam yuvanın ağzında olduğundan arıların hücumuma uğradı. Eli ile kafasına saldıranları kaçırmak istedi ise de kolunu sokmasına engel olamadı. 

Eşek arılarının yuvasından uzak bir yere gittiğimizde Selahattin arkadaşın yüzündeki ifadelerden çok acı duyduğunu hissettim. Kolu da bayağı şişmişti. “ Şükrü çabuk yoğurt getir, içim, kolum yanıyor, Sanırım beş altı arı kolumu soktu.” dedi. 

Ben hemen evden yoğurt getirdim , arkadaşın koluna sürdük. Acısı biraz dindi. “ Ben bir daha bu ağacın yanına gitmem ve onu kesmem. O ağaç kalsın. Kışın keseriz. Ya da Berber Cemal’e baltayı verelim; O’na kestirelim.” dedi, sağolsun kolundaki sızıya rağmen diğer ağaçların budama işini tamamladı, Selahattin Arkadaşım.

Bir gün sonra ben Yeğenim Yasin’in arı koruma elbisesini giydim. Selahattin Arkadaşı sokan arıların bulunduğu ağaca, baltayı alıp yanaştım. Baltayı daha ilk vurur vurmaz, bir de baktım ki ağacın kütüğü içinde yuva yapmış , bir ordu gibi sayısı yüzleri bulan eşek arıları hücum ettiler. Bana saldırdılar. Ben kaçtım. İyiki arı koruma elbisesini giymişim. Yoksa Selahattin arkadaş gibi ben de eşek arıları tarafından sokulacaktım. Üzerimdeki elbise beni korudu. Bu ağacı koruma elbise olmasına rağmen kesmeye cesaret edemedim, yanında bulunan iki ağacı budamayı becerdim. 

İki ağacı budarken üç metre uzaktaki  ağacın kütüğünde yuvadaki,  Selahat’ini sokan eşek arıları gelip beni nedense rahatsız etmediler...

Demek ki “ Eşek Arıların Yuvalarını” vızzıklamamak ve yuvalarına yanaşmamak gerekmiş!...

Şu anda Ülkemiz, Ortadoğu’da, Kuzey Irak’ta, Suriye’de, Libya’da ve Mavi Vatanda  yuvalanmış Eşek Arılarının yuvalarını vızzıklıyor ve bu eşek arıları bizi sokmaya çalışıyor.  Zehirli iğnelerinin acısını da duysak , biz bu eşek arılarının yuvasını Rabbimin yardımı ile tarumar edeceğiz inşallah..

Kalın sağlıcakla.

(1) https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Nahl-suresi/1969/68-69-ayet-tefsiri

(2) https://tr.m.wikipedia.org/wiki/E%C5%9Fek_ar%C4%B1s%C4%B1
 
Haber :
Bu Haber 902 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :Eşek arısı, Selahattin Cihan,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5791
Kırım haritası
İzlenme : 5788
Semer
İzlenme : 3188
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2564
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr