”İŞİNE BAK! SANA NE!” , “OĞLUM BAK GİT!”

Her sabah oğlum ve kızımı okullarına bıraktıktan sonra Ankara Büyük Şehir Belediyesi Kuşcağız Yaşam Merkezinin güzel yürüyüş mekanında sabah sporumu yapıyorum. 

Bu sabahta yürüyüşümü yaparken yürüyüş parkuru kenarında çimleri sulayan üç fıskiyeden  azar azar su akıyordu... Fıskiyenin dibine akan sular çimleri sulamadığı gibi o güzelim yürüyüş parkurunu da ıslatıyor ve zarar veriyordu.. Tam da bu çeşmelerin yakınlarında parkta görevli biri vardı. Elindeki süpürge ve tenekeden yapılmış çöp küreği ile çevredeki çöpleri, kağıtları, poşetleri ve yaprakları topluyordu.. 

Görevliye fıskiyeleri elimle işaret ederek “ Sular boşa akıyor. Çimleri sulamıyor dibine akıyor. Yürüdüğümüz parkura zarar veriyor. İlgililere söyler misin ?  Bu fıskiyeleri kapatsınlar “ dedim... 

“ Tamam tamam söylerim “ dedi görevli..

Birkaç tur attım.. Baktım fıskiyelerden sular hala akıyor.. “Görevli beni sallamadı herhalde “dedim  kendi kendime ve birkaç metre ilerde  işini yapan aynı temizlikçiye  “ Fıskiyelerden sular hala akıyor.. Görevliye haber verdin mi ?”  dediğimde nerde ise beni elindeki aletle sopalayacaktı ve tartışmamızın sonunda bana kızarak “ İşine bak... Sanane... Yürü git...” demesin  mi ?

Bir zamanlar sosyal medyada fenomen olan “ Oğlum bak git ! “ vakası gibi bir olayla karşı karşıya idim. Ben de aynı ses tonu ile “ Ben işime bakıyorum... Bu fıskiyeden boşa akan suların parası senden benden çıkıyor.. Boşa aktığı gibi yürüyüş parkurunada zarar veriyor.  “ dedim...

Sanki benim bu sözlerim bir insana değil de duvara söylenmişti... Kafasını sağa sola sallayarak “ İşine bak.... Senin başka işin yok mu? Sana mı kaldı ? “ deyince baktım laftan anlamıyor bu görevli, sorunu kendim çözeyim dedim...

Kuşcağız Yaşam Merkezinin telefonu vardı rehberimde..Telefonun tuşlarını çevirdim. Karşıma çıkan ilgiliye durumu izah ettim. Telefondaki şahıs  “Bu konuya Park ve Bahçeler bakıyor. Ben ilgililere haber veririm . İlginize teşekkür ederim “ dedi ve telefonu kapattı..

İki tur sonrası baktım fıskiyelerden akan sular  yine akmaya devam ediyordu...”İş başa düştü Şükrü “ dedim ve fıskiyelerin bağlı olduğu kutuyu araştırdım... 

Beş altı metre ileride bir kutu gördüm. Kapağın altından “tıs tısss “ sesler geliyordu ve kapağı açtım. ..Fıskiyeleri kapatan kol tam çevrilmemiş ve bu yüzden sesler çıkarıyordu . Kolu tam düz hale getirdiğimde sesler kesildi .. Boş yere akan Fıskiyelerin yanına gittim.. Üç fıskiyenin suyu da kesilmişti..