Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / MAKALELER-ANILARIM

Biri size “Ayı gibisin?” dese “ Ne yaparsınız?”


Biri size “Ayı gibisin?” dese “ Ne yaparsınız?”



 Paylaş
 21 Ocak 2019 01 : 06 

Bir aydır şiddetli grip hastalığım nedeniyle sabah yürüyüşlerini yapamıyordum. 20 Ocak 2019 Pazar sabahı oğlumu Ihlamur Vadisi’ndeki Keçiören Bağlum Spor Tesislerine götürdüm. Oğlum halı sahada arkadaşları ile antrenman yaparken, ben de bugün “Ya Allah. Bissmillah “ deyip, yeşillikler ve ağaçlarla süslenmiş Ihlamur Vadisinde adımlarımı atmaya başladım...

Keçiören Ihlamur Vadisindeki yürüyüş parkuru dört kilometre. Yaklaşık elli dakika sürüyordu. Yürüyüş bitene kadar da oğlumun futbol antrenmanı sona eriyordu...

Üç kilometrelik yürüyüşümü tamamlayıp "Cami İnşaatı Yapılacak" boş arsaya geldiğimde; daha önceki yürüyüşlerimde bu mevkide rastladığım yaşlı bir  amcanın bu sabahta ekmek parçalarını boş araziye attığını ve daha sonra da dört tekerlekli arabasını toprak ve çamurlu sahada ittiğini gördüm....

Yaşlı Amcaya yardım edeyim diye yürüyüş parkurundan ayrılıp yanına geldim. “ Amca , Selamün aleyküm. Arabayı sürmekte zorlanıyorsun. Sana yardım edeyim. “ dedim , arabaya el attım.

Amca, ani bir hareketle , dört tekerlekli arabayı ittiği demir üzerindeki elimi tutarak havaya savurdu ve “ Senden kim yardım istedi. Çek arabamdan elini. “  dedi.

“Amca, her hafta ben burada yürüyüş yapıyorum ve seni  araban ile buraya ekmek parçalarını getirip attığını ve kuşların bu ekmekleri yediklerini görüyorum... Çok güzel bir iş yapıyorsun ve sevap kazanıyorsun. Burası biraz çamurlu. Arabayı iterken zorlanıyorsun. Niçin yardım etmemi istemedin? “

“Yardıma ihtiyacım yok. Sen git işine bak! “ dedi ve bana ters ters bakmaya başladı,

“Amca, arabanda çok sayıda  ekmek poşeti var. Ekmekleri nereden topluyorsun? “ diye sordum.

Amca, arabasını durdurdu. Eliyle Ihlamur Vadisinin çevresindeki binaları göstererek : “ Şu gördüğün binaların kapıları önüne bayatlamış, küflenmiş diye atılan ekmekleri toplayıp, bu civardaki kuşların toplandığı mekanlara götürüp bırakıyorum. Kuşlarda gelip bu ekmekleri yiyip karınlarını doyuruyorlar.” dedi.

“Amca , bu bayat ekmekleri toplamak için sabah kaçta kalkıyorsun? “

“Sana ne? Git işine bak. Senin işin yok mu?“

“ Benim işim yok. Emekli bir adamım.”

“Başka işte niye çalış mu yorsun?”

“Ben devlete otuz sekiz yıl çalıştım. Yetmez mi? Bu saatten sonra çalışmam doğru olur mu?”

“Şu kalıbına bak. Emekli de olsan çalışmalısın!   Bana kaçta kalktığımı sormuştun. Ben sabah erkenden kalkıp bu işi yapıyorum. Ya sen kaçta kalkıyorsun?“

“Amca, ben yeni geldim. Şu anda da  yürüyüş yapıyorum. Saatte on otuzu gösteriyor.”

“Demek ki sen Ayı gibisin?”  dedi. Bir an durakladım. Ne diyeceğimi şaşırdım. 

Kuşlar için her sabah erkenden kalkıp sokak sokak dolaşıp apartmanların önüne asılı bayat ekmekleri toplayan iyilik timsali amcanın “Ayı gibisin !..” sözüne karşılık ne cevap vereyim diye düşünmeye başladım... Söyleyeceğim kelimelerle de amcayı üzmek istemiyordum..

“Amca,  sen bana ayı gibisin! dedin. Ayıp olmadı mı? Şimdi ..“ dedim..

Kızdığımı anlamıştı amca...Beni baştan aşağı bir süzdü. Ben de amcanın bana baktığı gibi tepemden aşağı kendime baktım. Kendi kendime “ Acaba ! “ dedim, amcanın dediği gibi, başımda kırmızı bir bere, sırtımda siyah bir mont, ayaklarımda boyası dökülmüş kahverengi bir bot vardı. Bir aydır da yürüyüş yapmadığımdan göbeğim iyice şişmiş ileri fırlamıştı. Amcanın gözünde bu görüntüm ile iri yarı  bir ayıya mı benziyordum yoksa!..,

Amcanın gözlerine dik dik baktım.

Amca, benim kızdığımı anlayınca, “ Ayılar biliyorsun kış uykusuna yatıyorlar ya; sen de bu saate kadar yattığın için ‘Ayı gibisin  dedim ‘ “ dedi  ve arabasını zorlanarak itmeye başladı. Rampaya gelince aşağıya  bırakıverdi ve araba tangır tungur inerek,  beş metre sonra yol kenarında durdu.

Amcanın arkasından baka kaldım. Peşinden yürüdüm. Amca tepe aşağı bıraktığı arabasının yanına yavaş yavaş giderken karşıdan iri yarı cüsseli, benim gibi bere giymiş biri arabanın yanına geldi.

Gözleri irice, bakışlarından normal olmadığı anlaşılan, boğazlı bir kazak giymiş, acayip kılıklı şahsa yaklaştım :“ Hemşerim nerelisin?” dedim.

“Çorum Osmancık” deyince “Hemşerim ben de Çorum Alacalıyım. Hemşeri imişiz “dedim , başladım muhabbete:

“Amcaya yardıma geldin değil mi? Seni daha önceleri de amca ile arabayı iterken görmüştüm. Benim yardımımı kabul etmedi. Bu amcayı tanıyor musun? Adı ne? Biliyor musun? “  dedim.

Çorumlu Hemşerim, gözlerini sağa sola çevirdi ve başladı anlatmaya:

“Bu amcanın adı Ali Dayı... Doğma büyüme Ankaralı... Kimsesi yok.  Her sabah erkenden kalkar. Sokaklardaki kapı önlerine bırakılan  ekmekleri toplar. Arabası ile taşır. Bu çevredeki güvercin kuşlarının toplandıkları yerlere dağıtır. Ben de çamurlu olan bu sahaya gelir, arabasına yardım ederim. Ekmekleri dağıttıktan sonra arabasını karşıdaki köprünün yanındaki parkın kenarına ben kilitliyorum. Sonra Ali Dayı, Hacı Bayram Camisine gidiyor. Oradan yem alıp getiriyor. Öğleden sonra da kuşlara  bu yemleri dağıtıyor..”

“Hacı Bayrama bu araba ile yürüyerek mi  gidiyor?  Yemleri bedava mı alıyor Ali Dayı? “

“Dolmuşla gidiyor. Yemleri de para ile satın alıyor?”

“Dolmuş parasını, yem parasını  nereden buluyor?”

“Vatandaşlar veriyor. İnsanlardan topladığı paralar ile alıyor. “ deyince , hemen cebimden bir on lira çıkarıp amcaya uzattım.

Amca verdiğim paraya itiraz etmedi. Alıp cebine koydu. Osmancıklı hemşerim de “ Bana da beş lira ver. “ dedi. “ Çorumlu hemşerim bozuk param başka yok. Gel seninle bir selfi yapalım “ dedim. 


Çorumlu hemşerim başını başıma dayadı. Dilini çıkardı.  “Hadi çek. “ dedi. Özçekimi yaptım. “ Nasıl çıktık? Bakayım. “ dedi. Ben de resmimizi gösterdim. “ He he heeeee. Güzel çıkmışız. Şu ileride Kaplanlar Lokantasının sahipleri de Çorumlu  ‘“ deyip,  Ali Dayının yanına gitti ve arabanın demirinden tuttu. İkisi birlikte arabayı iterek yanımdan uzaklaştılar. 

Ben de bu iki garip mecnunların arkasından “ Öküzün trene baktığı gibi “ baktım kaldım…

İhtiyaçtan fazla alınan ; bayatlatılan, küflendirilen , kapılarının önüne konulan ekmek poşetlerini, her sabah toplayarak aç kalmış güvercinlerin karınlarını doyuran Ali Dayının  ve yarı yolda da ona yardım eden mecnun hemşerimin aslında ellerini öpmem gerekirdi....

İşte bu yüzden, iyilik  timsali  Ali Dayının öpemediğim elleri yerine, bana söylediği “ Ayı gibisin !“  sözlerini , öpüp başıma koydum...

Rabbim bu tür insanların sayısını çoğaltsın ki şu karakış günlerinde yiyecek bulamayan güvercin kuşlarımız aç kalmasın...

Ekmekler çöpe gitmesin; hiç olmazsa bir kaç kuşun kursağına düşsün bu garipler sayesinde...


 
Haber :
Bu Haber 3844 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :Ali dayının hikayesi,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 2 )

Sayfa : [1]
Biri size “Ayı gibisin” dese “ Ne yaparsınız”
şükrü abi kendine iyi bak gördüğüm kadarıyla iyi bakmıyorsun iyi bir yazı olmuş rabbim bu gönül insanların sayısını arttırsın inşallah selam ve dua ile allah'a emanet olun
Gön : Mustafa kumral  03 Subat 2019 : 15:47:53  

Biri size “Ayı gibisin” dese “ Ne yaparsınız”İlk bakışta çok bozulurdum.
Başta başlığı görünce fazla önemsemedim.Fakat bir bakayım belki önemli bir şey vardır diye baktığımda(okuduğumda)çok duygulandım.Allah(CC)böyle kişileri çoğaltsın-yüceltsin İNŞALLAH.Sizleri de .
Gön : Yalçın KARAŞAH  21 Ocak 2019 : 16:22:38  Burdur

Sayfa : [1]
İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5788
Kırım haritası
İzlenme : 5781
Semer
İzlenme : 3184
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2559
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr