Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / MAKALELER-ANILARIM

Alaca’mızın ilk vizontelecisi kimdi?


Alaca’mızın ilk vizontelecisi kimdi?



 Paylaş
 09 Aralik 2018 23 : 59 

 

“Vizontele” bir filmin adı. Yönetmeni ve başrol oyuncusu Yılmaz Erdoğan. Bu güzel film sinemalarda kapalı gişe oynadı; vizyona girdiğinde büyük bir seyirci kitlesinin akınına uğradı. Film daha sonraları bazı televizyon kanallarında da gösterime sunuldu. Özellikle yetmiş sekiz kuşağından olan bizleri çocukluk günlerimize taşıdığı için ben büyük bir zevkle izledim bu filmi. Sanırım büyük bir insan topluluğu benim gibi zevk almışlardır “vizontele”den. 

Bizim devreden olup ta yani yaşı elli ile altmışa merdiven dayayanlardan hâlâ “vizontele” filmini izlemeyenler var ise en kısa zamanda görmelerini tavsiye ederim. 

“Vizontele” ismini ilk duyduğumda şaşırmıştım. “Kelimenin anlamı nedir?” diye düşündüm kendi kendime; bir türlü cevabını bulamadım. Türkçe ve yabancı sözlükleri de karıştırdım;maalesef oralarda da ”vizontele” kelimesine rastlamadım.

“Vizontele” kelimesinin anlamını ancak filmi seyrettikten sonra kavrayabiliyor insan. ” Yılmaz Erdoğan tiyatro oyunları, sohbetleri aracılığıyla anlattığı Hakkari’yi şimdide beyaz perdede seyircileriyle buluşturuyor. Çocukluğunun yaşandığı kent olan Hakkari’ye vizontelenin (televizyon) geliş öyküsünü anlatıyor; musluklara bir türlü su getiremeyen Belediye Başkanı Nazmi Bey, Rıfatı askere giden Sıti Ana, Rıfat’ın geride kalan sevgilisi Asiye, Eşenlerin gelini Fırkat, Sinemacı Latif, Müteahhit Fikri, Mal Müdürü İzzet, haylaz torunlar Yılmaz, Mustafa, Aykut, sarhoş Ezo ve arkadaşları....ve diğerlerinin öyküleriyle birleştirilerek....

Bir süreliğine çocukluğuna ve yetmişli yıllara dönüp oradan aktarıyor bize bu keyifli hikayeyi, kendine özgü bakışı ve anlatımıyla...

Ve sinema, özlediği bir buluşmayı gerçekleştiriyor, Hakkari’nin, “vizontele”nin insanların öyküleriyle...

Yolun sonu olan ve her şeyin geldiğinde zaten eskimiş olduğu bir kente devlet tarafından televizyonun gönderilişinin hikayesi... uzak görünen yerleri, insanları ve duyarlılıkları yanıbaşımıza getiren bir film...ve vizontele...”[1] 

Yıllar önce Teyzemin Oğlu Naci’nin kızının düğününde Radyocu Ömer amca ve birkaç arkadaşla bir odada sohbet ederken bir yandan da televizyon seyrediyorduk. Televizyonda Yılmaz Erdoğan’ın “Vizontele Tuğba” ile ilgili bir reklamı geçti.

O sırada hemen ben söz aldım.

“Arkadaşlar “ dedim, “Yılmaz Erdoğan’ın “Vizontele” filmini seyrettiniz mi? Bu film insanı yetmişli yıllardaki çocukluk yıllarına götürüyor. Bu filimde yaşanan olayların bir kısmı aynen Alaca’mızda sanki yaşandı gibi. Alaca’mızın ilk vizontelecisi kim? Hatırlayanınız var mı? Yani Alaca’mıza ilk televizyon yayını başlatan şahıs kim?” dedim.

Kimseden ses çıkmadı.

Bense bir an yetmişli yıllara daldım gittim...

Ortaokul ikinci sınıfta ya da üçüncü sınıfta idim. Cumhuriyet meydanının karşısında”Özel İdare” binasının önünde büyük bir kalabalık vardı. Binanın çatısının üstünde on beş metre yüksekliğinde uzunca bir demirin üzerinde o zamanları bir anlam veremediğim kenarları çatallı bir aleti birkaç kişi sağa sola çeviriyorlardı. Bu çatallı aletin takıldığı demir çubuk çok yüksek olduğundan sağdan soldan tellerle de yandaki binalara bağlanmıştı. 

Binanın balkonuna da bir kutu konmuştu. Çatıdaki çatallı alet sağa sola döndürüldükçe bu sihirli kutunun içinde karıncalanmış siyah siyah insana benzeyen görüntüler gelip gelip gidiyordu. Bu sihirli kutuya büyük bir heyecan ve pür dikkatle bakan kalabalıktan “Aha adamlar göründü.”, ”Aha adamlar kayboldu,” “Aha adam geri geldi” diye sesler geliyordu.

O yıllarda on üç-on dört yaşlarında bir çocuk olduğumdan ben de bu manzarayı izlemiştim. İlk defa gördüğüm bu sihirli kutunun ne olduğunu yanımdaki büyüklerimden birine sorduğumda ”Bu aletin bir televizyon olduğu” söylenmişti. “Televizyon” kelimesini ilk duyduğum o gün çok şaşırmıştım. Hatta dilim dahi dönmemişti;birkaç kez tekrarlayarak ancak “televizyon” kelimesini doğru telaffuz edebilmiştim. Çatıda uzun demir çubuğun ucundaki çatallı aletinde televizyonda görüntüyü sağlayan anten olduğunu daha sonraları öğrenebilmiştim.

Sihirli kutunun hemen yanındaki bir şahısta kutunun düğmeleri ile uğraşıyordu. Biraz daha yakına gelip bunun kim olduğunu anlamaya çalıştım. Çok kalabalık olduğu için fazla yanaşamadım. Bulunduğum yerden sihirli kutunun düğmeleri ile oynayan ve çatıdaki insanlara bir eliyle de işaret ederek çatallı aleti sağa sola çevir komutunu veren komşumuz Radyocu Ömer Amcayı hemen tanımıştım. 

İşte o günleri Özel İdare’nin balkonunda gördüğüm sihirli kutuyu çalıştırmaya uğraşan Radyocu Ömer Amca şimdi karşımda oturuyordu. Gözüne baktım. Ömer Amcadan hiç ses çıkmıyordu. Ömer Amcaya döndüm:

“Ömer Amca niçin konuş mu yorsun? Alaca’mıza ilk televizyon yayınını karlı kurluda olsa Cumhuriyet Meydanı’nın karşısındaki Özel İdare binasının balkonunda sen gerçekleştirmedin mi? “ dedim. 

Ömer Amca bizlere bir göz gezdirdi. Bana gelince durdu:

“Şükrü “dedi, “ Senin söylediğin gibi ilçemizde ilk televizyon yayınını başlatan benim. Senin Cumhuriyet Meydanı’nda gördüğün denememiz ilk değildi. İlk denememizi “Su Deposu”nda yaptık. Biliyorsun ilçemizin en yüksek yeri Su Deposu. Büyük bir kalabalıkla “Su Deposu”nda televizyonu kurduk. Çatısına da anteni diktik. İlk yaptığımız bu denemede karıncalı olsa da görüntü elde ettik. Çok sevindik. Bu denemeyi ilçemizin içinde de yapalım dedik. İşte senin yetmişli yıllarda Özel İdare binasında gördüğün bizim ikinci denememizdi.” Ben hemen Ömer Amcanın sözü kestim:

“Ömer Amca bu televizyon fikri sana nerden geldi. Sen radyoculuk yapıyordun. Şunun hikayesini anlat da dinleyelim” dedim. 

“Şükrü seninde bildiğin gibi benim mesleğim radyoculuktu. Zaman zaman radyo parçaları almak için Ankara’ya gidiyordum. Ankara’nın Konya Sokağı’na gittiğim dükkanların birinde televizyon aletini çalışırken gördüm. 

Radyo parçalarını aldığım arkadaşa televizyonu göstererek ‘Hemşehrim bu aleti Orta Anadolu’da yani benim memleketim Alaca’da çalıştıramam mı?’ diye sordum. 

Arkadaş bana ‘Çalıştırabilmen için iyi bir anten yaptırman gerek. Şu anda böyle bir anteni Niğde de bir usta yapıyor. Eğer böyle bir düşüncen varsa adresini vereyim. Git o adamla konuş’ dedi. 

Beni bir heyecan sardı. İçim içime sığmıyordu. Alaca’mızda bir ilki başaracaktım. Yerimde duramıyordum. Hemen atladığım gibi Niğde’ye gittim. Verilen adreste antenciyi buldum. Durumu ona anlattım. O da bana bir anten yaptı. 'Yalnız anteni çok uzun bir direğe bağlayın 'dedi. Anteni attığım gibi Alaca’ya döndüm. İçimde bir ilki başarmanın sevinci yanında bir de başaramazsam ele güne rezil olurum diye bir korku vardı. Yine de denemekte fayda var diye işe koyuldum” dedi. 

Ben hemen yine bir soru sordum:

“Ömer Amca anteni Niğde’den getirdim.” diyorsun, “Televizyon o sıralarda Alaca’nın mağazalarında alınıp satılıyor mu idi? Televizyonu nerden buldun?“ dedim.

“Şükrü Alaca’da o yıllarda televizyondan birçok insanın haberi yoktu. Anteni Alaca’ya getirdikten sonra kimde televizyon var diye araştırdım, soruşturdum. Otobüsçü Hacı Ezer’de bir televizyon varmış. Hacı Ezer otobüs çalıştırdığından çok sık Ankara’ya gidip geliyordu.Bir gün lazım olur diye almış bir kenara koymuş. İlk televizyon görüntülerini Hacı Ezer’in televizyonu ile aldık. Görüntü tam net olmadığından aynı vizontele filminde olduğu gibi daha sonraki günlerde Kırklar köyüne akülü bir yansıtıcı koyduk. Ondan sonra görüntü netleşti.“ dedi. 

“Ömer Amca Alaca’mıza yetmişli yıllarda bizlere televizyon yayını izlettiğin için ve böyle bir ilki gerçekleştirdiğinden dolayı seni tebrik ederim. Çünkü o yıllarda Muhammet Ali’nin boks maçlarını büyük bir zevkle izledik. Muhammet Ali Müslüman olduğundan dolayı her yendiği maçtan sonra kendimizden gurur duyduk. İlçemize faydalı olacak yenilikleri getirecek daha nice Ömer Amcalar yetişsin, yetişsin ki ilçemiz bir adım daha ileri gitsin. Çağın nimetlerinden Alaca halkımız da faydalansın.” Dedim. Sonra da elimi dizine vurarak:

“Ömer Amca affınıza sığınarak size Alaca’mızın ilk vizontelecisi diyebilir miyiz?” dedim.

Ömer Amca gözlerime bakarak sadece gülümsedi. Mütevazı bir şekilde “Siz bilirsiniz? “ dedi. Allah Ömer Amcadan razı olsun; yetmişli yıllarda bizleri televizyonla buluşturduğu için.....

Hoşça kalınız.

 Not:Radyocu Hafız amcanında bahsedilen ilk televizyon yayınında katkısı olduğunu düşünmekteyim. Bu konuda bileğisi olan varsa yazarlarsa memnun olurum.... Hafız amcaya da katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.

Şükrü Bilgili




[1] “vizontele “ sitesinden.


 
Haber :
Bu Haber 2945 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :vizontele, alaca,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 3 )

Sayfa : [1]
Alacamızın ilk vizontelecisi kimdi
şükrü kardeşim anlattığın olayların birebir şahidi olan 5-6 kişiden birisiyim ömer abinin dükkanının üstü özel idare idi en üst katta kaymakamın lojmanıydı çatıya lojmandan çıkılıyordu tv her bozulduğunda ömer abi çatıya çıkardı çatıda üçgen bir direk ondan sonra bir su borusu onunda ucunda anten vardı kaymakamın hanımı hiçbir zaman zorunsamazdı hemen buyur ederdi ömer abi direğe çıkardı yanında bir yardımcı olurdu ona malzeme verecek çoğu zamanda mahmut bilgin olurdu o olmazsa ben yardım için çıkardım. allah ömer abiye sağlık sıhhat versin.şükrü kardeşim sendende allah razı olsun.
Gön : Adil Çini  04 Agustos 2019 : 00:19:41  

Alacamızın ilk vizontelecisi kimdi
selamlar,
bu yazıyı bana yazıda ismi geçen naci abinin oglu ruşen ali gönderdi. ağlayarak defalarca okudum. ben yazının baş kahramanı "radyocu ömer çiçek'in" en küçük oğluyum. şükrü beye ve onun nezdinde tüm alacalılara teşekkür ederim. onu hatırlattıgınız ve bizi gururlandırdığınız için. ben de alacamızda hizmet vermekteyim. alaca avni çelik meslek yüksekokulunda öğretim görevlisi olarak çalışmaktayım. yolu düşeni bekler hoş sohbete davet ederim.
şükrü bilgili abime de çok çok teşekkür ederim.
saygılar ve sevgilerle...
Gön : Bünyamin ÇİÇEK  11 Aralik 2018 : 09:45:56  

Alacamızın ilk vizontelecisi kimdi
Radyocu Ömer Abi. Meşhur Grundiğ Servisi Alaca da.
Ömer Abi Alaca'nın en Mümtaz Şahsiyetlerinden, Kendisini yakından tanıyanlar bilir, Mühteşem tevazu, Derviş Gönüllü, hoş sohbet İnsan
Gön : Yavuz Arklan  10 Aralik 2018 : 12:28:29  Bursa

Sayfa : [1]
İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5769
Kırım haritası
İzlenme : 5766
Semer
İzlenme : 3173
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2550
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr