Zaman
zaman basında okuruz ve televizyonlarda seyrederiz: Ülkemizin bir ilinde, bir
ilçesinde veya bir köyünde “şu festival oldu bu festival oldu” diye. Her il,
her ilçe ve her köy bu festival ve şenliklerle kendi yöresini ve kültürünü
tanıtır, ayrıca bu festivaller ve şenlikler sayesinde çeşitli ekonomik faydalar
elde edilir;festivalin başladığı günden bir haftadan önce yerleşim yerlerinde
bir canlılık başlar, alış verişte büyük
bir artış olur.
Her
ne kadar bu şenlikleri tertip edenler maddi ve manevi bir çok sıkıntı çekseler
de, festivalin ve şenliğin sonunda halkın coşkusunu, ilgisini ve bölgelerinde
ki hareketliliği, ticari canlılığı görünce bir nebze de olsa yorgunluklarını
unuturlar.
Alaca/Çorum
İlçemizde 2002 yılından bu yana her mayıs ayında kurucu başkanı olduğum
Kalecikkaya Köyü Kültür Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak,
köyümüzün muhtarlığı ve halkı ile
tertiplediğimiz “Hıdırellez Kültür Şenlikleri”nde bizzat bu
olumlu havayı gördüm ve yaşadım..
İşte
Kalecikkaya Köyümüzde, Belediye Başkanımız Sayın Fuat İstanbullu Beyle birlikte
bir ilke imza attığımız “Hıdırellez
Kültür Şenlikleri”ne benzer bir
ilginç festivalde, geçtiğimiz 23 Temmuz 2006 Pazar günü ilçemizin bir şirin
köyünde Türkiye’mizde hiç ismi ve cismi
duyulmamış bir isimle yapıldı.
Doğdukları
köyü unutmayan, köyleriyle maddi ve manevi bağlarını koparmamış yedi yüz
gönüllü insanın bir araya gelerek,
köylerinin milli yemeklerinden biri sayılan “Hıngal” ismini
verdikleri “1. Hıngal Festivali Şenliliği”ni yaptıklarını Alaca Birlik Gazetesi’nde okuduğumda çok
mutlu oldum.
Her
ne kadar bu şenliğe haberim olmadığından dolayı katılamasam da “Hıngali (mantıyı- Kırım Tatarlarında
kaşık börek) çok seven biri olarak, bu Hıngal Festivali’nin doğmasına sebep
olan, maddi ve manevi destek veren
herkesi, özellikle de bu
festivale “Hıngal Festivali” ismini
veren tertip komitesini tebrik ediyorum. Bu coşkulu festivalin devamını da aynı
Kalecikkaya Köyünde yapılan “Hıdırellez Kültür Şenlikleri” gibi
geleneksel olmasını diliyorum.
Festivalin
ismi olan “Hıngal “ yemeğinden bahsetmeden önce bu güzel festivalin
yapıldığı şirin köyümüzü kısaca
tanıyalım:
“Gerdekkaya
Köyümüz Çorum İli Alaca İlçesine bağlı, Alaca'ya 19 km mesafede engebeli bir
arazi yapısına sahip yayla köylerindendir. Ataları 93 Harbi (1877-78 Türk-Rus
savaşı) esnasında Kars İli Selim İlçesine bağlı Keklicek köyünden hicret
etmişlerdir. İlk olarak bu günkü Akören ve Beşiktepe köylerine iskan
edildikleri ancak beğenmeyip sivrisinekler ve bataklık sebebiyle göç ettikleri
Kars yaylalarına benzettikleri bu günkü köye yerleştikleri rivayet
edilmektedir. Köyün GERDEKKAYA isminin köyün civarında bulunan ve Hititler
döneminden kalma DAŞODA sebebiyle verildiği tahmin edilmektedir. “
Şimdi de bu
güzel köyümüzle özdeşleşen “Hıngal” yemeğinden biraz bahsedelim. Aslında
Alacalı olup da “Hıngal” yemeğini bilmeyen var mıdır? Sanırım herhalde yoktur.
Çünkü “Hıngal” yemeği, Rus zulmünden dolayı vatanını terk etmek zorunda kalmış
ve Alaca ilçemizin bir çok köylerine yerleşmiş 93 göçmeni olarak bilinen
muhacir halkımızın çok sık pişirdikleri ve ballandıra ballandıra anlattıkları
hamurdan yapılan milli yemeklerinden birinin adıdır.
Ülkemizin
genelinde bu yemeğe “mantı” derler. Yine 93 Harbi sonrası Kırım’dan
sürülen ve ilçemizin Kalecikkaya Köyüne yerleşen Kırım Tatar Türkleri’nden olan
Kalecikkaya köyünde yaşayan halk da “hıngal” yemeğine, “kaşık börek”
, biraz sulu olarak yapılana da “ tabak börek “ adını vermişlerdir.
''HĞANGEL, şivesel bir gırtlak sözcüğü olduğu için, tam olarak Türkçe yazımı mümkün
değildir. Mantının hamuru mayasızdır. Hamur hemen yapılır ve açılır. Yufka
şeklinde ince açılan hamur, küçük kareler biçiminde kesilir. Karelerin içine
küçük et parçacıkları, bazen de kaz eti parçaları konularak kapatılır. Daha
önceden kaynatılan suya mantılar atılarak pişirilir. Üzerine soğan, yağ bazen
de salçayla ateşte kavrulmuş sos dökülür. Sarımsaklı yoğurtta oldukça leziz bir
tat verir.”
Gerek
Kalecikkaya köyünde yaşayan Kırım Tatar Türkleri gerekse Gerdekkaya da yaşayan
93 muhacirleri Osmanlı-Rus Harbi olan 1877-1878 yıllarında aynı acıları
birlikte yaşamışlar. Günlerce aç ve susuz olarak binlerce kilometre yolları
yaya olarak yürüyüp ak topraklar dediğimiz Anavatan Türkiye’ye sığınmışlardır.
Her iki halkın sürüldükleri vatan toprakları birbirlerine yakın olduğundan
yemek kültürleri de birbirine çok benzemektedir.
Kalecikkaya
köyünde yaşayan halkın yemek kültürünün yüzde doksanı hamurdan yapılan
yiyeceklerdir. Gerdekkaya köyünün de yemek kültürünün temelini sanırım hamur
teşkil ediyor. Çünkü Gerdekkaya’nın sadece “Hıngal”i
meşhur değil, paşa keteleri, katmerleri, bazlamaları da büyük bir iştahla
yenilir.
Alaca’daki
evimizde bundan kırk yıl önce kiracı olarak kalan Gerdekkayalı Figani Beyin
rahmetli annesinin yine Gerdekkayalı Asım Ağabeyin Hanımı Firdevs Yengenin Ramazan aylarında pişirdiği paşa
ketelerinin tadı hala damağımda tatlı bir hatıra olarak durmakta..
Gerdekkaya köyünde
gelme komşumuz Rahmetli Gerdehli Amca’dan o güzelim kendine has şivesi ile
çocukluğumuzda duyduğumuz “Ola Firet ördehler ehmehleri yiyir”, “Erihleri
yiyirler yiyirler, duvarın dibine tırıhlıyirler” sözlerini hâlâ
unutamıyorum.
Gerdekkayalı
hemşehrilerimizin kendilerine özgü konuştukları
çok güzel bir şiveleri vardır. Bu şive Ahıska Türklerinin konuştukları
dile çok yakın. Bu yüzden Gerdekkayalı hemşehrilerimizin kökeni Ahıska Türkleri
olabilir. Belki de bu konuda yanılıyor olabilirim. Özellikle WWW.gerdekkaya. Com. “ sitesini kuran
kardeşlerimize bir tavsiyem var;kökenlerinin her ne kadar Kars’tan geldiklerini sitelerinde yazsalar da,
Kars’tan önceki yaşadıkları vatanlarının araştırmalarını tavsiye ediyorum.
Gerdekkaya köyümüze has
yaşanmış bir fıkra ile yazıma son veriyorum. İlçemizin Cuma pazarında vatandaşın
biri, önünde yürüyen bir hemşehrimizin omzuna dokunarak “Hemşehrim nerelisin?”
demiş.
Önde yürüyen vatandaş
boynunu sağdan çevirerek, geriye dönüp “
Behen mi diyirsin? Demiş.
Arkadan yürüyen
vatandaş “Behen mi diyirsin? “ sözünü duyar duymaz, tekrar elini vatandaşın
omuzu koymuş “ Tamam . Tamam...” demiş....
Vatandaşın köyünün
neresi olduğunu tekrar sormamış. Çünkü
“Behen mi diyirsin” şivesini yüz köyü olan Alaca ilçemiz de sadece “Gerdekkayalılar” konuştuğundan omzuna
dokunduğu vatandaşın “Gerdekkayalı” olduğunu anlamış.
Aslında festivalle ve
Gerdekkaya ile ilgili yazacağım daha çok
konular vardı. Sadece bu festivali düzenleyenlere bir çift sözüm var. O da
şu:”Hıngal Festivali” ileriki yıllarda
köylerine çok katkı sağlayacak. Senede bir kez olsun eşler dostlar bir araya
gelecek hasret giderilecek. Unutulmaya yüz tutmuş kültürlerini yeniden
yaşatmaya çalışacaklar. Köylerinin sorunlarını bizzat yerinde görecekler,
festivale katılan bürokratlara köylerinin sorunlarını anlatacaklar, kendilerine yardımcı olmalarını talep
edecekler, birbirleriyle kaynaşıp yardımlaşacaklar.
Sonuç olarak bu
birliktelikte köylerinin yıllardır çözülemeyen sorunlarını çözeceklerine,
köyleri, köylüleri ve yeni yetişecek nesil için güzel fikirler ve projeler üreteceklerine inanıyorum.
Gelecek “Hıngal
Festivali”n de buluşmak dileğiyle hoşça kalın. Haberim olursa bu festivale
katılıp, bir sini hıngal yemeyi şimdiden dört gözle bekliyorum. Dostlar önceden
haber verirlerse festivale katılmaktan büyük bir zevk alacağım.
Tüm Gerdehli
Hemşehrilerimin “Hıngal Festival”lerini
kutlarım.
Selam ve sevgilerimle..
Şükrü Bilgili
(Bu yazı 2006 yılında yazıldı.)
Not:
2. Hıngal Festivali 8 Temmuz 2007’de yine Gerdekkaya köyümüzde kutlanacak.
2. Hıngal Festivalinin de başarılı bir şekilde kutlanmasını arzu ediyorum.