Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / MAKALELER-ANILARIM

BU MİLLETİ ÇOK ÇOK SEVİYORUM!...


BU MİLLETİ ÇOK ÇOK SEVİYORUM!...



 Paylaş
 06 Mayis 2017 19 : 25 



Evet, bu Milleti çok çok seviyorum…

Diyeceksiniz ki ”Çok çok sevdiğin bu millet kim?”

Kim olacak; elbette tarihe altın harflerle ismini yazdıran; hiç bir zaman düşman karşısında eğilmeyen, bükülmeyen;mazluma karşı kadife eldivenli elini uzatan, küffara karşı demir yumruğunu beyinlerine beyinlerine vuran;

kendisini tarih sahnesinden silmeye kalkan “Kimi Hindu kimi yamyam”, “kimi tek dişi kalmış “ canavar milletlere karşı bir aslan gibi kükreyen;

Çanakkale’de, Dumpınar’da, Sakarya’da kendisinin yok edilemeyeceğini bütün dünyaya haykıran; hâkim olduğu topraklarda her zaman adaleti ve barışı sağlayan; tarihin her döneminde başı dik olan;

“Yüce Türk Milleti’ni ben çok çok seviyorum”

İzmir’i işgal eden, bayrağımıza saygısızlık yapan, en sonunda da arkalarına bakmadan “Geldikleri gibi giden” zalim düşmanın İzmir’de yere serilen bayrağına “O geçmişte kötü etmiş. Bir milletin istiklalini temsil eden bayrak çiğnenmez. Ben onun hatasını tekrar edemem” sözleri ile insanlığa ders veren Devletimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve O’nun mensup olduğu “Yüce Türk Milleti’ni ben çok çok seviyorum”

Bu Yüce Türk Milleti’nin sadece kendisini değil; tarihini, bayrağını, vatanını, yemeklerini, gelenek ve göreneklerini, edebiyatını, musikisini, dilini ve daha nice sayamayacağım birçok güzel hasletlerini de çok seviyorum.

“Büyük Türk Milleti” için kalbimde taşıdığım sevgimi, içimdeki duyguları ifade edecek kelimeler bulamıyorum.

Bu sevgi öyle böyle sıradan bir sevgi değil; gelip geçici bir heves de değil. Bu sevgi ruhumda fırtınalar koparan bir kasırga gibi, çağlayarak akan bir ırmak gibi, kâinatı ısıtan bir Güneş gibi, geceleri yer küresini aydınlatan bir dolunay gibi, ruhumun en ücra köşesinde ebedi olarak yaşayacaktır; ta ki şehit kanları ile sulanmış bu güzel toprağın altına girene kadar…

Türk Milleti, sıradan bir millet değil; bu Millet, bugün kendilerine medenî süsü veren ve dünyanın bir çok yerinde özellikle şu anda Orta Doğu’da demokrasi getireceğim, adalet getireceğim deyip “kendilerini akıllı, âlemi aptal zanneden zâlim milletler” gibi, tarihte insanlık dışı işkenceleri, zulmü hiçbir millete yapmamıştır, yaptırmamıştır, yapanlara da her zaman dersini vermiştir. Bugün de, bu zalim milletlerin yaptıkları zulümleri içimiz burkularak da olsa televizyonlarda zaman zaman seyretmek zorunda kalıyoruz.

Açın tarihi, okuyun sayfaları; Türk Milleti’nin kurduğu Gök Türk Devleti’ni, Selçuklu Devleti’ni, Altın Ordu Devleti’ni, Osmanlı İmparatorluğu’nu. Atalarımızın şanla ve şerefle kurduğu bu devletlerin hangisin de bugün Orta Doğu’da yaşanan vahşetler yaşatılmıştır?

Hangi milletin dinine, diline, gelenek ve göreneklerine karışılmıştır? Eğer tarihte öyle bir amacı olsa idi; bugün üç kıtada altı yüz yıl hüküm sürmüş Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarının külleri altında, bugün bizlere kafa tutan birçok devlet ortaya çıkmazdı.

Daha dün Bulgaristan’da yaşayan Türklerin isimleri değiştirilmeye kalkışılmadı mı? Ve binlerce Bulgaristan’da yaşayan soydaşlarımız vatanlarından Türkiye’ye sürülmedi mi?

Yine Sovyet topraklarında başta Kırım, Ahıska, Azeri, Kırgız, Kazak, Özbek, Uygur Türklerinin dilleri, dinleri değiştirilmek istenmedi mi? Kırım Tatar Türkleri, Ahıska Türkleri vatanlarından sürülmedi mi?

Yine yakın bir zaman da medeni denen Avrupa’nın gözleri önünde Bosnalı ve Kosovalı Müslümanlar, insan kasapları katiller tarafından kurşunlara dizilmedi mi?

Sere serpe kahpece arkalarından ve enselerinden vurulan Srepnica’da Bosnalı Müslümanları televizyonlardan gözyaşları dökerek seyretmedik mi? Bu milletler soy kırıma tabi tutulmadı mı? Hangisini sayayım bu zalimlerin yaptıklarını.


Kendim de bir Kırım Tatar Türküyüm. Sürgüne ve soykırıma uğratılan dedelerimin acılarını yıllardır içimde taşıyan birisiyim. Dedelerim 93 harbinde Cennet Vatan Kırım topraklarından sadece Türk ve Müslüman olduklarından dolayı zorla sürüldüler, özellikle insan cellâdı Stalin’in emriyle 1944 yılında Kırım Tatar Türkleri hayvan vagonlarına doldurularak, Sibirya’nın buz tutmuş tundralarına sorgusuz sualsiz ölüme gönderildiler.

Hâlâ bilgisayar çağında yaşadığımız şu asırda bile Ahıska Türklerinin tamamı ve Kırım Tatar Türklerinin büyük bir çoğunluğu kendi öz vatan topraklarına dönemediler.

Hâlâ Azerbaycan’ın topraklarından Karabağ, Ermeniler tarafından işgal altında; binlerce Azeri soydaşlarımız Karabağ’dan uzak diyarlarda çok perişan bir durumda yaşamaktalar. Iraktaki Türkmenlerin durumları ise hiç de iç açı değil…

Cennet Vatan Kırım’a dönmeyi başarmış üç yüzbin Kırım Tatar Türkleri ise öz vatanlarında üçüncü sınıf vatandaş olarak;yoksulluk, işsizlik, evsizlikle var olma ve yok olma mücadelesi veriyorlar…Bu kadar acı ve zulüm yaşamış Türk Milleti’nin hâlâ ayakta kaldığını görmekten de gurur duyuyorum.

Sovyetlerin yıkılması ile Albayrağımızın yanında kardeş Türk Devletleri’nden Kazakistan’ın, Özbekistan’ın, Türkmenistan’ın, Azerbaycan’ın, Tacikistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayraklarının şanla ve şerefle nazlı nazlı dalgalandığını gördükçe göğsüm kabarıyor ve “Bu Asil Türk Milleti”ne karşı sevgim bir kat daha artıyor.




Kırım’dan sürülen Kırım Tatar Türklerinin; Gürcistan topraklarında Ahıska’dan sürülen Ahıska Türklerinin; kendi vatanlarında esaret altında yaşayan Uygur Türklerinin; Kerkük’te yok edilmeye çalışılan Türkmen Türklerinin; kendi öz vatanlarında özgürce yaşadıklarını görmeyi, ellisine merdiven dayamış biri olarak çok arzu ediyorum.

Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerim’inde “Ümmü’l-Kitab” (Kitab’ın özü) adı ile de ifade edilen, her müminin her rekâtta okuduğu Fatiha Süresi’nin 5. ayetinde şöyle diyor: “(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.”
İşte ben de her gece yatarken dünyada esaret altında yaşayan başta Kırım, Ahıska, Uygur, Irak Türkleri olmak üzere bütün esir milletlerin hürriyetlerine kavuşması için sadece ve sadece bizleri Yaratandan “Yarabbi bu esir milletleri kurtar. Kendi vatanlarında hür olsunlar” diye dua ediyorum.

Aslında Türk Milleti’ne sevgimin depreştiği 2007 Kasım ayının son haftasında yaşadığım bir olayı anlatacaktım. Ama maalesef yazımın son satırlarına gelmiş bulunuyorum. Yine de beni çok mutlu eden, bu olaydan kısaca bahsetmek istiyorum.

Ankara’nın gökleri sanki yarılmıştı o gece; aylardır yağmayan yağmur, hani derler ya “bardaktan boşanırcasına” dökülüyordu; alt yapısı yeterli olmayan caddelerde öbek öbek biriken suların etkisinden trafik felç olmuştu; arabaların silecekleri kâfi gelmiyordu.

İşte o yağmurlu gecede Alaca’da görev yaparken tanıştığım Gönül Dostum Lütfü Beyi otogara (Aşti’ye) kıl payı yetiştirebilmiştik. Aslında trafiği felç eden sadece sicim gibi yağan yağmur değildi; yağmur gibi gözyaşları arasında vatan savunmasına gönderilen elleri kınalı ana kuzularının sevkıyatının da payının olduğunu, otogara girer girmez anladık.


Otogarın gerek içinde gerekse dışında iğne atılacak yer yoktu. Omuzlarına bayrak asmış elleri kınalı vatan evlatlarının arkadaşlarının omuzlarındaki sevinçlerini; eller üzerinde havalara atılarak ve yere düşmeden tutulan gençleri; kenarda sevinç gözyaşı döken anaların babaların mutlu yüzlerini; davullarla zurnalarla halay çekenleri; otobüsler içinde daha birliğine teslim olmadan asker selamı veren elleri kınalı ana kuzularını görmenizi, ayrıca hep birlikte “En büyük asker bizim asker”, “Şehitler ölmez vatan bölünmez” ve arkasından da gür bir sesle okunan İstiklal Marşı’nın otogarda yankılan seslerini duymanızı ve bu güzel havayı teneffüs etmenizi çok isterdim.

Bu sevinç gözyaşları ve kalabalıklar arasında arkadaşım Lütfü Beyi, görev yaptığı Edirne otobüsüne güçlükle bindirebildik.

Bu güzel manzarayı görüp de, “Bu Yüce Türk Milleti”ni sevmeyenin kanından şüphe ederim.

İşte ben, bir kaşına dahi taş değmesini istemediği evladına “Ya şehit ol ya da gazi “sözleriyle askere uğurlayan anaların, babaların;”Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganlarını atan gençlerin; bu vatan için canını hiç çekinmeden feda eden “Elleri Kınalı Ana Kuzuların” mensup olduğu “Büyük Türk Milletini çok çok seviyorum…”

Not:Resimdeki kardeşlerimiz Hac'da bir ikram sofrasında tanıştığım Türkmen kardeşlerimiz.


Şükrü BİLGİLİ
 
Haber :
Bu Haber 3634 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :Millet, Türk Milleti,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5769
Kırım haritası
İzlenme : 5767
Semer
İzlenme : 3176
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2552
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr