Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / MAKALELER-ANILARIM

"İnsan vatanı için ölmeli"(mi?)


"İnsan vatanı için ölmeli"(mi?)



 Paylaş
 18 Mart 2017 12 : 47 

"İNSAN VATANI İÇİN ÖLMELİ" (Mİ ? )

 


ÇANAKKALE ŞEHİTLERİMİZİN AZİZ HATIRALARINA.......

Zafer Karatay akamızın (büyüğümüzün) yönettiği ve TRT 2'de yayımlanan "Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında" dizinin bitiminde, Sayın Özgür Karahan kardeşim bir yazısında: "İnsan vatanı için ölmeli mi? " diye soruyor.

Bana göre bu cümlede "mi" eki ve "?" işareti fazla. Bu yüzden yazımın başlığından da anlayacağınız gibi "İNSAN VATANI İÇİN ÖLMELİ" dedim, "Mİ" ekini ve "?" işaretini parantez içinde yazdım.

İnsan vatanı için ölenleri görmek isterse acaba nereye gitmeli? 

Bana göre öncelikle gidilecek iki vatan toprağı var; bu vatan toprağının biri Anavatan da ve bağrında iki yüz elli bin şehidi saklayan Çanakkale;ikinci ise binlerce Kırım Tatar Türk'ünün şehid olduğu Cennet Vatan Kırım. 

Çok şükür iki sene önce Cennet Vatan Kırım'a gitmek nasip oldu. Gerek Han Saray'ında yatan Giray Hanların mezarlarını, gerek Taraktaş'da ki şehidlerin mezarlarını gözlerimden yaşlar akarak hüzünle fatihalarla yadettim. Ama Anavatanımın bir parçası ve Yusuf Kartbabayımın düşmanla gögüs gögüse çarpıştığı Çanakkale' ye gidememiştim. Yıllardan beri içimde bir uhde kalmıştı:Çanakkale'ye gitmek ve destan yazan şehidlerimizin mezarlarını ziyaret etmek ve onların aziz ruhlarına bir fatiha okumak. 

Çok şükür bu dileğimi 18 Mart 2006 cumartesi günü gerçekleştirebildim. 

18 Mart 2006 Cumartesi sabahı çocukluk arkadaşım Fikri beni terminalden aldı. Çanakkale'nin merkezine doğru ilerlemeye başladık. Evine gidiyorduk. Hafif hafif bir yağmur yağmaya başlamıştı. Sahile yakın geniş bir meydanda tören yapılıyordu. İstiklal Marşı okunuyordu. Önümüzde giden arabalar durdu, bizde durduk. Arkada oturan arkadaşımın kızı küçük Ece:

"Baba İstiklal Marşı okunuyor. İstiklal Marşı ayakta dinlenir. Ayağa kalkalım " dedi ve o küçük boyu ile arka koltukta oturan bücür arabanın içinde ayağa kalktı ve İstiklal Marşını sesli olarak okudu. Marş bitince arabamıza yol verdiler. 

Arkadaşım bana dönerek: "Görüyor musun kızımı amcası? İstiklal Marşını hem okudu hem de ayakta durdu. Benim kızım marşımızın tamamını ezbere biliyor. İstersen okusun mu?" dedi. 

Küçük Ece'nin "İstiklal Marşı ayakta dinlenir babacığım" sözlerini duyduğumda çok sevinmiştim, bir de marşın tamamını ezbere okuduğunda "Yavrum seni tebrik ederim. Aferim sana . Bayrağımıza, vatanımıza ve milli marşımıza sahip çıkın. Gel seni bir gözlerinden öpeyim "dedim ve Küçük Ece'nin o pırıl pırıl parlayan gözlerinden öptüm. 

İstiklal Marşımızın tamamını ezberleyen Ece kızımız ilkokul üçüncü sınıfa gidiyordu.

Arkadaşımın evi Çanakkale Boğazı'na bakıyordu. Boğazın tam ortasında üç tane savaş gemisi duruyordu. Her 18 Mart'ta bu savaş gemileri buraya çekiliyormuş. Balkona çıkıp, sağ tarafa baktığımda , bir kaç metre ileride tel örgülerle çevrilmiş ve askeri alan yazılı yerde büyük bir al bayrağımızın nazlı nazlı korkusuzca özgürce dalgalandığını gördüm. Bayrağımızın hemen altında da boğazdan geçen gemilerin okuyabileceği büyüklükteki beyaz renkli "ÇANAKKALE GEÇİLMEZ" yazısı dikkatimi çekti. 

Savaş gemilerine ve karşımda dalgalanan bayrağımıza bakarak güzel bir sabah kahvaltısı yapıyordum. Kahvaltıda yok yoktu. Sofrada her şey vardı. Lokmalar bir ara boğazımda düğümlendi; yutamadım. "Doksan bir yıl önce siperlerde düşmanı beklerken Mehmetçiğin sabah kahvaltısında ne vardı? Onlar da zeytin, peynir, tereyağ, bal, börek, sucuklu yumurta, peynir yiye bildiler mi? Ne gezer!... Karınlarını doyuracak bir kuru ekmek buldularsa ne mutlu onlara. "Diye düşündüm. Şu yediğim nimetlerin sanırım hiç biri yoktu. 

Eğer "Çanakkale Yiğitleri" ölmese idiler, bugün Çanakkale Boğazı'nın kenarındaki bu evde, bu güzel kahvaltıyı yapamayacaktım, karşımda demir atmış Türk gemilerinin yerinde yabancı gemileri hüzünle seyredecektim, sağ yanımdaki tepede dalgalanan bayrağımın yerinde de İngiliz bayrağını görecektim. "Ruhları şad olsun şehitlerimizin. Allah onlardan razı olsun." Dedim, bizlere bu nimetleri yememize vesile olan aziz şehitlerimize içimden dualar okudum.

Bakın Milli Şairimiz Merhum Mehmet Akif Ersoy "Çanakkale Şehidleri" şiirinde 
"Vatanı için ölenlere" ne güzel seslenmiş:
..........
"Vurulmuş tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi...

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın."
.........
En son dizede de:

"Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber."

Evet son peygamberin ağuşunu açtığı şehidler diyarını bugün Allah nasip ederse gezecektik. Havada bir hüzün vardı. Gök sanki yarılmıştı, bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Bulutlar bile şehidler için ağlıyordu;matem tutuyordu. Arkadaşım Fikri " Şükrü şansın yokmuş, bugün hava çok yağmurlu. Seni istediğim şekilde gezdiremeyeceğime üzülüyorum. Ama yine de bu yağmura rağmen gidelim. Ne görebilirsek kar " dedi ve yola çıktık.

Karşı yakaya arabaları taşıyan büyük roro gemisi ile çıktık. İnsanlar gökten yağan yağmura aldırmıyorlardı; şehidler diyarına akın akın koşuyorlardı. Tam indiğimiz sahilin karşısında bir elinde mavzeri tutan, diğer eliyle yanındaki yazıyı gelenlere okumaları için gösteren Mehmetçiğin heybetli bir resmi dim dik duruyordu. Mehmetçiğin işaret ettiği yazıda şu dizeler yazılı idi:

"Dur yolcu bilmeden bastığın
bu toprak
Bir devrin battığı yerdir ." 

Evet bu aziz topraklarda bir devir batmıştı. 18 Mart 1915 ' de dünyada eşi ve benzeri olmayan kanlı bir savaş başlatılmıştı sözde bugün kendilerini medeni toplum sayan medeniyetsizlerin dedeleri tarafından. Başlatanlar gemilerini ve iki yüz elli bin askerlerini Çanakkale Boğazı'na gömüp, arkalarına bakmadan, Anafartalar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün dediği gibi "Geldikleri gibi geri gitmişlerdi." Fakat, Merhum Mehmet Akif Ersoy'un :

"Vurulmuş tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!"

Dizelerinde belirttiği İki yüz elli bin Mehmetçiğin de kanına girmişlerdi ve bıyığı henüz terlememiş nice yiğitleri şehid etmişlerdi bu haksız savaşta; analar evlatsız, kadınlar dul, çocuklar yetim ve öksüz bırakmışlardı. İki yüz yıldan beri galip yüzü görmeyen Türk Askeri'nin "Çanakkale Geçilmez " tokadı ile sarsılan düşman kuvvetleri, Türk'ün yok edilemeyeceğini bir kez daha anlamışlardı; Anafartalar'da, Conkbayır'ında, Kilitbayır'da, Kanlısırt'ta, Arıburnu'nda, Seddülbahir'de, Kocaçimen'de, Kabatepe'de, Alçıtepe'de, Tekkeburnu'nda,.Kumkale'de, Aytepe'de, Ertuğrul Koyun'da....

Her tarafımı ıslatan yağmura rağmen bir bir gezdiğim şehitliklerde hissettiğim duyguyu, gururu, sevinci ve hüznü sizlere anlatamayacağım. Oradaki manevi havayı ifade etmede kelimeler kifayetsiz kalıyor. 

Ama, Mehmet Niyazi Bey "Çanakkale Mahşer" kitabının giriş kısmında benim hislerime tercüman olmuş; Şehidlerimize şöyle seslenmiş:

" Ve siz ey hayatlarının baharında şehâdet mertebesine erenler! .. Âlemlerin Rabbi sizler için "diridir" derken destanınızı fanilerin yazamayacağına da işaret ediyor. Biz yazamasak da kanlarınızla yoğurduğunuz tepelerde rüzgâr ebediyete kadar cenginizi terennüm edecek, mahzun vadilerde sütun sütun fatihalarla yükselen mezar taşlarınızı gökler selamlayacak!..." 

"Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi" mısralarında övülen isimsiz Kahraman Mehmetçiklerin mışıl mışıl uyudukları topraklar üzerinde gezerken onları incitmemeye çalıştım; yere basarken ses çıkarmamaya özen gösterdim, adeta ayaklarım havada yürüyordu. Dudaklarımda fatilar dökülüyordu. 

Büyük Haç işareti ile süslenmiş Anzakların, İngilizlerin mezarlıklarını görünce moralim bozuldu. Üzülmedim desem yalan olur. Her ne kadar Anafarta'lar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüz :

"....Uzak ülkelerden evlatlarını savaşa gönderen analar!

Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.. Huzur içinde ve rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır." Demişse de ben Gazimiz kadar alçak gönüllü olamadım; içimden kızdım Haç işaretli mezarların altında yatanlara; "Bire gafiller ne işiniz vardı Türk'ün topraklarında. Binlerce Mehmetimin kanına niçin girdiniz? Hangi yüzle hâlâ bu topraklarda yatıyorsunuz" dedim kendi kendime.... 

Conkbayır'da, Anafartalar'da çarpışan 57. Alayımızın Şehitleri'nin defnedildiği Şehitliği gezerken bir mezar taşında: 

"Doğum Yeri:KIRIM
Doğum Tarihi:1892
Hüseyin Oğlu Adem
23 Yaşında." 

Bilgilerini okuduğumda, dondum kaldım. 

İşte bir KIRIM TATAR TÜRK'ü de Çanakkale Savaşı'nda canını vermiş, kanı ile Conkbayır sırtlarını sulamış..Adem Kartbabayımız gibi nice binlerce Kırım Tatar Türkü Çanakkale'de destan yazdı. Pütürgeli Bilal, Yozgatlı Kınalı Murat, Ezineli Yahya Çavuş, Konyalı Mıstık, Cide'li Mehmet Çavuş, Lapsekili Ali, Kilitbahirli Yüzbaşı Hasan, Libyalı Üsteğmen Mevsuf ; Kalecikkayalı Cemil ile koyun koyuna yatıyordu Kırımlı Kartbabayımız Hüseyin Oğlu Adem....

VATANI İÇİN ÖLEN BU KAHRAMANLARIN cengini Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ümüz ne güzel ifade etmiş:

"..Karşılıklı siperlerimiz arasında mesafemiz sekiz metre, yani ölüm muhakkak, muhakkak... Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulamamacasına tamamen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar gıptaya şayan bir itidal ve tevekkülle, biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir fütur bile göstermiyor;sarsılmak yok. Okuma bilenler ellerinde Kur'an-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler, kelime-i şehadet getirerek yürüyorlar. Bu , Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, şaşılacak ve övünülecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki, ÇANAKKALE MUHABERESİNİ kazandıran bu yüksek ruhtur." 

Ruhları Şâd olsun.
Allah onlardan razı olsun.
Mekânları cennet olsun.
El Fatiha.........

Şükrü BİLGİLİ

 
Haber :
Bu Haber 2468 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :Çanakkale Şehitleri,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5760
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5753
Semer
İzlenme : 3166
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2543
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr