Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / HAYATIM

4-"Süphan Dağı'nı bir Rus dilberine değişmem !..."


4-"Süphan Dağı'nı bir Rus dilberine  değişmem !..."



 Paylaş
 11 Mart 2017 18 : 20 
 HAYATIM-4

Malazgirt ilçesinde bir otelde kalmaya karar verdim.
 
Otel ağzına kadar öğretmenler ile doluydu. Otelde yer yoktu. Bütün öğretmenler benden önce gelmiş, yerleşmişlerdi.

Gideceğim köyün okul müdürü de gelmişti. Adı Yusuf'tu. Kendisi ile tanıştım. Farklı düşüncelere sahiptik; o solcuydu bense ülkücü. Fakat Onu sevmiştim. Okul Müdürüm ile samimi olmuştuk. Kendisi de bana ilgi gösteriyordu. 

Müdür Bey, Malazgirt'te eski bir öğretmen olduğundan otel sahibini tanıyordu. Bana koltuklardan kendi odalarına bir yatak yaptırdı. Otelin odaları geniş salonlar gibiydi.
 
Malazgirt'ten ayrılana kadar onların odasında kaldım.
 
Bir gün, Yusuf Beye kafamda oluşan, bir türlü kabullenemediğim ilk sorumu sordum:
 
-Hocam, buradaki halk niçin Türkçe konuş muyor? Hep kürtçe konuşuyorlar!.. dedim.Yusuf Bey gayet sakin bir şekilde gözlerimin içine bakarak:
 
-Bak Hocam. Burada yaşayan halkın çoğu Kürt. Doğdukları andan itibaren çocukları bu dili öğreniyor. Hatta biz öğretmenler okuma yazmayı bir kenara bırakıp, bu çocuklara ilkokul bitene kadar Türkçe öğretiyoruz. Birçok öğrenciyi de okuma yazma öğretemeden, sadece Türkçe öğrenmiş olarak mezun ediyoruz.
 
-Hayret Hocam. Okuma yazma bilmeden nasıl mezun ediyorsunuz? Bu sizi ilerde sıkıntıya sokmaz mı?
 
-Hayır. İlköğretim Müdürleri, müfettişler ve yetkililerin hepsi bu durumu biliyor. Bizlere, okuma yazma öğretemezseniz bile hiç olmazsa Türkçe’yi öğretmeye çalışın diye tavsiyede bulunuyorlar, dedi.
 
Malazgirt'te birkaç günüm geçmişti. Otel odasında koltuktan yapılmış yatağa uzanıp, üzerime bir battaniye atarak geceleri uyumaya çalışıyordum. Bazı geceler Okul Müdürümün arkadaşları ile sohbetlerine kulak misafiri oluyordum. 

Bir gece ben uykuda iken müdürümün arkadaşlarından biri:
 
-Yusuf, yanına gelen bizden değil. Bu faşist köpekle anlaşabilecek misin? dedi.
 
Yusuf Bey sakin bir şekilde:
 
-Arkadaşlar, bunlar da insan. Elbette ki anlaşacağız. Geçen yıl yanımdaki öğretmen arkadaşta Ülkücü idi. Çok iyi bir insandı. Güzel günlerimiz oldu, aramızda hiçbir sürtüşme olmadı, diye cevap verdi.
 
Benim nasıl bir insan olduğumu ne çabukta öğrenmişlerdi. Herhalde ülkücü öğretmen arkadaşlarla gezdiğimi ve namaz kıldığımı görmüşlerdi. Bu yüzden benim kendileri gibi bir öğretmen olmadığımı düşünüyorlardı. 

Hatırladığım kadarı ile Artvin Erkek Öğretmen Okulu Mezun arkadaşlardan İbrahim Kerem’de Malazgirt’te idi o sıraları.

Okul Müdürüm Yusuf ile arkadaşlarının benim aleyhimde konuştuklarını yorganın altında korku ile dinledim. Kendi kendime "Bu komünistler benim kim olduğumu öğrenmişler; beni öldürebilirler." diye sabaha kadar uyur gibi tetikte yattım. Bir ara dalmışım. Gözümü açtığımda güneş doğmuş, sabah olmuştu.
 
Gördüğünüz gibi bizim neslin solcuları sağcılara "faşist", sağcıları da solculara"komünist" diyorlardı. Bu Türk gençliği sağcı-solcu, faşist-komünist diye, bir hiç uğruna yıllardır birbirine kırdırıldı! Nice vatan evladı gençliğin baharında kara toprağa gömüldü, niceleri de sakat kaldı!…
 
Hayatımda sabahı hiç olmayacak uzun mu uzun bir gece geçirmiştim.
 
Maaşlarımızı vermemişlerdi. Maaşı almadan da hiçbir öğretmen görev yerine gitmek istemiyordu.
 
Günlerimiz kahvelerde okey, kağıt, tavla, dama  oynamakla ; Malazgirt’in caddesinde volta atarak  geçiyordu...
 
Malazgirt ilçesi küçük bir şehirdi. Ortasından geçen bir cadde, caddenin çevresine dizilmiş dükkânlar vardı. İlçenin arka kısmındaki Malazgirt Kalesi hâlâ yıkılmamak için direniyordu. Bin yetmiş bir yılından beri tahrip olmuş, yıkılan kale duvarındaki taşlar öbek öbek yığınlar-örenler oluşturmuştu.
 
Bir gün kaleyi yakından görmeye gittim. Kalenin hemen dibine taşlardan evler yapılmış, insanlar tarihle iç içe yaşıyorlardı. Birkaç çocuk kendi aralarında kalenin kenarında oynuyordu. Beni görünce, oyunlarını bırakıp, yerden taş alıp bana atmaya başladılar. Anladığım kadarıyla bu çocuklar, yabancıların kendi evleri çevresinde dolaşmalarını istemiyorlardı. Ellerinden zor kurtuldum. Bir daha da o muhteşem tarihi kaleyi görmeye cesaret edemedim.
 
Çocuklar beni korkutmuştu. 

O gün bana taş atan  çocuklar gibi bu yörenin çocukları  bugün,  polisimize ve askerimize şehirlerimizde taş ve molotof koktey atıyorlar!..
 
Bir gün sokakta gezerken Malazgirt doğumlu olan İlköğretim Müdürü bizi gördü.
 
-Köylerinize niçin gitmiyorsunuz? dedi. Beraber olduğumuz arkadaşlardan biri:
 
-Hocam maaşlarımızı verin hemen gideceğiz.Yalnız hocam buralarda ömrümüz nasıl geçecek? Sizler nasıl yaşıyorsunuz? diye serzenişte bulundu.
 
İlköğretim Müdürümüz, bize , eliyle çok uzaklarda tepeleri , karla kaplı bir dağı gösterdi :
 
-Bakın oğlum. Şu karşıdaki dağ Süphan Dağı'dır. O Süphan Dağı’nı bir Rus dilberine bile değişmem. Peşin hükümlü olmayın. Zamanla buraları seveceksiniz. Bekârsanız birer de Kürt kızı alır, evlenirsiniz, o zaman bu topraklardan ayrılmak istemezsiniz, dedi.
 
Gerçekten de, Süphan Dağı’nı değil, vatanın bir karış toprağı dahi bir Rus dilberine değişilmez.
 
Çünkü bu vatan toprakları kolay kolay kazanılmadı. Nice şehitler verdik bu topraklar için. Hâlâ da bugün bu topraklarda şehitler veriyoruz; vermeye de devam edeceğiz.

Şehit kanlarıyla yoğrulan bu topraklarda gözü olanlar şunu unutmasınlar: 

“Bizler bir ölür bin diriliriz…….”
 
Bizler, 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi'nden bugüne kadar bu topraklardayız. Bundan sonra da bu topraklarda olacağız. Hiçbir kimsenin bu konuda şüphesi olmasın. Onun için bizden vatan toprağını koparmak isteyenler avuçlarını yalasınlar.
 
İlköğretim Müdürümüzün dediği gibi ben de "Süphan Dağı şöyle dursun; vatanın bir karış toprağını bile bir Rus dilberine değişmem."

Kucak dolusu selamlar…..

Devamı haftaya....
 
Haber :
Bu Haber 3098 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :Şükrü Bilgilinin hayatı, Şükrü Bilgili,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5759
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5749
Semer
İzlenme : 3163
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2542
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr