Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / MAKALELER-ANILARIM

BİR AMA OLARAK KADİR GECESİ SABAHI HİÇ KAPIDA KALDINIZ MI?


BİR AMA OLARAK KADİR GECESİ SABAHI HİÇ KAPIDA KALDINIZ MI?



 Paylaş
 03 Temmuz 2016 01 : 02 

Mehmet Paksu kardeşim, yazdığı bir makalede "Kadir Gecesi" ile ilgili şunları söylemiş:

"En nurlu ve feyizli geceyi Kadir Gecesinde idrak ederiz. Kur’ân’da adı geçen tek ay Ramazan ayıdır; tek gece de Kadir Gecesidir. Bu bereketli saatlerin şeref ve kıymetini Kâinatın Rabbi Sevgili Habibine haber vermektedir. Bu gecenin faziletine o kadar değer verilmektedir ki, o vakitlerde tecelli edecek rahmetin ve ruhanî hâdiselerin anlatılması için müstakil bir sûre inmiştir. Bu sûre Kadr Süresidir.

Yine Cenâb-ı Hak bu gecenin kudsiyetini bildirmek için beş âyetli bir sûrede üç defa “Leyletü’1-Kadr” ifadesini açıkça zikretmektedir:

Şüphesiz, o Kur’ân’ı Kadir Gecesinde indirdik. Bilir misin, Kadir Gecesi nedir? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır.

Ulvî hâdiseler de sûrenin sonunda şöyle ifade buyurulur :

O gecede melekler ve Cebrail Rablerinin izniyle her iş için arka arkaya iner. O gece, tan yerinin aydınlanmasına kadar bir selâmettir.“(Kaynak: http://www.islamiyet.gen.tr/mubarek-gun-ve-geceler/kadir-gecesi.html)

İşte  dostlarım ben de  bu ulvi geceyi (1 Temmuz 2016 Cuma ) altmışına merdiven dayayan biri olarak , ilk defa "bir  tan yerinin ağarmasına kadar" doya doya yaşadım. 

Yalnız tan yerinin ağarmasına yakın olan zaman diliminde bir olay beni çok etkiledi. Yüreğimi yakan ve hala etkisinden kurtulamadığım bu ibretlik vakayı sizinle paylaşmak istiyorum.

Kadir gecesi , Teravi namazından sonra evime geldim. Okuyamadığım Kur'an cüzlerimi okudum, kaza namazı ve gece namazı kıldım. Sahurdan sonra da Kur'an okumaya devam ettim. Abdestimi tazeleyip evimde iki rekat sabah namazının sünnetini kılıp camiye gittim.

Hoca camide Kur'an okuyordu. Yeni aldığım evin sokağının tam bitişiğinde oturan gözleri görmeyen Hafız'ın yanına çömeldim. Selam verdim. Komşum elini uzatarak "Sesinizden sizi tanıyamadım" deyince "Hafız unuttun beni . Ben Şükrü Bilgili. Merkez Bankasından" deyince "Tamam hatırladım " dedi.

Hocamız Kur'anı bitirince sabah namazını eda ettik. Namaz sonrası hocamız ile tokalaştık. Hocamız Ama Hafız'ın koluna girmek istedi. " Hocam bugün Hafız'ı ben götüreyim. Biliyorsun.Hafız ile benim ev yakın" dedim ve hafızın koluna girip yürümeye başladık.

Hafız'a "Bastonun ve ayakkabıların nerede?" dedim. Hafız "Bastonu ayakkabılıkların üstüne taktım. Bastonun altındaki kutulardan birinde de ayakkabılarımı koydum " dedi.

Caminin tam çıkış kısmındaki ayakkabılığa baktım bir baston asılı idi. "Hafız şu baston herhalde senin" dedim ve bastonu Hafız'a verdim. Birkaç kutuyu açarak Hafız'ın ayakkabılarını buldum.

Ama Hafız'ı ben Çekirge Caddesinin başındaki eski evimde otururken tanımıştım. Birkaç kere kavşaktan geçememişti. Ben koluna girip karşıya geçirip evine kadar götürmüştüm. Uzun süredir kendisi ile görüşmemiştik.

Tam merdivenlerden çıkarken camide safta iken beni hatırladığına tam emin olmadığımdan tekrar  "Hafız beni hatırladın mı ?" diye sordum.

Ama Hafız'da maşallah bir zeka var şaştım kaldım. 

"Şükrü Bey sizi hatırlamaz olur muyum? İki yıl önce Hacca gitmiştiniz. Bu camide mevlüd okutmuştun. Ha aklıma gelmiş iken benim adım da Mevlüd. Camide arasıra ezbere Kur'an okuduğumdan bana Hafız derler. Cami cemaatini Hac Yemeğine davet etmiştiniz ve ben de gelmiştim. Hac yemeğinizden yemiştim. Yalnız hacdan geldikten sonra sizi ziyaret edemedim. Kusura bakma " dedi.

"Hafız efendi uzun süredir seni camide göremiyorum. Eskiden çok sık gelirdin. Hayır mı?" dedim.

"Şükrü Bey, Rahmetli Hilmi Hocanın zamanında her vakit hemen hemen camiye gelirdim. Geçenlerde yolun kenarından eve geliyordum. Arkamdan bir otomobilin sesini duydum. Aniden kenara kaçtım. Kaldırım taşı yüksekmiş. Ayağımı incittim. Bu yüzden camiye sık gelemiyorum." dedi.

"Hilmi Hoca rahmetli mi oldu? Ben bilmiyordum. Hasta mı idi?" dedim.

"Allah rahmet etsin Hilmi Hoca'ya. Şeker hastası idi. İçtiği haplar böbreklerini tahrip etmiş. Bir türlü kurtulamadı" dedi bizim Ama hafız.

Sohbet ede ede gidiyorduk gözleri görmeyen komşum ile. Ben soruyorum O cevaplıyordu.

Ama Hafız'ımız on beş sayfa Kur'anı ezbere okuyormuş. Birkaç kere Ama Hafız'ın namaz sonrası Aşır okuduğunu görmüştüm.

"Hafız bu sabah camiye kendin mi geldin bir başkası mı getirdi?" dedim.

"Şükrü Bey, sorma ... Camiye kendim geldim. Bugün bir hata ettik." deyince "Ne oldu hafız? Anlat bakayım" dedim.

Hafız derin bir of çekti. Anlatmaya başladı.Halinden çok üzgün görünüyordu..

"Şükrü Bey, Kadir Gecesi nedeniyle dün akşam kızım iftara gelmişti. Ben de bahçede idim.Benden evin anahtarını istemişti , ona vermiştim. Bu sabahta ben sabah namazını "camide kılayım "dedim ve kapıyı çekip çıktım. Camide iken anahtarı yanıma almadığımı hatırladım. Keşke sabah namazına camiye gelmeseydim. Evimde oturup ezberimdeki Yasin'i, Tebarekeyi, Ammeyi okusaydım. Namazımı evde kılsaydım. Şimdi ne yapacağımı bilemiyorum" dedi.

"Hafız üzülme. Bunda da vardır bir hayır. Yenge hanım evde değil mi? Kızınız evde değil mi? Kapının zilini çalar açtırırız" dedim.

"Şükrü Bey, hanım duymaz. O da sağır. Kulağında cihaz var. Cihazı takarsa az duyuyor. Gece yatınca cihazı çıkarıyor. Kesin duymaz. Kızım da iftardan sonra kendi evine gitti..." dedi. 

"Hafız üzülme. Bir eve gidelim. Zili ve kapıyı çalalım. Eğer duymazsa bize gideriz. Balkonda otururuz. Yada sana bir yatak serer yatarsın. Canını sıkma." dedim.

Bu endişe ve korku ile Ama Hafız'ın evinin zilini birkaç kere çaldık. Yenge hanım Hafız'ın dediği gibi bizi hiç duymadı. Saate baktım sabahın beşi idi.

"Hafız Yenge kaçta uyanır?" dedim. 

"Dokuz onda kalkar. Şükrü Bey sen git. Ben kapının önünde beklerim" dedi Hafız.

"Hafız, kapının önünde beş saat nasıl bekleyeceksin? Hadi bize gidelim. Yengenin uyanmasına dört beş saat var. Kızının adresini biliyor musun? İstersen oraya götüreyim." dedim.

Hafız çok endişeli idi. "Şükrü Bey, kızımın adresini bilmiyorum. Bir keresinde  yine kapıda kalmıştım. Komşum beş numaranın zilini çalmıştım.Beni içeri almışlardı. Tekrar onun zilini çalalım" dedi.

Hafız, üzerine kalın bir giyside almamıştı. Hava biraz serin ve titremeye başlamıştı. "Hafız istersen şu sırtımdaki kazağı sana vereyim" dedim.

"Şükrü Bey, sağol. Komşunun zilini sana zahmet çalar mısın?" dedi.

Sabahın köründe tanımadığım, bilmediğin birinin  kapısının zilini çalmak aslında hiç doğru değildi. Cesaretimi topladım. Beş numaranın zilini çaldım. Bir beyefendi çıktı.

"Komşu Hafız anahtarı evde unutmuş. Zile bastık. Yengede duymadığı için kapıyı açtıramadık. 'Hafıza seni eve götüreyim dedim' kabul etmedi ve özellikle sizin zili çalmamı istedi.Bir kere daha böyle bir durumla karşılaşmış. Hafız sizde kalmış. Kabul ederseniz , yenge uyanana kadar Hafız sizde kalabilir mi?" dedim

Sağolsun Ama Hafız'ı komşusu içeri aldı. Ben de evime geldim.Balkona çıktım.Güneşin doğuşuna kadar Kur'anda kaldığım yerden okumaya başladım.

Bir ara gözlerimi gök yüzüne çevirdim. Ay hilal şeklinde idi. Doğudan Güneşin kızıllığı yavaş yavaş belirlemeye başlamıştı. 

Kadir gecesi binlerce  meleklerin indiği ve şu anda da gitmeye başladıkları bu tan vaktinde kumrular "Guguk Gukuk" , serçeler "Cik cik",  böcekler de "cır.. cır".. sesleri çıkararak yer yüzunü terk eden meleklere "Güle güle  " diyorlardı.

Tam şafağımda Güneşin doğuşunun başladığı anlarda hilal haline dönüşmüş Ay Dede bana "Kadir Gecen Mubarek olsun" diyerek el sallayıp kayboluyordu....

Acaba Ama Hafız komşunun evinde şu anda hangi durumda ve hangi duygularda idi.

Rabbim tüm engelli kardeşlerimize yardım etsin.....

Eli ayağı, gözü, kulağı, şuuru,  aklı, fikri sağlam olan biz sağlıklı İNSANLARA da; bizlere  karşılıksız verdiği,  para ile hiçbir zaman satın alamayacağımız bu sonsuz nimetler karşılığında da RABBİMİZE ŞÜKÜR eden kullar olmayı nasip etsin...

AMİN....


 
Haber :
Bu Haber 2057 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :KADİR GECESİ, AMA, KÖR,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5760
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5751
Semer
İzlenme : 3165
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2542
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr