Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / MAKALELER-ANILARIM

“O BENİM BABAM!...”


“O BENİM BABAM!...”

Bu yazı terörden şehit olan bütün babaların aziz ruhları için "BABALAR GÜNÜ" için yazıldı.

 Paylaş
 21 Haziran 2016 01 : 30 

“O BENİM BABAM!...”


Bu yazı terörden şehit olan bütün babaların aziz ruhları için 
"BABALAR GÜNÜ" için yazıldı.

İnsan bile demeye dilim varmıyor, insanlıktan nasibini almamış bebek katilleri, 22.5.2007 tarihinde Ankara’da Ulus’umuza bomba koymuşlardı.

Ve o zaman şu dizeleri yazmıştım bu soysuz ve alçaklara:

“ Ulusumuzun kalbine bomba koydular,
Allah’tan korkmaz, kuldan utanmazlar,
Anaları, babaları, yavruları yasa boğdular,
Allah’tan, Kitap’tan korkmaz soysuzlar

Göklerde savruldu nice; sayısız cesetler,
Ananız, babanız, yavrunuz olsaydı bu ölenler,
O zaman ne yapardınız söyleyin caniler?
Allah’tan, Kitap’tan utanmaz soysuzlar.

İnsan canı bu kadar mı ucuz; adiler sizce?
Vicdanınız rahatladı mı altı insan ölünce? 
Hayvanlardan da aşağı mahlûksunuz bizce,
Allah’tan Kitap’tan korkmaz soysuzlar.”


2008 yılının ilk günlerinde (03.01.2008) de aynı KATİLLER, Diyarbakır’ımızın göbeğine “bomba” koydular. Ulus’ta ilk patlamada altı insanımız şehit olmuştu. Diyarbakır’ımızda patlayan bombada ise beş insanımız şehit oldu ve 68 vatandaşımızda yaralanmıştı.
O gün Ankara Ulus’ta patlayan bomba ile vahşetin dehşetini şu dörtlükle dile getirmiştim:

“Kol, bacak, parmak, baş, gövde sağda solda,
Kalbiniz rahatladı mı katiller; altı insan morgda
Analar, babalar, balalar savrulmuş karşı yolda,
Allah’tan, Kitap’tan utanmaz soysuzlar.”

Televizyon ekranlarından Ulus’taki korkunç manzaraya benzer görüntüleri, 2008 yılının ilk günlerinde Diyarbakır’ımızda içimiz kan ağlayarak bir kez daha seyrettik. Bu alevler içinde şehit olanlardan dört tanesi geleceklerinin sınavını kazanmak için gittikleri dershanenin giriş kapısında bekleyen masum ve günahsız geleceğimizin teminatı pırıl pırıl genç fidanlardı.

Biri de evladını dershaneden almaya gelen kadersiz bir baba idi.

Bu dört yavrumuza ve bir babaya nasıl kıydınız katiller?

Onların her birinin bir umudu vardı; mutluydular gelecek için; Eren Şahin (17) elektronik mühendisi, Melek İpek(19) Hukuk Fakültesi’ni bitirip savcı, Rıdvan Süer (18) ve Ferhat Mutlu da (17) herhangi bir üniversiteye girip vatana ve millete faydalı bir insan olmak istiyorlardı. Ekmeklerini kendi elleriyle kazanmak istiyorlardı…

Ama soysuzlar, katiller; hayatlarının baharında bu dört genç fidanın umutlarını çok gördüler, onlara hayat hakkı tanımadılar, genç yaşta toprağın üzerine değil de, toprağın altına ebedî âleme umutlarıyla birlikte gömdüler.

Acaba bu dört genç fidanı öldürenler; şimdi yataklarında vicdanları sızlamadan, gözlerinden yaşlar akmadan hâlâ ben de bir insanım! diye yatabiliyorlar mı? Uyuyabiliyorlar mı? “Ben ne yaptım? “ diye bir insan! gibi pişmanlık duyabiliyorlar mı? Toplum içinde ellerini kollarını sallayarak yaptıkları bu soysuzluktan yüzleri kızarmadan ve utanmadan bir insan! gibi gezebiliyorlar mı?

Bize bu korkunç manzarayı yaşatanlara lanet olsun.

Lanet olsun katillere…

Lanet olsun insan canına değer vermeyen; insan kılığındaki vahşi yaratıklara… 
Dershanede gözü yaşlı bir masum yavru vardı; adı Merve idi. O ölmemişti bu katliamda. Ama o dershane içinde bombanın dehşetini yaşarken kendisini almaya gelen canından çok sevdiği ciğerparesi babasını ve dört arkadaşını kaybetmişti. Kendi canının kurtulduğuna sevinememişti Merve…

Bakın bu güzel yüzlü yavrumuzun babası ile ilgili Milliyet Gazetesi’ndeki (05.01.2008) haberi okuyalım:

“Patlamada ölen Cengiz Kaya'nın (42), Diyarbakır Adliyesi'nde 2. İcra Müdürlüğü'nde görev yaptığı, ilköğretim okulu öğrencisi kızı Merve Kaya'yı (14) almak için bombalı aracın önünde infilak ettiği dershaneye geldiği ortaya çıktı. İki çocuk babası Kaya, dün Yenişehir Mezarlığı'nda toprağa verilirken, yakınları gözyaşlarına boğuldu.

Ali Emri İlköğretim Okulu öğrencisi Merve Kaya, kendisini dershaneden almaya gelen ve bombalı saldırıda hayatını kaybeden babasının mezarı başında ağıtlar yaktı.

"O benim babam" diyerek babasının mezarına kapanan Merve Kaya, "Neden geldin dershanenin önüne? Gelmeseydin baba! Sen gelemedin, ben sana geldim baba! Babam dünyada bir taneydi. Baba sana söz veriyorum, seni yaşatacağım" diyerek gözyaşı döktü. Sinir krizleri geçiren Merve Kaya'yı yakınları güçlükle sakinleştirdi.”

Evet! Merve’nin ağıtını, feryadını, duyduğu acıları ve ıstırapları, bir gün önce televizyon haber kanallarında ben de gözlerimden yaşlar akarak çaresizlik içinde seyretmiştim.

O güzel yavrumuzun babasını ebedî âleme gömdüğü mezarı üzerindeki toprağa kapanışını, bir serçe yavrusu gibi çırpınışını;o güzel pamuk elleriyle babasının mezarından toprak alıp koklayışını; yine masum ellerini Rabbine açarak babası için dua edişini, “O benim babam” feryadını ve küçük kalbinin sonunda dayanamayıp, amcalarının kolları arasına bir top misali yığılışını, ömrüm boyunca unutmayacağım.

Özellikle "O benim babam" sözleri aklıma geldikçe de günahsız ondört yaşındaki Merve’ye bu zulmü yaşatanlara beddualar edeceğim.

Merve yavrum gibi her avucumu semaya kaldırdıkça “Yarabbi! Bu katilleri kahret, bu katillere hak etiği cezayı ver. Öksüz Merve’nin yaşadığı acıların daha büyüklerini bu zalimlere yaşat” diye yalvaracağım, yakaracağım…

Çünkü Merve’nin “O benim babam” ve “Neden geldin dershanenin önüne? Gelmeseydin baba! Sen gelemedin, ben sana geldim baba! Babam dünyada bir taneydi. Baba sana söz veriyorum, seni yaşatacağım" sözleri, sizi bilmem ama üç kız babası olan benim yüreğimi yaktı geçti…

Bu yarada kolay kolay kapanmaz!..

Ünlü Türkücü Fatih Kısaparmak “BU ADAM BENİM BABAM” türküsünde, Merve kızımızın “O benim babam” feryadına benzer ağıtlar yakmış. Bakın Fatih Bey bu güzel türküsünde:

“Benim babam, sekiz köşe kasketiyle
Omzunda sakosuyla hey

Cebinde yok parası, bafradır cıgarası
Yüreğindedir yarası
Altı çocuk büyütmüş, bir işçi maaşıyla
Bu adam benim babam hey
….

Bu adam benim babam, derdi dağlardan büyük 
Çaresiz beli bükük hey

Bir gün olsun gülmemiş, rahat nedir bilmemiş
Gözyaşını silmemiş
Bir lokma ekmek için, kimseye eğilmemiş
Bu adam benim babam hey” dedikten sonra,

Şiir olarak ta şu mısraları okuyor:

“Benim babam mert adamdı, mangal gibi yüreği
Yufka gibi kalbi vardı, hayatım boyunca ona özendim
Fedakârdı! Bir dikili ağacı olmadı belki

Ama kendisi, onuruyla yaşayan koskoca bir çınardı
Üstümde ki kol kanat, sırtımı yasladığım dağ gibiydi
Ben babamın oğluyum, tepeden tırnağa Anadoluyum.”.

Merve kızımızın babası da Fatih Kısaparmak’ın babası gibi mertti, mangal gibi yüreği vardı, tepeden tırnağa Anadoluluydu, koskoca bir çınardı, kızına kol kanat germek için dershanenin önüne gelmişti; ama hainlerin Diyarbakır’ımızda kurdukları tuzaktan kurtulamamıştı; kırk iki yaşında şehit olmuştu.

Bu katliamda ölen dört gencimize ve Merve yavrumuzun babasına Allah’tan Rahmetler diliyorum.

Mekanları Cennet olsun.

Merve kızımızın “Baba sana söz veriyorum, seni yaşatacağım” ve “O benim babam” feryatları, şu satırları yazarken bile hâlâ kulaklarımda çınlıyor…

“Yarabbi böyle bir acıyı hiçbir kimseye yaşatma…”

“Âmin…”

(05.01.2008)
Şükrü BİLGİLİ
 
Haber :
Bu Haber 2681 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :babalar günü, baba,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5760
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5749
Semer
İzlenme : 3164
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2542
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr