Çok Değerli Dostlar,
İki haftada bir hafta sonu tatillerinde Ankara’ya çocukların yanına gidiyorum.
Bu hafta sonu ise Malatya’da kaldım.
Malatya’da kaldığım günleri, elimden geldiği kadar iyi değerlendirmeye
çalışıyorum. Ya yürüyüş yapıyorum ya kitap okuyorum ya evi temizliyorum
ya geziyorum ya da bazen “Boğazlar Sorunu” ile uğraşıyorum.
İnsan oğlu madde ve ruhtan yaratılmıştır. Maddi açlığımızı, gerekirse
bir dilim ekmekle veya memursak bir simit veya bir poaça ile
giderebiliriz.
Manevi açlığımızı ise nasıl giderebiliriz..
Bence maddi açlıktan çok manevi açlığımıza önem vermeliyiz diye düşünüyorum.
Dün hatırlarsanız, Midemin açlığını yani Boğazlar Sorununu, mükemmel mi
mükemmel, lezzetli mi lezzetli, krallara layık açık büfe ve temiz bir
havada, yeşillikler içinde, kuş sesleri arasında, Çardakta güzel bir kır
kahvaltısı yaparak telafi etmiştim. Ne kadar yediysem akşama kadar hiç
açlık hissetmedim.
Pazara’da Allah Kerim demiştim
Bu
Pazar sabahı nasibimizi aramak için erken kalkdım. Abdesimi aldım. Gece
namazını kıldım.Zikirlerimi yapıp caminin yolunu tuttum.
Sabah namazının çıkışında Cami Cemaatinden çok sevdiğim Erdal Amca, “Şükrü Bey, bugün sohbete gidecek misin?” dedi. Ben de:
“Erdal amca sohbet yeniden başladı mı? Hocamız bir ay önce Ümreye gitmişti. Geldi mi ?” dedim.
“Evet Şükrü Bey. Hocamız Ümreden gelmiş. Bu sabah sohbeti var” dedi.
Erdal amca ile kol kola girdik. Parkın kenarından yürüyerek beş yüz
metre ilerdeki Temelli caddesindeki camiye geldik. Hocamız sohbete yeni
başlamıştı. Kenara sırtımızı dayayıp pür dikkat hocamızı dinledik.
Malatya’da çok sevdiğim bazı güzel adetler var. Bu güzel adetlerden
biri de bazı camilerde her Pazar sabah namazından sonra, konusunda alim
din adamları tarafından çok güzel sohbetler yapılıyor ve müslüman halk
aydınlatılıyor.Ardından da çorba, poaça, çay ikram ediliyor.
Ben
de Malatya’da kaldığım hafta sonlarında unutmazsam bu sohbetleri
kaçırmıyorum ve bu sohbetlerden de çok keyif alıyor ve çok bilgi sahibi
oluyorum.
Sizin anlayacağınız manevi açlığımı bu tür sohbetlerde doyuruyorum.
Herkese bu tür sohbetlere katılmalarını da tavsiye ediyorum.
Allah hocamızdan razı olsun.Kendisini güzel yetiştirmiş. Uzun süredirde
Malatya’da imiş. Hocamız her hafta dini bir konuyu ele alıyor, cemaatı
sıkmadan, usandırmadan, uyutmadan; kırk beş veya bir saat içinde
verdiği güzel örneklerle, ayetlerle hadislerle manevi açlığımızı
gideriyor.
Yüce Rabbim bu tür hocalarımızın sayısını artırsın.
Amin…
Bu sabahki sohbetinin konusu İmamı Azam Hazretlerinin evladına yirmi maddelik tavsiyeleri idi.
Her baba evlatlarına tavsiyelerde bulunuyor mu bilmiyorum. Ben en son
kızım Burcu tam okuma-yazmaya başladığında öğüt niteliğinde bir mektup
yazıp eline verip okutmuştum. Bu mektubu bulursam ileriki zaman
diliminde sizlerle paylaşırım.
Hocamız bu sabah İmam Azam
Hazretlerinin yirmi maddelik tavsilerinden ancak on tanesini tefsir
edebildi. Geri kalan on maddeyi de gelecek haftaya bıraktı.
Gelecek hafta Ankara’ya gideceğimden diğer on maddelik tavsiyeden mahrum kalacağımdan dolayı çok üzgünüm.
Dostlarım sohbet sonrası hayır hasanet sahibi cömert insanlarımız
tarafından karşılanan lezzetli mi lezzetli sıcak bir tas çorba ikram
ediliyor.
İşte bu sabahta nasibimize bir tas çorba ve bir somun düştü.
Besmele ile başlayan, dualarla haşlanan;ne karın ne de baş ağrıtmayan sımsıcak leziz çorbayı gevrek somun ile afiyetle içtik.
Yemek sonrası eller semaya açıldı dualar yapıldı.
Allah bu güzel çorbanın içilmesine, bu güzel sohbetin yapılmasına sebep olanlardan razı olsun.
Keseleri gönülleri dolsun. Artsın eksilmesin.
Hep beraber diyelim Amin….
Malatya. 10 Mayıs 2015
Not:Önümüzdeki haftanın (17 Mayıs Pazar Sabahı) çorbasını da, 13 Nisan
2002 de vefat eden Rahmetli babam ile 18 Mayıs 1944 de vatanlarından
hayvan vagonlarında sürülen ve yollarda şehit olan Kırım Tatar
Türklerinin aziz hatıralarını yadetmek için, ben vermeyi düşünüyorum…