Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / MAKALELER-ANILARIM

Tulu Emel (Tûl-i emel)


Tulu Emel (Tûl-i emel)

Tulu Emel (Tûl-i emel)

 Paylaş
 25 Nisan 2016 18 : 01 

TULU EMEL (TÛL-İ EMEL)

 Sevgili Dostlar,

Geçen hafta memleketim Çorum’da çok değer verdiğim bir arkadaşımın oğlunun düğününe katıldım. Düğünden sonra Yozgat’tan gelen arkadaşlar ile İlimizin çok meşhur Ulu Camisinde  ikindi namazını kılmak için Samsun yolu üzerindeki Termal Otelden yola çıktık.

Yol boyu sohbet ediyorduk. Bir ara arabalardan konu açıldı.

Şöför koltuğundaki arkadaş “Şükrü , Volkswagen Transporterı ne akla aldın?” dedi.

Daha önce arkadaş ile, “Kızım Büşra’nın Ankara’da  çalıştığı yerin uzak olmasından dolayı kullandığım skoda otomobili elimden aldığını ve araçsız kaldığımı, Malatya dönüşünde de Volkswagen Transporterı satın aldığımı ” konuşmuştuk.

“Yeni otomobilimi niçin aldığı mı?” o gün sormamıştı ve ben de bir açıklama yapmamıştım.

 “Bu aracı satın almamdaki  birinci emelim;  bedensel Kızım Elif Bilge’nin akülü aracını uzak bir yere giderken daha rahat taşımak için. Çünkü skoda otomobilin bağajı akülü aracı taşımaya uygun değildi “ dedim ve şöyle devam  ettim: “ İkinci emelim de emekli olduğumda Allah nasip ederse  gezmeyi düşünüyorum. Biraz param olursa iç kısmını yataklı, televizyonlu, buz dolaplı bir şekilde  döşeyeceğim. Geçmiş yıllarda olduğu gibi  birlikte Türkiye turuna çıkarız”  

Yıllar önce bu dostumla birlikte, yanımıza sevdiğimiz bir kaç arkadaşı da alıp benim doblo ile birkaç kere Yozgat’tan start vererek ;Mersin ilimizden girip tüm Akdeniz sahili boyunu gezerek, Karayolların  veya özel sektörin kamplarında çadır kurarak  çok güzel  tatiller yapmıştık.

“Demek senin ‘Tulu Emel’ düşüncelerin var?’ ” dedi, arkadaşım.

 ilk defa duyduğum bu kelimenin anlamını sordum.

Edebiyatcı –Hukukcu , ayrıca dini bilgiside çok iyi olan arkadaşım, “Tulu emel veya Tûl-i emel “in kelime anlamının ‘bitmeyen emel’,  ‘uzun emel’  olduğunu ifade ettikten sonra,   dini anlamını camiye gelene kadar izah etti.

Ulu Camimimizin şadırvanından abdesimizi aldık. Caminin bir köşesine oturduk. Mihrabın önündeki  hoca, önüne koyduğu küçük bir rahle üzerindeki notlarına bakarak cemaate “Tulu emel  den bahsediyordu.

Arkadaşım bana dönerek “Bak Şükrü , hoca ‘Tulu Emel ‘ konusunu işliyor. Benim anlattıklarımdan bir şey anlamadıysan hocayı dikkatlice  iyi dinle” dedi.

Ezan okunmaya başlamıştı. Hocamız ezanın bitişine kadar konuşmasını sürdürdü. Ayetlerden ve hadislerden “Tulu emeli” anlatmaya çalıştı. Ve konuşmasının sonunda da  “Namazdan sonrada bir mevtanın cenaze namazını kılacağız aziz cemaat. İşte ‘Tulu emel’ peşinde koşanların ölümü hiçbir zaman unutmasınlar ” Dedi.

Aziz Dostlarım, otomobilde arkadaşın bahsettiği “Tulu emel”  konusunun  camide de devam etmesi bir tesadüf mü idi? Yoksa bana bir uyarı mı idi anlayamadım.

 Arkadaşa  dönüp “Sen müneccim misin nesin ? Biraz önce bana bu konudan bahsettin. Camiye geldik aynı konudan hoca konuşuyor. Bu neyin nesi arkadaşım?“ dedim.

Arkadaş “Şükrü, buna tevafuk” denir deyince şaşkınlığım iyice arttı.

Gerçekten ilginç bir tesadüf değil mi dostlar.

Ben de bu yaşadığım olayın tesirinde kaldım ve “Tûl-i Emel” ile ilgili bir araştırma yaptım.

Tûl-i emelin [uzun emelin] dindeki yeri  hakkında sorulan bir soruya,   www.dinimiz.islam.com sitesinde  verilen cevap içinde  önemli bulduğum bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum:

Peygamber efendimiz, üç tane çubuk aldı. Birini önüne, birini de yanına dikti. Diğerini de uzaklara attı. Sonra, (Bu çubuk insan, yanındaki de eceli, uzaktaki ise emelidir. İnsan emellerinin peşinde koşar; fakat eceli onu yakalar, emeline ulaşamaz) buyurdu.

Ölüm korkunç olduğu halde, insanların ölümden habersiz gibi yaşamaları, ölümü az düşündüklerindendir. Hatta dünya zevkleri ile meşgul olan kalb ile düşününce etkisi az olur veya hiç olmaz.

.....

Uzun emelli olmaktan sakınmalıdır.

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

(Cenneti isteyen, uzun emelli olmasın, dünya işleri ile uğraşması, ona ölümü unutturmasın, haram işlemekte Allah’tan haya etsin!) [Berika]

(İnsan yaşlandıkça, mal hırsı ve tul-i emeli gençleşir.) [Müslim]

(Allah’tan utanın! Başkalarına kalacak şeyleri toplamakla vaktinizi kaybetmeyin! Kavuşmayacağınız şeyleri ele geçirmek için uğraşmayın; ihtiyacınızdan fazla bina yapmakla hayatınızı harcamayın!) [Beyheki]

Azrail aleyhisselamla kardeş gibi görüşen Yakub aleyhisselam dedi ki:

- Senden bir ricada bulunacağım. Ecelim yaklaşınca bana haber ver!

- Sana birkaç haberci gelir.

Bir müddet sonra Hazret-i Azrail yine gelir. Hazret-i Yakub sorar:

- Ziyaretime mi geldin?

- Canını almaya geldim.

- Hani bana birkaç haberci gelecekti?

- Sana haberci gelmedi mi? Saçların ağarmadı mı? Vücudun zayıflamadı mı? Dimdik duran belin bükülmedi mi?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

İnsan öleceği zamanı bilseydi, aklı başından giderdi. İyi ki ölüm vakti gizlendi. Eğer gaflet olmasaydı, hiç kimse bir işine bakmazdı. Gaflet ve uzun emel, kötü olduğu kadar aynı zamanda iki büyük nimettir. Eğer bu ikisi olmasaydı, müslüman sokakta yürüyemez hale gelirdi.

İnsan genelde ahmak olarak yaratılmıştır. Eğer her şeyi inceden inceye düşünebilseydi, hiç kimse geçimi için çalışmazdı. Dünya, mamurluğunu, ahmakların gafletine borçludur.

Ne gariptir ki, ölüm senin peşinde, sen ise dünyalık peşindesin.

Zahitlik, kaba kumaş giymek değil, uzun emeli bırakmaktır.

Ölüm boyna asılı, dünya ise sırtınıza yüklenmiştir. İnsan, kılıç, boynuna vurulacak gibi ölüme hazır olmalıdır.

Her gün ölüme yaklaşmaktasın. Ecelin geldi denilmeden ölüme öyle hazırlıklı ol ki, Azrail aleyhisselam gelince, (Az izin ver de, bende hakkı olanlarla helalleşeyim, oğluma telefon edeyim, şu işimi şöyle yapsın, kiminde borcum var, kiminde alacağım var. Bu işlerimi bir halledeyim) demek ihtiyacını hissetmemek gerekir. Vasiyeti her zaman hazır bulundurmalıdır.” 

 Uzun emelli olmanın iki sebebi vardır: Biri dünya sevgisi, diğeride cahilliktir

Tul-i emel, zevk ve safa sürmek için çok yaşamayı istemektir. Tul-i emelin sebepleri, dünya zevklerine düşkün olmak ve ölümü unutmak ve sıhhatine, gençliğine aldanmaktır. Tul-i emelli, ibadetleri vaktinde yapmaz, tevbeyi terk eder. Kalbi katı olur. Vaaz, nasihat tesir etmez. Ölümü unutur, ölüm hiç hatırına gelmez. Hep dünya malına ve mevkiine kavuşmak için ömrünü harcar. Ahireti unutur, dünyanın faydasız zevk ve safasını düşünür. Bunlardan kurtulmak için ölümün her an gelebileceğini düşünmeli, sıhhatin, gençliğin ölüme mani olmadığını unutmamalıdır! Birçok hastanın iyileşip yaşadığı, sağlam birçok kişinin öldüğü çok görülmektedir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Başkalarına kalacak şeyleri toplamakla vakit kaybetmeyin! Kavuşamayacağınız şeyleri ele geçirmek için uğraşmayın!) [Beyheki]

(Beş şeyden önce, beş şeyin kıymetini bilin! İhtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sıhhatin, fakirlikten önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş vaktin ve ölümden önce hayatın kıymetini biliniz.) [Hakim]

İbret alınacak bir yazı değil mi?

“Kimler Tûl-i Emel üzerine? “ . Ben de dahil olmak üzere herkes şapkasını önüne koysun bir düşünsün dostlar.

Kalın sağlıcakla....

 
Haber :
Bu Haber 2935 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :Tulu Emel Tûl-i emel, şükrü bilgili, volkswagen transporter,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5760
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5753
Semer
İzlenme : 3166
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2543
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr