Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / MAKALELER-ANILARIM

Aman eşeklere ve eşek oğullarına dikkat!.


Aman eşeklere ve eşek oğullarına dikkat!.



 Paylaş
 15 Nisan 2016 14 : 11 

Sevgili Dostlarım,

Bir hatıramda  “Amuda kalkmış bu ilginç eşya  ne ?” diye sormuştum.

Sağolsun ilgilenen gönül dostlarımın çoğu “Semer” diye cevap yazdı. Bir arkadaşım da “Palan” dedi.

Aslında her ikiside doğru. Çünkü resimde  amuda kalkan semerin yanında kaba olmayan güzel sade bir eşya daha vardı; işte o da palandı.

“Semerin” ve “Palanın” kimlere vurulduğunu yani kimin sırtına konulduğunu söylememe gerek var mı?

Yalnız Kayseri’de gördüğüm semer ile çocukluğumda eşeklerin üzerine konulan çok meşhur olan İskilip Semeri  farklı idi ve bu semer üzerinde ayrıca  ahşap işçiliği vardı. Kayseri semerinde  ise ahşap yoktu.

Her neyse; semer , palan muhabbetini geçelim.

Ben simdi bu iki güzel eşyayı gerek yük gerekse insan taşırken sırtları yara olmasın diye  insanlığın ilk otomobili olarak gördüğüm; inatçı, kinci bir hayvan ile ilgili unutamadığım güzel hatıralarımla başbaşa bırakacağım.

Bakalım bu “Semer, Palan Muhabbeti” nden sonra “Eşek Muhabbeti”ni beğenecek misiniz?

Eşeğe binip de düşmedim diyen yalan söyler.

Hatta halk arasında şöyle derler:”Attan düşen ölmez de eşekten düşen ölür.”

Sanırım on iki yaşlarında idim.

İlçemizin Kızkaraca Köyü yolu üzerinde, Tilki Deliği mevkisinde, tarlamızda ırgatlık yapıyorduk. Nerden baksanız tarlamız ilçemizdeki evimizden beş kilometre uzaklıkta idi.

Rahmetli babam tırpanla buğdayları biçiyor, kardeşlerim ve bacılarımla birlikte  biz de deste ve yığın yapıyorduk. Annem hariç ailece hep orada idik. Annem öğle yemeğini yapıp daha sonra gelecekti.

Ahırdaki ineklerimizi, camuzumuzu ve karakaçan eşeğimizi de yayılmaları için getirmiştik.

Karabaş köpeğimiz de orada idi.

Rahmetli babam eşek kaçmasın diye onu uzun bir iple demir bir kazığa bağlamıştı. İpin uzunluğu mesafesinde biçilen ekinlerin altından çıkan yeşil nefis otları kütür kütür midesine indiriyordu bizim karakaçan eşek.

Rahmetli babam  öğle vakti yaklaşınca “Şükrü, eşeği kazıktan sök. Eve gidip annenle birlikte yemeğimizi getir” dedi.

Benim zaten aradığım buydu. Çünkü hava çok sıcaktı. Bunalmıştım. Kaçacak yer arıyordum.

Fırsat bu fırsat dedim doğru eşeğin yanına gittim. Kazığını söktüm. İpi toplamaya başlar başlamaz, bizim karakaçan eşek birden dört nala parlayı verdi.

Eşek kaçıyor ben elimdeki kazıklı iple onun peşinden koşuyorumdum. Gücüm yetmiyordu onu durdurmaya. Benden güçlü idi kerata...

Epey bir koşuşturmadan sonra ayağım tökezledi.  Bir de baktım kendimi yerde sürünürken buldum.

Elimdeki ipi bırakmadığımdan eşek beni tarlanın içinde tur attırıyordu. İpi bıraksam eşek kaçıp gidecekti. Bırakmadım. Çünkü bıraktığım zaman , babam eşeği kaçırdın diye  bana sopa çekeceğini adım gibi biliyorum.

O yüzden de ölümüne tutuyordum eşeğin  ipini. Eşekte bırakmıyordu mücadeleyi...

Velhasıl kelam “İpin bir ucu puştun elinde !  idi.

Bıraksam bir türlü bırakmasam bin türlü.

Allah’tan ki gövdemin süründüğü toprak yumuşaktı. Yerde sürünen vücudum ağrımıyordu ama eşeğin tozuttuğu topraklar ağzıma gözüme geliyordu.

Tabi bu ara babam ve kardeşlerim de eşeği tutmak için çok gayret gösterdiler.

Sonunda ben galip geldim. Ne kadar beni yerde süründürdü bilemiyorum. Eşek durunca ben kendimi toparlayıp ayağa kalktım. Gömleğime baktım yırtılmıştı. Pantolunum biraz yıpranmış; elim, yüzüm, saçım, başım toz-toprak olmuştu.

Eşeğin yularından sımsıkı tutan babam, elindeki odunla eşeğe bir kaç tane vurdu. Eşek göt atmaya başladı. Ön iki ayağını yerde sabitleyip arka ayaklarını havaya kaldırıp savurduğu bir kaç çifte nerdeyse çeneme gelecekti. Kazayı hafif atlattık.

Babam eşeği tam dizginler dizginlemez fırsat bu fırsat dedim elimdeki demirle sanırım öfkeyle hafifçe birkaç kere eşeğe vurdum.

Bu eşekoğlu eşek bakın bu yediği sopanın acısını, benden nasıl çıkardı anlatayım.

Eşeği sakinleştiren babam palanını taktı, göbeğinin altından kemerleri sıkıca kilitledi ve üzerine de heybeyi koydu. Beni eşeğe bindirdi “Hadi Şükrü öğle ekemeğini git annenle getirin “ dedi ve eşeğin arkasına hafifce eliyle  vurarak “Deh! Deh’” diye beni yolcu etti..

Evimizin bahçesinin yanına geldiğimde, altımdaki eşek aniden sağdaki sadece kendisinin geçeceği iki ağaç arasından birden geçiverdi.

Ben ne olduğunu anlamadan eşeğin sırtından yavaş yavaş arkaya doğru düşmeye başladım.

Tam düşerken de alnımın ortasına “şırak” diye bir şey patladığını duydum.

Ve bayılmışım.

Ayıldığımda evde yatıyordum. Kafamda yıldızlar dönüyordu....

Eşek oğlu eşek beni düşürdüğü gibi bir de alnıma çiftesi ile mührünü vurmuş.

Hâlâ alnımda eşeğin vurduğu çiftenin izi var.

Aman eşeklere ve eşek oğullarına dikkat!.

Nerede düşüreceği ve nerede vuracağı bilinmez.

Kayseri, 15.4.2016

 

Şükrü BİLGİLİ

 
Haber :
Bu Haber 4714 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :kalecikkaya, kırım, tatar, çanakkale, şehit, gazi,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5760
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5753
Semer
İzlenme : 3166
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2543
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr