Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / MAKALELER-ANILARIM

SESSİZ GEMİ


SESSİZ GEMİ



 Paylaş
 18 Kasim 2018 21 : 24 


 Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

  Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

  Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

  Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

  Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,

  Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

  Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!

  Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!

  Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;

  Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

  Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,

  Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.

   

Yahya Kemal Beyatlı'ya ait yukarıda ki “Sessiz Gemi” şiirini ortaokul birinci sınıfta  Türkçe Öğretmenimiz Sedat Hocamız yazılı sorusu olarak sormuş ve bizden de bu şiirin açıklamasını istemişti. 

O yıllarda doğru dürüst kitap okumadığımızdan mı  ilkokul beşinci sınıfa kadar aldığımız eğitimden mi, ya da benden mi tam olarak bilemiyorum; bir şiir açıklaması yapılırken şiirin  mecaz anlamı  olduğunu bilmediğimden  “Sessiz Gemi” şiirini  “Limandan bilinmeyen bir başka ülkeye giden bir geminin hareket etmek için demirini aldığını, bu gemide hiç yolcunun olmadığını, bu yüzdende gemi kalktığında hiçbir kimsenin  kol ve mendil sallamadığını, rıhtımda kalanların ise elemli olduğunu, günlerce ufka bakarak ağladıklarını...”  yazmıştım. 

O zaman ki zekâm ile bu şiirin “Bir Ölüm Yolculuğu”nu anlattığını idrâk edememiştim. Bu yüzden de “ölüm” temasını anlatmamıştım; tabi ki yazılıda hocamızdan umduğumuz notu da alamamıştım.


Ne zaman ki yetmiş sekiz kuşağından bizlerin arkadaşları; ilk önce Nihat Özyurt, daha sonraları Coşkun Arslan, Hakkı Demir, Halit Yılmaz, Hışırlılı Yılmaz Hoca, Uğur Okur, Mustafa Yılmaz, Azmi Küçük ve son olarak da Melih Durukan  aramızdan ayrılmaya başladıklarında “Sessiz Gemi”nin neyi anlatmak istediğini daha iyi anlamış oldum.

Bizler de bir gün şiirde anlatıldığı gibi “Sessiz Gemiye” bineceğiz ve rıhtımda kalan dostlarımız, eşimiz, çocuğumuz arkamızdan gözyaşı dökecekler; belki döner diye umutla bekleyecekler. Ama şairimizin dediği gibi ” Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.” 

İşte bakın yıllar geçti. Ortaokul arkadaşlarımdan Nihat Özyurt, Coşkun Arslan, Hakkı Demir, Halit Yılmaz ,  Azmi Küçük, Hışırlılı Yılmaz Hocamız , Uğur Okur, Mustafa Yılmaz, Melih Durukan gittikleri yerden geri döndüler mi? 

Dönmediler, dönmeyecekler; çünkü onlar ebedî âlemde bizlerinde aralarına katılmamızı bekliyorlar. Yüce Yaradan Yüce Kitabında “Her canlı ölümü tadacaktır” diyor. Kimi Nihat Özyurt kardeşim gibi on sekizinde, kimi Halit Yılmaz kardeşim gibi otuz beşinde , kimi Hakkı Demir ve Coşkun Arslan kardeşim gibi otuz sekizinde  kimi Hışırlılı Yılmaz Hocam gibi kırk sekizinde, kimi Azmi Küçük kardeşim gibi elli beşinde, kimileri de daha ileriki yaşlarında ölümü tadacak. 

Bundan kaçış yok. Eninde sonunda hepimiz bir gün  kara toprakla yüz yüze geleceğiz. Kimimiz önce kimimiz sonra. 


Rahmetli Babam ölüm döşeğinde yatarken bir sabah “Oğlum bu gece rahmetli Emmini, Hamit Enişteni ve Vahit Çavuşu rüyamda gördüm.” Dedi. Ben de:

“Baba yoksa seni yanlarına mı çağırıyorlar” dediğimde  ”Evet oğlum  her ikisi de bana ‘Yanımıza ne zaman geleceksin?’ dediler. Ben de onlara ‘Yaradan’ımdan yüz yaşına kadar yaşamak için mühlet aldım. Hadi varıverin varıverin’dedim.” Dedi.

Altı aydır yatakta yatmasına, ayaklarının tutmamasına ve seksen yedi yaşında olmasına rağmen rahmetli babam hâlâ bu dünyada yüz yaşına kadar yaşamak istiyordu. Maalesef seksen yedi yaşında hakkın rahmetine kavuştu.  

Ama birileri ise sanki bu dünyadan bıkmış, daha hayatının baharında iken içtiği sigara paketi üzerinde “Sigara sağlığa zararlıdır” yazısını okuya okuya sigarayı tellendirmeye, “İçki kötülüklerin anasıdır” hadisini duya duya da  içki içmeye devam ediyor; yani sigaradan akciğer kanseri olan çok sevdiğim arkadaşım Halit Yılmaz gibi bile bile ölüme koşuyor.... 

Gerçi bana yazdığı 1985 tarihli mektubunda sigarayı bıraktığını ve namaza başladığını yazıyordu sevgili arkadaşım Halit. O sigarayı bırakmıştı ama sigara onun yakasına yapışmıştı, bırakmıyordu. Arkadaşımın ciğerlerini söndürmüştü yıllardır içtiği sigara. 

Bir gün iş çıkışında üzerinde pijaması, ayaklarında terlikleri ve elinde bir dosya ile karşımda Onu gördüğümde çok şaşırmıştım. Daha o hiçbir şey söylemeden: 

“Ne var Halit?” dedim, “Ben seni ziyarete gelecektim. Niçin geldin?.Yoksa hastaneden mi kaçtın?”

“Yok Şükrü. Korkma. Hastaneden kaçmadım. Seninle bir şeyler konuşacağım.”

“Ne konuşacaksın. Çabuk söyle. Beni meraklandırma. Sahi şu elindeki dosyadaki evraklar neyin nesi?” 

“Şükrü ben de sana bu dosyadaki evraklardan bahsedeceğim. Bak İbni Sina Hastanesine yattığımdan bugüne kadar bana neler yapıldı ise bütün tetkikler, tedaviler, verilen ilaçlarla ilgili ne kadar evrak varsa hepsinin fotokopisini çektim. Şu en sonda gördüğün evrakta da hastalığın adı yabancı  kelime ile yazılı. Şükrü ciğerlerimden parçalar aldılar. Bana hastalığımın ne olduğunu doktorlar söylemiyorlar. Ne olur sen sizin doktorlardan şu kelimeyi bir sor?” demişti.

Belli ki kendisi korkudan doktorlara soramamıştı ya da doktorlar morali bozulmasın diye gerçeği yüzüne tam söylemişlerdi. Benden ise kendisinin hasta olmadığına dair bir haber, bir ümit bekliyordu. 

Ben yazıyı okur okumaz yıkılmıştım. Tepemden soğuk terler boşanmıştı. Bu kelimenin Türkçe karşılığı “Akciğer Kanseri” idi. Arkadaşım akciğer kanserine yakalanmıştı. Akciğer kanserine yakalanan da fazla yaşamaz diyorlardı. Akciğer Kanserine yakalanma nedeni de 1985 yılına kadar içtiği sigara idi. Bakın sigara ile ilgili bir Wep sitede kansere ve birçok hastalıklara sebep olan sigara hakkında neler yazıyor. Okuyalım...

” Bütün kanser uzmanları, katran içeren tütün dumanı solumanın kanserin, en azından, en önemli nedeni olduğunda hem fikirdirler. Tütün dumanı, sadece akciğer değil, gırtlak, böbrek, pankreas ve mesane kanserlerine de yol açmaktadır ve bunların hepsi hem öldürücü olabilmekte hem de tedavileri çok zordur.


 Tütün dumanı, sadece sigara veya pipo içinler için değil, bunları içmedikleri halde dumanını soluyanlar içinde tehlikelidir. ''Pasif içicilik'' denilen bu durum, kansere yola açabileceği gibi astım, bronşit gibi göğüs hastalıklarına yakalanma riskini de taşımaktadır. Sigaranın, kanserden daha fazla ölüme yol açan kalp hastalıklarının da önemli nedenidir, olduğunca azaltmak olmalıdır”

Acaba diyorum, sevgili sayın Halit Yılmaz arkadaşım bu satırları sigara içmeye başladığı günlerde okusa idi, yine sigara içer miydi?

Sanırım içmezdi ve otuz beş yaşında da aramızdan erken ayrılmazdı. 

Biliyorsunuz “Naat”, Peygamber efendimizi övmek için yazılmış şiirlerdir. Arif Nihat Asya'nın, tam iki yüz mısralık “Gel Ey Muhammed Bahardır...” naat”ının son satırlarında şöyle diyor:

“Açılsın göklerin kapıları,

Açılsın perdeler, kat kat!

Çöllere dökülsün yıldızlar;

Dizilsin yollarına,

Yetimler, günahsızlar!

Çöl gecelerinden, yanık

Türküler yapan kızlar

Sancağını saçlarıyla dokusun;

Bilâl-i Habeşî sustuysa

Ezanlarını Dâvût okusun!

Konsun, yine pervazlara

Güvercinler;

“Hû hû”lara karışsın

Âminler

Mübarek akşamdır;

Gelin Ey Fâtiha'lar Yâsin'ler!” 

Bugün mübarek Mavlid Kandili. Sizlerden Arif Nihat Asya’nın “naat”’ındaki gibi önce Peygamberimizin, sonra da gelmiş geçmiş peygamberlerin, evliyaların, enbiyaların, tüm sevdiklerimizin , özellikle bizlerin arasından “Sessiz gemi” ile uzaklaşmış arkadaşlarımızdan Nihat Özyurt’un, Coşkun Arslan’ın, Hakkı Demir’in, Halit Yılmaz’ın, Hışırlılı Yılmaz Hocanın, Uğur Okur'un, Mustafa Yılmaz 'ın , Azmi Küçük’ün ve son olarak da Melih Durukan'ın ruhlarına gelin Fatiha’lar, Yasin’ler okuyalım.

Mevlid kandilinizi kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.

El Fatiha...

Şükrü Bilgili

 
Haber :
Bu Haber 3028 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :sigara, kanser,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5788
Kırım haritası
İzlenme : 5781
Semer
İzlenme : 3184
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2559
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr