Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / BABAM, ANNEM VE AKRABALARIMIN HAYATI

7-Cuma Sofrası


7-Cuma Sofrası

Cuma Sofrası

 Paylaş
 30 Mart 2016 17 : 19 
"CUMA SOFRASI"

Bir gün sonra 1 Mayıs 2010 tarihinde 53 yaşıma basacaktım.

Yarım asırdan tam üç yıl daha geçmiş ömrümden.

Elli iki yıllık geçen acı ve tatlı hatıralarla dolu olan hayatımda "Halil İbrahim Sofrasını" duymuştum. Ama elli üç yaşıma basacağım cuma akşamı, ablam ve bacılarımla evimde meşhur yemeklerimizden çiğböreği yediğimiz sofrada anayım: "Oğlum Rahmetli Rüstem kartbabayın da, her Cuma günü köyümüze gelen misafirlere 'Cuma Sofrası' açardı" sözünü duyduğumda çok şaşırdım.

Lütfiye BİLGİLİ
"Anay, nedir bu Cuma Sofrası? Bunu ben ilk defa senden duyuyorum" dediğimde, seksen beş yaşında olmasına rağmen, hem bedenen hem de ruhen çok sağlam bir yapıya sahip olan anayım, tane tane anlatmaya başladı. Ben de anayımı sessizce dinledim, ağzından çıkanları hafızama kaydettim.

İşte size yüz yıl köyümüzde hiç aksatılmadan açılan, maalesef son kırk yıldır kurulamayan "Cuma Sofrası" nın hikayesi.

Anayımın babası idi Rahmetli Rüstem kartbabay.Onun da babasının adı Mustafa kartbabaydı.

Mustafa Kartbabay Kırım'da doğmuştu. Babası ve kendisi Mirzalardandı. Mirzalar Kırım'da soylu aillere verilen bir ünvan olup, Hanlara asker yetiştiren büyük toprak sahipleri idi. Belli bir toprak parçasına sahip Mirzaların emrinde insanlar çalışırdı. Mirzalarda bu topraklardan kazandıkları gelirlerden asker yetiştirip, Han istediğinde onların emrine tahsis ederlerdi.

Mustafa Kartbabayın babası Kırım'da geniş güzel bir köy odası yapmıştı. Bu köy odasında köye gelen misafirler ağırlanırdı. Özellikle her Cuma günü bu odada köye gelen misafirlere "Cuma Sofrası" kurulurdu.

Cuma Sofrasının kurulduğu köy odası
Mustafa Kartbabay babasından gördüğü bu güzel geleneği devam ettirmek için Çorum ili Alaca ilçesi Kalecikkaya köyümüze yerleşir yerleşmez bir köy odası yaptı. Kırım'da babasının atadan gelen "Cuma Sofrası" nı , ölünceye kadar hiç aksatmadan devam ettirdi.

Mustafa Kartbabay, ölümüne yakın olan günlerde oğulları Rüstem'i, Osman'ı, Mürseli odaya çağırdı. Derin bir nefes aldıktan sonra:

"Oğullarım beni çok iyi dinleyin.Yaşım yüzü geçti. Bana sorarsanız yüz yıl nasıl geçti? Vereceğim cevap bir saniye. Bizler Kırım'da çok acılar ve zulümler çektik. 'Hicrette rahmet vardır' diye yola çıktık, dağlardan, denizlerden geçtik, en sonunda Ak Topraklara (Türkiyeye) geldik, yerleştik. Bu güzel toprakları vatan edindik. Şurada yaşayacağım günler sayılı. Sizlere geçiminizi sağlayacak kadar toprak , bakacağınız kadar hayvan bırakıyorum. Gözüm arkada değil. Babanız olarak size bir vasiyetim olacak. O vasiyetimin ben öldükten sonra da sizlerin yerine getirmesini istiyorum. Mürsel oğlum sen hocasın. Medrese tahsili yaptın. Belki hocalık yapmak için bu köyden başka diyarlara gidebilirsin. Osman ve Rüstem oğullarım ikiniz sanırım köyümüzde kalırsınız. Üçünüze de vasiyetim şu: Misafirleri ağırladığımız şu anda oturduğumuz odayı sakın yıkmayın.Yıkarsanız odayı, evinizin bet bereketi biter. Bizim mal ve melalimizin fazla olması bu odada misafirlere yedirdiğimiz aşların hürmetine...Köyümüze gelen misafirleri odamızda misafir edin. Her Cuma günü köyümüze Cuma namazını kılmaya gelen misafirlerimize 'Cuma Sofrası'nı açın." Dedi ve oğullarından sözü aldı.

Bir kaç ay sonra Mustafa kartbabay vefat etti..

Rüstem kartbabayımın Osman, Mürsel adında iki erkek kardeşi , Ayşe ve Urkiye adında da iki kız kardeşi vardı. Babalarının ölümünden sonra Rüstem kartbabay, kardeşlerini odada topladı."Kardeşlerim babamızın vasiyetini hepiniz biliyorsunuz. Babamız bu fani dünyadan göçtü. Onun bizlere miras bıraktığı 'Cuma Sofrası'nı bizler ölünceye kadar devam ettireceğiz. Bizden sonra gelen nesile de odanın yaşatılmasını ve Cuma sofrasının açılmasını vasiyet edeceğiz " dedi.
Berkay ve Rüstem Seçer kardeşler

Rüstem kartbabay ölünceye kadar "Cuma Sofrası" nı açtı. Köyümüze Cuma günleri Cuma namazı kılmaya gelen misafirler bu odada en iyi bir şekilde ağırlandı. Rüstem kartbabay yoldan geçen yolcuları evinin bosagasından (balkonundan) bağırarak, zorla çevirip odasında karınlarını doyururdu. Rüstem kartbabayın bu misafiperverliğini köyümüzün çevresindeki köylerden, Alaca ve Sungurlu ilçemizde o yıllarda yaşayanlardan bilmeyen yoktu.

O yıllarda köyümüze yüzük satan Tatarlar gelmiş. Rüstem Kartbabay yüzükçüleri şimdiki köyümüzün mezarlığı karşısındaki Vakıflık dediğimiz yere çadırlarını kurdurmuş. Köyümüzden gidene kadar yüzük satan Tatarlara Rüstem kartbabay yardım etmiş; her türlü ihtiyaçlarını karşılamış. Yüzük satan bu Tatarların çocuklarının davullu zurnalı sünnet düğünlerini yapmış. Köylülerimiz Rüstem kartbabayın bu yüzük satan Tatarlarla çok ilgilenmesinden dolayı, "Rüstem kartbabayın yüzükçüler herhalde akrabaları, akrabaları olmasa bu kadar ilgilenmezdi "demişler. Hatta Yüzükçü Rüstem diye kendisiyle şaka bile yapmışlar.

Rüstem,Osman ve Mürsel kartbabayların çok tarlaları vardı. Rüstem kartbabay Alaca'da, Osman kartbabay da Sungurlu'da kadim çavuşluğu yaptılar.Osman Çavuşun ve Rüstem Çavuşun ağzından çıkan söz o yıllarda kanun sayılırdı. Tarları ekileceği , harmanları kaldırılacağı zaman köylüler Rüstem çavuşa, Osman Çavuşa ve Mürsel Hocaya yardım ederlerdi. Herkes kağnılarını, atlarını, arabalarını koşar bir hafta içinde tarlaları sürülür, ekilir ve harmanları kaldırılırdı. Dokuz ambarları vardı Herbir ambara farklı bir ürün doldurulurdu;tohumluk ambarı, unluk buğday ambarı, arpa ambarı, darı ambarı, mısır ambarı, mercimek ambarı gibi. Rüstem kartbabayın ambarlarının içine merdivenle çıkılır, merdivenle inilirdi.

Cuma Sofrası'nın hazırlıkları perşembe gününde başlanırdı. Rüstem kartbabay perşembe gününde tavuklar, koyunlar, sığırlar keserdi. Eşi Şefika'da perşembe akşamı nohutları, kuru fasülyeleri, yarmaları börtletir; bulguru ayıtlar; dağ eriği, kayısı, erikhoşafını kaynatır, hazır ederdi. Cuma sabahı da köyün kadınları Şefika kartanaya yardıma gelirlerdi. Ocaklar kurulur, ateşler yakılır , yemekler dualarla pişirilirdi.

Misafire verilen bu yemeklerin yüzü gözü hürmetine Rüstem kartbabayın evinde bolluk ve bereket vardı. Pekmezler küp küp dizili idi. Ambarlar dolup dolup taşıyordu. Ahırında ve ağılında hayvan hiç eksik olmuyordu. Kümesindeki tavukların sayısı bilinmiyordu.

Şefika kartanayın eli çok açıktı. Seyitler Sülalesi'ndendi bu elinin açık olması. Babası Celil, anayı Nadiye Çetinkaya idi. Şefika kartanay anasından aldığı terbiye nedeniyle her açılan "Cuma Sofrası" için yapılanzahmetli hazırlıkları ve pişirilen yemekleri hep severek yapıyordu. Bir gün olsun eşi Rüstem kartbabaya "Yoruldum. Artık Cuma sofrası açmayalım "demedi. Ölünceye kadar kocasının açtığı Cuma Sofrası'na erinmeden yemek yaptı.

Köyümüzün Camisinde Cuma namazı kılındıktan sonra yemek hazır olurdu. Rüstem Kartbabayda Cuma namazından çıkan misafirleri odaya davet eder, onların karınlarını doyururdu. Yemekten sonra Mürsel hoca çok güzel bir sofra duası yapardı. Hatta misafirlerin atları, hayvanları varsa onlara da ahırda yemleri, samanları, suyu verilirdi.

Oğullarından İhsan, Lütfü ve Zeki , kızları Pemiye, Lütfiye, Meliha, Cemile, Kaniye, Tevide ve Periya sofraların kurulmasında , yemeklerin servisinde yardımcı olurlardı. Annelerin pişirdiği yemekleri sinilerle odaya taşır, misafirlere ikram ederlerdi. Hiçbir zamanda bu hizmeti yaptıklarından dolayı babalarına ve analarına şikayette bulunmadılar.

Rüstem kartbabay at yetiştirmeyi, ata binmeyi çok severdi. Babam anamı Rüstem kartbabayımdan istemeye gitiğinde, babamgilin çok güzelyavrulu bir atı varmış, başlık parası olarakbu atı istemiş, amcalarım razı olmamış, ama babam anamın hatırına atı ve tayını kartbabayıma vermiş.
Rüstem Kartbabayın ahırında inek, camuz, manda ,ağılında da keçi ve koyunlar beslerdi. Genelde Rüstem kartbabay, at alırken, at satarken, sığır alırken, sığır satarken trampa yapardı .Yaptığı bu trampa alışverişlerinde ya üste para alır ya da üste para verirdi. Bu yüzden Rüstem Kartbabaya Trampacı Rüstem lakabı takılmış.

Zeki Seçer
Rüstem kartbabay da vefat etmeden oğlu Zeki Seçer'e "Oğlum sakın bu odayı yıkmayın.Tamir edin , oda geleneğimizi, Cuma soframızı devam ettirin "dedi
Zeki Seçer, babasının vasiyetini tuttu.Yıkılmaya ve dökülmeye başlayan odayı yeni baştan tamir ettirdi.

Murat Seçer ve Tezgahı
Zeki Seçer oğlu Murat, her Cuma günü Alaca'da Pazar tezgahı açtıklarından köyde bulunamadılar. Bu yüzden "Cuma Sofrası" şimdi köyümüzde açılamıyor. Ama her bayram namazından sonra Mustafa Kartbabayın bütün torunları bu odada toplanıp bayram yemeğini birlikte yiyorlar ve Mustafa Kartbabaya, Rüstem kartbabaya, Mürsel kartbabaya, Ayşe halaya ve Urkiye halaya dualar ediyorlar.

Allah onlardan razı olsun.

Mekanları Cennet olsun.

Cuma Sofrasını köyümüzde başlatan başta Mustafa Kartbabaya, oğulları Rüstem, Mürsel, Osman çavuş kartbabaylara ve kızları Urkiye ve Ayşe halaların ruhlarına bir fatiha okursanız memnun olurum.

EL Fatiha.

 
Haber :
Bu Haber 1755 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :baba, kalecikkaya, kırım, tatar, çanakkale, şehit,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5760
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5753
Semer
İzlenme : 3166
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2543
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr