Ana Sayfa
İletişim
Bize Ulaşın
Üye Girişi
Ziyaretçi Defteri
Mobil Bölüm
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri
ANA SAYFA  / MAKALELER-ANILARIM

ALACA’NIN ÜLKÜCÜ GENÇLERİYDİK BİZ...


ALACA’NIN ÜLKÜCÜ GENÇLERİYDİK BİZ...



 Paylaş
 25 Mart 2021 07 : 02 
ALACA'NIN ÜLKÜCÜ GENÇLERİYDİK BİZ!..

Dünyanın en mutlu genç delikanlıları idik. Ne güzel günlerdi o günler...Anarşinin henüz başlamadığı; her gün beş altı kişinin katledilmediği, yokluğun ve kuyrukların olduğu yetmişli yıllar...

Ne koronavirüs vardı ne de eve kapanma... Kırlarda tadını çıkarıyorduk çocukluğumuzu, gençliğimizi doya doya yaşıyorduk; okullarda, sokaklarda, bağlarda, bahçelerde....

Sudepbosu aşık olduğumuz , gözyaşı döktüğümüz otağımızdı; Tekke, adaklar ve kurbanlar kestiğimiz, hayvanlarımızı otlattığımız , suladığımız yaylağımızdı; Tilki Deliği mevkii, yarış atların koştuğu, yiğitlerin güreştiği panayırların yapıldığı er meydanımızdı; Kanlı Bostan Benti, camuzları , balakları yıkadığımız göletimizdi; Yarma, Şıhların kuyusu çimdiğimiz sularımızdı; Sakarya, Cumhuriyet , Dumlupınar İlkokulları ve Nedim Tugaltay Ortaokulu ilim irfan öğrendiğimiz yuvalarımızdı; Alaca’nın sokakları, caddeleri Cenk attığımız , kavga ettiğimiz, sevdalandığımız en güzel günlerimizin geçtiği yollarımızdı...

Sevdamızı yüreklerimizde saklıyorduk... Hepimiz şairdik, sabahlara kadar gaz lambasının loş ışığı altında, saman sobasının sönmüş soğuk kenarında ateşli aşk şiirleri yazıyorduk...Sevdiklerimizin kapısı önünde kara kışın ayazına aldırmadan titreye titreye sayısız voltalar atıyorduk; tül perde arkasında silüetini görmek için neleri vermezdik...kaç kere o sokaktan gelip gittiğimizi hiç bilmezdik...

Hepimiz hem çalışıp hem okuyorduk. Kahvehanede garsonluk, berberde,marangozhanede, tamirhanede çıraklık yapıyorduk:fırında paspas taşıyor, sokaklarda simit satıyorduk; çamur karıp, geçgere ile taşıyıp kerpiç yapıp satıyor, sebze pazarında kamyondan kavun karpuz yıkıp okul harçlığımızı kazanıyor; anamıza babamıza yük olmuyorduk...

Gündüz oruç tutup gece kan ter içinde beton atıyorduk. Tarlalarda pancar söker, nohut yolar, sap toplar, yığın yapar , patosa sap atar ; boş zamanlarımızda da dağlarda, tepelerde kazguçla çiğdem söker, Tezekan’ın Çayırı’nda top, boş tarlaların da çelik çomak oynardık...Huzurluyduk; aza da çoğa da şükrediyorduk; çoğumuz yoksulluk içinde kıvranan asil ailelerin çocuklarıydık.

Kuşlar gibi özgürdük; dostluğun, arkadaşlığın, kardeşliğin , mertliğin, yiğitliğin, yardımlaşmanın, dayanışmanın, fedakarlığın kadir ve kıymetini bilen bir nesildik biz. Kıraathanede çay parasını vermek için o yokluğumuza rağmen adeta birbirimizle yarışırdık; Cömerttik...Gece yarılarına kadar sokaklarda eşgördü oynardık; korkusuz, cesurduk...

Yüce Türk Milletinin ayrı ayrı renklerine boyanmış boylarının neferleriydik biz. Aramızda ayrılık gayrılık yoktu; kimimiz özbe öz Kayı Boyu Türk’tü Adnan Özbaş gibi; kimimiz Muhacir Ahıska Göçmen’di Berber CEMAL gibi ; kimimiz Ortaasyalı Özbek’ti Mefail Özbek gibi ; kimimiz Kafkas Kartal’ı Şeyh Şamil gibi Çerkez’di YALÇIN Kaplan gibi ; Kimimiz Türk Milliyetçiliğinin fikir babası Ziya Gökalp gibi Kürt’tü Seyit Yurt gibi ; kimimiz de Kırım Hanı Giray’ın torunu Tatar’dı Şükrü Bilgili gibi. Hepimiz bir halının “KÖK - TÜRK “ boyasıyla harlanmış, ayrı ayrı boyanmış, ışıl ışıl parlayan, asla solmayan ve kenetlenmiş desenleriydik....

Önce insandık; sonra vatanını , milletini, bayrağını, dinini seven ; bu değerler uğruna ölüme gül bahçesine gider gibi giden ; Ülkü Ocakları'nda yetişmiş , Türk İslam Ülküsüne inanmış milliyetçi, muhafazakar, mukaddesatçı ,İslama sözde değil özde bağlı ; ” Alaca ovası Bozkurt’lar yuvası.”, “ Ya Allah bismillah, Allahüekber”, ” Tanrı dağı kadar Türk, Hıra dağı kadar Müslümanız” , “ Kanımız aksada zafer İslamın” diyen   ALACA’NIN Ülkücü neferleriydik biz...

Bizler Alaca’ya , davamıza sevdalıydık. Sevdamızı , aşkımızı mısralara döktük... 

SEN NE KADAR GÜZELSİN ŞİRİN ALACA’M

Doğduğum ilçeme tepeden baktım.
Yeşilin tonuna şöyle bir göz attım.
Beyaz bulutların altına yattım.
Sen ne kadar güzelsin şirin ALACA’M!

Su depon, buğday silon, Veli Çayır’ın;
Geven, Evci, Örükaya, Höyük Barajı’n;
Davullu zurnalı panayırın, halayın;
Hiç unutulur mu benim şirin ALACA’M?

Hasret duyarız çok uzaklardan;
Kars’tan, Ardahan’dan, Ankara ‘dan.
Selam olsun; Asya’dan, Avrupa’dan.
Sen ne kadar güzelsin şirin ALACA’M!

Dört yol birleşir tam merkezinde.
Yanık ezanlar okunur camilerinde.
Semahlar yapılır cem evlerinde.
Hiç unutulur mu benim şirin ALACA’M?

Yıldızhan, Ayhan,Özhan(Tezekan),Günhan,
Cumhuriyet ile yan yana Cengizhan,
Unuttuğu mu sanma sakın seni Denizhan.
Mahallelerinle güzelsin şirin ALACA’M.

Tatar, Laz, Kürt, Muhacir, Çerkez’in,
Sağcın, solcun, Alevi’n, Sünni’n.
Herkesi kucaklayan bu meşrebin.
Hiç unutulur mu benim şirin ALACA’M?

Battal Dede Su Deposu’na oturmuş.
Aydın Hocam ders anlatmaktan yorulmuş.
Cantı Kırık Hocam köpüklere boğulmuş.
Hocalarınla güzelsin benim şirin ALACA’M.

Yarma’nda, kuyularında yıkanırdık.
Kanlı Bostan ‘da hayvan otlatırdık.
Tarlalarında çelik çomak oynardık.
Hiç unutulur mu benim şirin ALACA’M.
 
İbrahim Usta tulumba tatlısı yapardı.
Kara Mehmet usta simit kurabiye satardı.
Berber Lütfü Usta bizleri kırkardı.
Ustalarınla güzelsin şirin ALACA’M.

Hoyhoy yokuşundan kışın çıkılmaz.
Küre Beli’nde kar, tipiden geçilmez.
Virajlı yollarından hesap sorulmaz.
Sen ne kadar güzelsin şirin ALACA’M!

Deli Cemal,Zeliş, Ökkeş, Burhan,
Bektaş, Daddo, Hacı Ömer, Harun,
Sadık, Rasim, Hattusas, Tahsin.
Mecnunlarınla güzelsin şirin ALACA’M.

Bağrıbütün bostanların vardı.
Anam, babam toprağında yaşardı.
Senden ayrılınca dünyam karardı.
Burnumda tütersin şirin ALACA’M.

Tekken’de adaklar, kurbanlar kesilir.
Aşevinde garipler, gurabalar sebeplenir.
Su Deponda insanlar, aşıklar demlenir 
Her şeyinle güzelsin şirin ALACA’M.

Dumlupınar, Nedim Tuğaltay okullar;
Yerle bir edildi eşsiz tarihi taş binalar.
Acısıyla,tatlısıyla yaşadığımız anılar,
İnsafsızca katledildi güzel şirin ALACA'M?

Şükrü ağlasan da kar etmiyor.
Dallarında bülbüller ötmüyor.
Baba ocağında duman tütmüyor.
Her şeyinle güzelsin şirin ALACA'M.

Şükrü Bilgili

Resimde Soldan sağa ayaktakiler: Berber CEMAL Polat, Adnan Özbaş , Seyit Yurt,  Şükrü Bilgili, Kaplan Yalçın, Oturan: Mefail Özbek

HÜSEYİN GAZİ TEKKESİNDEN GEÇMİŞTE BİR ANI
 
Haber :
Bu Haber 1070 defa okundu
 
Anahtar Kelimeler :Alaca, Ülkücü,

YORUM EKLE
TAVSİYE ET

 Yorumlar ( 0 )

Henüz bir yorum yapılmamış

İlgili Haber
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Kırım haritası
İzlenme : 5755
Alacamızın Mecnunları
İzlenme : 5732
Semer
İzlenme : 3152
Mustafa Abdülemil Kırımoğlu ve Cengiz Dağcı
İzlenme : 2538
Çok Okunanlar
BUGÜN BU HAFTA BU AY

 

 

 

Sosyal ağlarda bizi takip et
Copyright © sukrubilgili.net.tr